Hükümetin işi kaynak yaratmaktır

IMF’ciler , finansçılar ve hazineciler kaynak konusunu yanlış algılıyor. Örneğin “bir siyasi parti şunları yapacağım’’derse, bu çevreler hemen “kaynak nerede” diye soruyorlar
Hazineciler ve Finansçılar kaynağı kasadaki para şeklinde algılıyor. Gerçekte ise, ekonomik anlamda kaynak, mevcut imkanları ifade eder. Her ülkede kaynak kıttır. Önemli olan Hükümet edenlerin bu kaynakları en etkin bir şekilde, en verimli bir şekilde kullanmasıdır.
Zaten, iktisat blimi kıt kaynakların yönetilmesi bilimidir.
Bu anlamda siyasi iktidarların yapacağı:
1) Ekonomide kaynak yaratmak,
2) Mevcut kaynakları en verimli olacak şekilde dağıtmaktır. (rasyonel kaynak tahsisi )
AKP’nin kamu mallarını satması, blok satış yoluyla altyapı yatrımlarının satılması’85 Veya arsa satışı kaynak yaratmak demek değildir. Mevcut kaynakların el değiştirmesidir. Servetin veya kaynakların el değiştirmesidir.. Bir transferdir.
Kaynak yaratma ise, mevcut kaynaklara ilave, yeni bir kaynak yaratmaktır.
Örneğin, atıl duran bir arsa düşünün... Bu arsaya bir vergi koyarsanız arsanın veya arazinin atıl halde durmasının maliyeti artar. Arsa ve arazi sahibi bu maliyettten kurtulmak için, arsaya bina yapılması, arazinin de ekilmesini düşünür.. Ortaya yeni bir kaynak çıkmış olur. Milli gelirin artmasına sağlayan ilave bir kaynak oluşmuş olur.

Kaynakların etkin kullanılması
Öte yandan devletin elindeki kaynakların nasıl dağıtılacağı da bir tercih meselesidir. Siyasi iktidar mevcut kaynakların dağılmını, teşvikler, vergi uygulamaları ve kamu harcamaları yoluyla yapar.
Örneğin, döviz ihtiyacı olan bir ekonomide, turizm sektörüne daha çok teşvik verilerek, potansiyel döviz gelirlerinin artması sağlanır. İşsizliğin daha yaygın olduğu bir ekonomide, emek yoğun yatırımlar teşvik edilerek istihdam yaratılır..
Eğer amaç yüksek büyüme sağlamaksa daha karlı ve verimli yatırımlar teşvik edilerek, hızlı büyüme sağlanabilir.
Gelir dağılmını düzeltmek amacı varsa, kamu hizmetleri artırılır. Eğitim ve sağlık hizmetleri bedava sunulur. IMF bu işlerle ilgilenmiyor.. AKP’nin de IMF dışında bir programı yok... Hatta hülle yoluyla yaptıkları dışında IMF’den habersiz adım atamıyor.

Kamuda tasarruf ile kaynak sağlanır
Hepimizin şikayet ettiği bir konu var.. Su geçiyor, yol kazılıyor... Doğal gaz geçiyor, yol kazılıyor. Elektrik geçiyor, yol bir daha kazılıyor. Kaldırımlar her yıl yıkılıyor.. Yeniden yapılıyor. Halk tepki olarak “Gene hangi müteahhit zengin edilecek” diyor.
Eğer bu işler planlı programlı yapılsa, bir defa yapılır.. Üç veya beş yerine bir harcama olur. Kamu hizmetlerinde tasarruf budur. Faiz dışı fazla vermek için kamu altyapı yatrımlarını azaltmak değildir.
Kamu harcamalarında tasarruf etmenin bir başka yolu da, bu harcamalar arasında optimal bir denge kurmaktır.
Örneğin siyasi amaçla bir üniversite kuruluyor.. Bina yatırımı yapılıyor.. Ancak binada eğitim yapacak hoca bulunamıyor.. Bu şartlarda bina yatırımı atıl kalmış oluyor. Bu kaynak israfı demektir.

Rantları halkla paylaşmak
Bir bölgede, kamu hizmet yapıyor.. Şehirleşme hızlanıyor.. Arsa ve binalar değer kazanıyor. Örneğin, Çekmeköy’de on sene önce cadde üstündeki bir arsanın metrekare fiyatı on veya yirmi dolar idi.. Bu gün bin veya iki bin dolar. Yani yüz kat arttı. Bu rantın 90 katı mal sahibinin olsun, on katı da devlete aktarılsın .. Yani Şehir rantlarından topluma vergi yoluyla pay ayırmak gerekir. Bu CHP’nin programında var.
Binlerce işçi çalıştıran bir fabrika da yüzde 20 kurumlar vergisi veriyor.. Ticaret yoluyla rant benzeri gelir sağlayan bazı şirketler de yüzde 20 kurumlar vergisi veriyor. Bu durum haksız rekabet yaratıyor. Bu nedenle vergileri de ayırıcı yapmak gerekir.
Özetle devlet isterse kaynak yaratır.. Ancak devletin şeffaf idare edilmesi gerekir.. İdare eden siyasilerin de iyi niyetli olması ve yönetme yeteneğine sahip olması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları