"Hükümete operasyon yapılıyor" (!)
Ekonomimiz, her gelen yeni veriyle sarsılan bir kimliğe bürünmüş durumda. Adeta pamuk ipliğine tutunur vaziyetteyiz. Hanelerin ekonomileri, orta sınıfın imkânları tepe taklak oldu.
İşte böylesi bir tabloda AK Parti, 2002'den beri tek başına yönettiği Türkiye ekonomisinde ABD'yi suçlu ilan ederek çözüm ürettiğini düşünüyor.
Ancak burada en büyük sorun ekonominin nasıl bu kadar operasyona açık bir hale geldiğinin sorgulanamıyor oluşu. Objektif değerlendirmeler yapılamıyor. Siyasi partiler ve STK'lar genel geçer açıklamalarda bulunuyor, medyanın büyük bir kısmında tek seslilik hâkim, kimse nitelikli bir değerlendirme yapamıyor.
Çok değil, birkaç ay önce Trump-Erdoğan görüşmesine "Dünyanın konuştuğu buluşma" şeklinde manşetler atılıyordu...
Biraz daha geriye gidelim, ABD'nin Suriye'ye birkaç füze atmasından sonra, Trump neredeyse İslam dünyasının kahramanı ilan edilecekti. Bu yayın organlarının tamamının iktidardan gelen talimatlarla söz konusu başlıkları attıklarını da hatırlatalım.
Şimdi aynı yayın organları TL'nin değer kaybı karşısında tek sorumlu olarak ABD'yi gösteriyor.
Evet, kısmen de haklılar. Ancak bu denli değişken ve değer yargıları unutulmuş bir söylemde nasıl inandırıcılık sağlayacaksınız? Çünkü İnsanlar sizinle aynı tarafta görünmemek için doğru tespitlerinizi bile paylaşamıyorlar.
Diyelim ki "tek vücut olup, ABD emperyalizmine karşı geldik" tıpkı Mavi Marmara'da olduğu gibi "Tepki gösterirken bana mı sordular" denilerek yarın öbür gün ortada kalmayacağımız ne malum?
Vatandaş olarak güvenmek, inanmak ve ortak bir şuurla hareket etmek istiyoruz.
Tıpkı bölücü terör eylemlerine olduğu gibi değişmeyeceğine inandığımız bir anlayış istiyoruz. PKK'nın tıpkı çözüm sürecinde olduğu gibi aklanma ihtimali her daim içimizde duruyor. Çünkü çözüm sürecinde yapılanlara ilişkin tek bir yargılama, tek bir suçlu, tek bir sorumlu bulunamadı.
***
Gelinen durum itibariyle; evimize giren en küçük gıdadan, ulaşıma kadar her alanda büyük bir enflasyon ile karşı karşıyayız.
"İktidara operasyon yapılıyor" denilerek en büyük operasyonu vatandaş yiyor.
Zaten yetersiz olan beslenme alışkanlarımız her geçen gün daha da kötüleşiyor.
Bu karamsar tablo karşısında halkı ve toplumu rahatlatacak açıklamalar, girişimler, ekonomik hamleler bir türlü gelemiyor.
Çünkü piyasalarda büyük bir bilinmezlik hâkim.
En basit bir arabanın sıfırı bile 100 bin TL'lere dayanmış.
Birçok ithal ilaç doktorlar tarafından yazılamıyor.
Bunların hepsi bir anda, çok kısa bir sürede oldu.
2001 krizinde ortalığı yangın yerine dönmüştü. Türkiye, ABD'nin Irak'a müdahalesini istemiyordu. Tam bu sırada birileri "Hükümet istifa" diye iktidara çağrıda bulunuyorlardı. İşte o gün o çağrıları yapanlar, Türkiye'yi 2002'den beri yönetiyorlar.
Ekonomiyi, yargıyı, kurumları istedikleri gibi şekillendirdiler.
Dolayısıyla ortaya çıkan tabloda "Sorumlu biz değiliz, bizi eleştiren Türkiye'yi eleştirir ve haindir" gibi yaklaşımlar sergileniyor.
Hâlâ bir ve bütün, tek ve ortak ses olmayı kabul edemiyorlar.
Bugün tüm vatandaşlarımız ekonomik operasyona karşı direnseler, yarın öbür gün ABD ile çok yakın ilişkiler sergilenebilir.
Garantisi yok!
İnsanların insanlara güvenmediği, tefeci ve dolandırıcıların her yanı sardığı günler geçiriyoruz.
Eğer bu dar boğazdan çıkmak istiyorsak, toplum olarak barışmak zorundayız.
Gelin, ayrıştırmaya bir son verin. Nitelikli rekabeti de ortadan kaldırmadan "insan" gibi bir olmayı, millet olmayı deneyelim.
Yoksa olan yine garibana, vatandaşa ve Türkiye'ye olacak.