Hükûmet ekonomiyi ters köşe etti

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye'ye yatırımcı güveni geri geldi. Türkiye'nin risk primi neredeyse yarıya inmiş durumda yani yatırımcı güveni geliyor, bu da sermaye girişine yol açacak" dedi. Ama Merkez Bankası’nın açıkladığı ödemeler bilançosu bakanı yalanlıyor. Zira ödemeler bilançosuna göre, Eylül ayında doğrudan yatırımlarda 337 milyon dolar net çıkış oldu. Yalnızca borsa endeksi arttığı için, Portföy yatırımlarında 1 milyar dolar giriş oldu.

Türkiye şartlarında doğrudan yatırımlar kalıcı olduğu için, döviz ihtiyacı ve cari açığın finansmanında gereklidir. Ayrıca doğrudan yabancı sermaye güven duyarsa girer. Portföy yatırımları ise spekülatif fonlardır. Kâr bulduğu alanlara hızla girer ve çıkar.

Kredi risk primi veya kredi temerrüt takası-swap’ı (Credit Default Swap- CDS) alınan bir kredinin geri ödenmeme riskini tespit etmek ve bu riske karşı kredinin sigortalanması için kullanılan değerdir. Ülke kredi riskinin ölçülmesinde ve özellikle uluslararası yatırımcıların ülkeye yönelik risk algısının değerlendirilmesinde CDS primleri dikkate alınır. CDS oranları; Türkiye’nin dış borçlanma maliyetlerini doğrudan belirliyor.

Türkiye’nin CDS oranı 2013 yılında 131 baz puan, en yüksek olduğu Temmuz 2022 de 882 baz puan, şimdi de 368,40 baz puandır.

Türkiye eğer dışarıda yüzde 5 faizle beş yıllık tahvil satacaksa, bu tahvilin maliyeti yüzde 5 faiz artı yüzde 3,7 CDS oranı, eşittir yüzde 8,7 demektir.

World Government Bonds (Devlet tahvilleri) 5 yıllık CDS oranlarına göre Dünyanın en riskli üç ülkesi; sırasıyla, Rusya, Mısır ve Türkiye’dir. Bu üç ülke Dünya risk haritasında kırmızı ile gösteriliyor. Aşağıdaki Dünya haritası aynen alınmıştır.

dunya-haritasi.jpg

Aşağıdaki tabloyu da yine aynen aldım. Standart en poor’s notuna göre Rusya’nın notu çöp seviyesinde, Türkiye ve Mısır’ın notu da B seviyesindedir. B seviyesi aşırı spekülatif yatırım yapılmaz seviyesidir.

Türkiye’nin üstünde Güney Afrika BB-’ye yükseliyor.

lkeler.jpg

Tekrar etmek gerekirse, Türkiye’nin CDS oranı düştü ve fakat yukarıda haritada görüldüğü gibi riskli sınırın altına inmedi. Önceki yıla göre düşmesi, Merkez Bankası ve Mehmet Şimşek’in geleneksel Ortodoks politikalar uygulanacağını söylemesidir. Dünya Bankası da bu anlayış için destek kararı verdi.

İyi gelişme; Devlet tahvillerinde temerrüt riski yüzde 6,5’e gerilemesidir. Ne var ki toplam 480 milyar dolar olan dış borç stoku içinde kamu dış borçları ve hazine kefaleti dış borçlar tutarı 140 milyar dolardır. Kalan dış borç stoku bankalar ve özel sektöre aittir.

Öte yandan, bugünkü hükûmet politikaları devam ederse, Türkiye’nin CDS oranları artacak ve mevcut doğrudan yabancı yatırım sermayesi de çıkacaktır.

Hükûmet, önlem almak yerine, siyaha beyaz diyerek, halkı ters köşe ediyor.

Son bir haftaya bakmak yeterlidir;

Sayın Cumhurbaşkanı “Enflasyonun belini kırdık, etkisini de sileceğiz” diyor. Yaşamakta zorluk çeken bir toplum bu söze nasıl inanır? Halk inansa da sermaye inanır mı?

Dünkü medyada yer aldı; Dünyada kırmızı bültenle aranan Comenchero adlı uyuşturucu kaçakçısı çeteye, Türkiye vatandaşlık vermiş. Bu şartlarda hükûmete güven oluşur mu?

Anayasa’nın “AYM ile diğer mahkemeler arasında uyuşmazlık olursa AYM kararları geçerlidir” demesine rağmen, hükûmet ve ortağı MHP Anayasayı değiştirmek için yüksek mahkemeleri birbirine düşürdü. Bu durumda yabancı sermayeye mülkiyet güvencesi nasıl veririz?

Türkiye elbette Gazze’de insanların öldürülmesine göz yumamaz. Ama Hamas’ı kutsamak, İsrail’e baskın sırasında ölenleri görmezden gelmektir.

Sonuç olarak; siyasi iktidarın bugünkü anlayışı içinde yabancı yatırım sermayesi gelmez. Bundan sonra istikrar beklemekte safdillik olur.

Yazarın Diğer Yazıları