Hrant Dink cinayeti kimin işine yaradı?
Hrant Dink’in öldürülmesi davasında verilen karar kimseyi tatmin etmedi. Bu konudaki görüşlerimi 29 Mart 2008 tarihinde, “Asıl tehdit, Hrant Dink cinayetini örtbas edenlerdir!” başlıklı bir yazı ile açıkça belirmiştim:
“Aslında süreç AKP iktidarının birinci yılında başladı, Şemdinli iddianamesi ile tırmandı, Genelkurmay Başkanlığı’na atanacak olan Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında İnternet üzerinden sürdürülen yıpratma kampanyası ile devam etti. Danıştay saldırısı, Hrant Dink’in öldürülmesi gibi olaylar, 27 Nisan muhtırası, Cumhuriyet mitingleri, seçimler, Büyükanıt’ın yerine atanması beklenen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ aleyhinde başlatılan yeni bir kampanya, Taraf gazetesinin TSK’nın içinden aldığı bilgilerle yayın yapması, bu arada AKP’nin, kapatma davasına ABD ve özellikle AB’yi müdahil etme çabaları sürdü
gitti.”
Şimdi İlker Başbuğ’un tutuklu olduğunu, Büyükanıt hakkında soruşturma başlatıldığını hatırlatmama gerek var mı?
***
Yine “Hrant Dink niçin öldürüldü?” başlığı altında da şu görüşleri açıklamıştım:
“Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra oluşturulan iklimde, Türkiye-Ermenistan sınırının açılması girişimi sonucu Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinin soğuması, Azerbaycan’ın Rusya’ya yanaşması, böylece doğal gaz tekelinin Rusya’ya, petrol tekelinin ABD’ye bırakıldığının, yani dünyanın paylaşıldığının anlaşılması gibi olaylara bakılırsa, cinayetin uluslararası bir organizasyonun ilk kıvılcımı olduğuna dair şüpheler kuvvetleniyor.
Ortada işlenmiş bir suç olacak, bombalar olacak, silahlar olacaktı ki toplumsal muhalefet suçlanabilsin. Nitekim, Papaz Santoro’nun, Hrant Dink’in ve Malatya’daki misyonerlerin böyle bir tasarım sonucu öldürüldükleri her geçen gün ayrıntıları ile ortaya çıkmaya başladı.
Hrant Dink cinayetinin, tıpkı Danıştay baskını ve Papaz Santoro cinayetinde olduğu gibi Türkiye’nin milli direncini kırma operasyonunda malzeme olarak kullanıldığını görüyoruz. Bu da bize, hem cinayetlerin hem de milli direnci kırma operasyonunun aynı merkezden planlandığını gösteriyor.”
***
Türkiye, “Hrant Dink’i kim öldürttü?” yü tartışmaya ve “milliyetçi iklim” e saldırılarla meşgul olmaya başlamadan hemen önce AKP iktidarı TBMM’den alelacele bir yasa geçirdi: Petrol Yasası!
Bu yasa ile Türkiye, petrollerini yabancı şirketlere devrediyordu.
Yine Hrant Dink’in katli ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri süreci arasında bir ilişki yok muydu?
İlgi yoksa, Hrant Dink’in bilgisayarındaki Kripto Ermeniler listesine kim el koydu? Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun bahsettiği dönmeler kimdir? Soner Yalçın, 1915 tehcirindeki yurt içi göçleri niçin hatırlattı?
Hrant Dink’in öldürülmesi ile başlayan süreç, cumhuriyete sahip çıkanların çetecilikle suçlanması sonucunu getirdi! Süreçten en kazançlı çıkan AKP oldu. Genel seçimleri kazandığı gibi Cumhurbaşkanını da kendi içinden seçti.
***
Şimdi bu cinayetin arkasında “örgüt yok” deniliyor ama konuyla ilgili kitap yazanlar örgütle ilişkilendiriliyor. Hrant Dink cinayetini araştıran gazeteci Nedim Şener, örgüte üye olmaktan suçlanıyor! Kimse araştırmasın, olay üç beş gencin eylemi olarak kalsın isteniyor. Oysa cinayetin arkasında bulunanlar isim isim biliniyor. Sadece haklarında soruşturma açılmasına izin verilmemiştir. Cinayetin arkasında kimlerin bulunduğu resmi olarak ortaya konulursa, bundan zarar görecek olanlar var. Zarar görecekleri koruyanlar var. Çünkü siyasi çıkarları böyle gerektiriyor.