Hilal bıyıklı yiğitler

2010 yılı... Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, terörle mücadele konusunda yeni sürece girileceğini açıklıyor ve bu doğrultuda yapılacaklarla ilgili röportajlar veriyordu.

Medyada, kamuoyunda büyük bir fırtına estiriliyordu. Habur'dan yapılan zafer naralı terörist girişinin üzerinden sadece bir kaç ay geçmişti.

Türkiye artık eski Türkiye olmayacak, 90'ların yanlış politikaları, bölge halkına yapılan zulümler son bulacaktı. Öyle diyordu Hüseyin Çelik... Hemen ardından yeni bir ordu kuracaklarını ve bu organizasyonun içinde sarkık bıyıklıların olmayacağını anlatmaya çalışıyordu:

"Ben bu işin uzmanı değilim. Asker içinde mi olmalı ordu içinde mi olmalı bilemem ama Doğu'da faili meçhullere imza atmış (Ben devlet adına kurşun sıkıyorum, millet adına kurşun sıkıyorum) diyen zihniyet olmayacak. İşkenceyle alakası olmayacak. Özel Harekat Timleri içinde çok yanlış adamlar vardı. Bıyıkları aşağıya doğru sarkık, tipik MHP militanı görüntüsü veren insanlar vardı. Ellerinde uzun namlulu silahlar, özel arabalarla gezen. O insanların yanlış davranışları bölge halkı üzerinde müthiş olumsuz etki yarattı ve bölge halkından bir çok insanı PKK'nın safına itti. Bunun farkında olmalı, yapılan yanlışları çok iyi analiz etmeliyiz. Daha sonra atılacak adımlarda bunlar göz ardı edilmemeli."

***

AKP'de vadesini dolduran Hüseyin Çelik önceki gün, kendi internet sitesinden doğrudan çözüm sürecini hedef alan, "Siyaset silaha esir olmamalı" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısında, "Çözüm Süreci'ni bozmamak adına ve tamamen iyi niyetle, valiler, kaymakamlar, savcılar, hakimler, polis, asker, jandarma ve korucular, PKK'nın yapıp ettikleri karşısında adeta elleri kolları bağlı sabrın sınırlarını zorlayarak beklediler" paragrafıyla dolaylı yollardan bu kurumların suç işlediğini ima etti. İtirafların devamında ise Bakanlar Kurulu'ndan, Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na kadar çözüm sürecinde gidişatın iyi olmadığını anlattıklarını ancak kendilerini dinleyen olmadığını ileri sürdü.

***

Çözüm süreci bitti... Çelik'in dediği gibi şehirlere, sokaklara, evlere kadar inen terör örgütü mensupları birçok bölgede saldırılarını artırdılar.

Bir dönemin kötü çocuğu ilan edilen sarkık bıyıklılar yine en önde gidenler oldu. Onlar devletin evlatlarıydı. Devlet yine onları çağırdı.

***

1-333.jpgCasım Tatlıer... Asıl görev yeri olan Ankara olan Tatlıer, geçici görevle Cizre'ye gitti. İşine ve ülkesine aşıktı... Cizre'de vatandaşların güvenliğini sağlamak için sokak taraması yapılırken, teröristler tarafından ateş açıldı. Vücuduna 3 kurşun isabet etti. Durumu ağırdı, GATA'ya sevk edildi. Hayata tutundu, gözlerini açar açmaz "Ben iyiyim beni Cizre'ye gönderin" dedi, herkesin gözleri doldu...

Casım Tatlıer sarkık bıyıklıydı...

***

2-249.jpgErsin Yıldırım, 24 yaşındaydı... Özel harekat polisi olarak Şırnak İdil'de görev yapıyordu. Arkadaşlarıyla birlikte çok sayıda operasyonda teröristlerin korkulu rüyası olmuşlardı. Bundan dolayı teröristler doğrudan Yıldırım ve arkadaşlarını taşıyan aracı hedef aldılar. Daha önceden yola döşedikleri mayını patlattılar. Yıldırım ve 2 arkadaşı şehit düştü. Zırhlı denilen araç paramparça oldu...

Ersin Yıldırım sarkık bıyıklıydı...

***

4-068.jpgMustafa Katırlı, 24 yaşındaydı... İnsanların gitmeye çekindikleri Diyarbakır Sur'da aslanlar gibi terörle mücadele ediyordu. Her operasyona katılmak istiyor, üniformasıyla gurur duyurdu. PKK'lılarla çıkan çatışmada bir evden açılan ateş sonucu şehit edildi.

Mustafa Katırlı sarkık bıyıklıydı...

***

3-154.jpgİbrahim Küçük... MHP İstanbul Fatih İlçesi Başkan yardımcısıydı... Milliyetçi camiada tanınan biriydi. Eşi ve 2 çocuğu vardı. Türkmen kardeşlerim yardım bekliyor diyerek Türkmen Dağı'na mücadeleye gitti. Önceki gün şehadet haberi geldi, çok sevdiği kardeşlerinin yanında şehit düştü.

Sarkık bıyıklıydı...

***

Çelik'in sözlerinin üzerinden 6 yıl geçse de o zihniyetin varlığı büyüyerek devam ediyor. Bugüne kadar belki hiçbirimizin aklına gelmemişti. Ülkesi için mücadele veren yiğitlerin bıyığından ötekileştirileceği, yaftalanacağı... Kim devleti için mücadele veriyorsa, görüşü ne olursa olsun vatan evladıydı, canımızdı, ciğerimizdi. En azından biz öyle sanıyorduk.

Ancak birileri için öyle değildi...

Bıyıklarının biçimlerine göre sınıflandırılıp, ülkeleri adına kelle koltukta mücadele verip, vatan uğruna şehit düşmeye devam ediyorlar.

Tek bir karşılık beklemeden...

Yazarın Diğer Yazıları