Hiçbir şey olmasa bile birşeyler olabileceğinin tarihi belgeleri…
Neymiş efendim, Bülent Arınç'ın Selahaddin Demirtaş ve Osman Kavala çıkışları "fitne ateşi" olarak yaftalanmak suretiyle, ölümüne inkar edilmiş; müsterih olunsunmuş!
***
Böyle başlamış bir süreç;
- Bizim bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. (21 Ağustos 2010)
- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, hiçbir zaman, "Devlet, ada ile, ya da bu tür kişilerle görüşme yapamaz" diye bir yaklaşımın içinde olmamıştır. Hükümet olarak biz yapmadık. Ama, devlet olarak bu görüşmeleri yaptığımızı ben parlamentoda dile getirdim. (20 Eylül 2011)
- Biz, kimsenin adım atmakta tereddüte düştüğü, İmralı olsun, Oslo olsun, çok açık, net… Bu adımları da attık. Niye? Acaba nerede bir şey var; bunu görelim, bununla bunu yapalım. Oslo'da olacaksa, Oslo'yla bunu yapalım.(26 Eylül 2011)
- MİT Müsteşarımızı İmralı'ya gönderen benim, Oslo'ya gönderen benim. O benim sır küpüm. (12 Nisan 2012)
- Ben risk alıyorum, müsteşarım risk alıyor. Başına her şey gelebilir. Görüştükleri kişiler malum. Ben, siyasetçi olarak bu görüşmeyi yapamam, ama onların eli ayağı durumu olan devletteki ajanları, temsilcileri vardır ve bunları yapar. (28 Aralık 2012)
- Müzakere ile görüşme farklı şeylerdir. Bu görüşmeleri de yaparsınız, gelişmelere göre adımınızı atarsınız. Bundan önce bir Oslo olayı vardı. Şu anda bizim gündemimizde Oslo yok. Gelecekte buna benzer farklı gelişmeler olabilir mi? Olabilir. Bunun önünü kapamanın bir anlamı yok. Bu, Oslo olmaz, başka bir yer olur. (6 Ocak 2013)
- Öcalan'ın Meclis'te komisyon kurulması talebi, bu aşamada bizim hükümet olarak dikkate alacağımız şey değil. (20 Mart 2013)
- Eğer yol haritası gerektiriyorsa yasal düzenlemeler de yapılacak, Meclis'e de gidilecek. Çözüme mecburuz. Hayata, eve, siyasete dönüşler, bütün hepsi değerlendiriliyor… Öcalan'ın İmralı'ya giden HDP heyetiyle verdiği mesajları da önemli ve olumlu buluyoruz… Bunlar bizim de düşüncelerimiz… Biz aslında devleti, kurumları kendisiyle hesaplaştırdık. Geçmişiyle, geçmişte yaptıklarıyla yüzleştirdik. Yapılan yanlışlıklar, haksızlıklar, zulümler, yasaklar, korkular, tabular, endişeler, faili meçhuller, bütün olumsuzlukları tekrar gözler önüne serdik. (6 Haziran 2014)
- Türkiye görüşmeleri eskiden de yapıyordu. Ancak, başka ülkeler aracılığıyla yapıyordu. Biz onları aradan çıkardık. AK Parti kendisi görüşüyor. (6 Haziran 2014)
- Yürüttüğümüz, çok ciddi bir iş. Bizim direkt diyaloglarımız var. Bizzat kendi kurumlarımız ve çalışanlarımız, gerek İmralı, gerek başka heyetlerle görüşüyor; siyasi kesimle de biz görüşüyoruz. Dolayısıyla o tür konuşulacak şeyler direkt konuşuluyor. (5 Ağustos 2014)
- Bizim Öcalan'la görüştüğümüzü iddia etmek, ne kadar sorumsuz davranıldığının da bir göstergesidir.(26 Ekim 2014)
- Terör örgütü yöneticisi olarak bilinen bir insan ne söylerse söylesin benim muhatabım değil."(3 Kasım 2014)
***
Niye böyle devam etmesin ki;
- Çözüm süreci içinde bazılarının tahliyesi sağlanmıştı, bunun (Selahattin Demirtaş) da tahliyesi olabilir… Mahkemeler, savcılar, özgürlükçü düşünsünler… (20 Kasım 2020)
- Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi açıklamaları hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez. Bizim nerede durduğumuz bellidir, istikametinde değişiklik yoktur. Teröre bulaşmış, terörle el ele kol kola yürüyenler bizim temasta olduğumuz kişiler olamaz. (22 Kasım 2020)
***
"Çözüm Süreci" denilen, PKK terör örgütüyle müzakere/pazarlık dönemi, başından sonuna çok şeffaf, çok doğru, çok dürüst bir şekilde mi yürütüldü ki, şimdi "yeniden başlamayacağının" garantisi sayalım; konjonktürel olarak yapılması zaruri olan bir siyasi yalanlamayı?
Zaten ilk andan itibaren, bir inkar bir itiraf, bir inkar bir itiraf şeklinde örmediler mi başımıza bu çorabı?
Yukarıdaki yalanlamalar ve akabinde yalanladığını yapmalar silsilesi; bizatihi, hiçbir şey olmuyorsa bile bir şeyler oluyor olabileceğinin tarihi belgesi niteliğinde değil mi?
SORU-YORUM
---
Bülent Arınç "Brutus" ise "Sezar" kim?
Allah, siyasi liderlere dalkavuğun bile asgari akıl ve muhakeme kabiliyeti bulunanından nasip etsin; "Tanrılaştırılmak" filan ilk anda "şirk korkusu"nu bile aşıp nefsi okşuyordur belki tamam da, son tahlilde, akıbetini düşününce, hangi lider memnun olur dersiniz "Sezar"la özdeşleştirilmekten?