Her devrin mikserleri
Yıldırım Aktuna ile sohbet ediyorduk. Merhumla dostluğumuz Şişli Etfal'deki doktorluk yıllarından başlar. Onun için rahat konuşurduk. Hatırladığım bu konuşmayı Bakırköy Belediye Başkanı'yken yapmıştık. Henüz Demirel'in partisine geçmemişti. Sağlık Bakanlığı da sonraki yıllarda geldi.
Aktuna, Türkiye'deki partileri iki gruba ayırdı; "Solcular ve Babacı'lar". Kendi siyasi oluşumundan başladı. "Bizimkiler, hemen her fırsatta isyan bayrağını çekmeye bayılır" dedi. Sonra Süleyman Baba'yı örnek vererek disiplinin önemini vurguladı.
Hoş Demirel'in de iç isyanlarla karşılaştığı dönemler çoktur. Zaman içerisinde bu unsurları kesip atmayı becerdi. CHP ise bir türlü ders almıyor. Hatırlayın Zülfü Livaneli'nin çıkışlarını. Ayranı kabardıkça başkanlık dahil bir yerlere talip olurdu. İstanbul Belediye Başkanlığı'nı R. Tayyip Erdoğan'ın kazanmasının önemli sebeplerinden biri de Livaneli. Zorla aday oldu ve oyları parçaladı. Erdoğan'ın bugünlere gelişinde katkısı büyüktür. Merak ettiğim yakında yine ortalara dökülecek mi?
Doğrusu Önder Sav'ı da merak ediyorum. Kemal Kılıçdaroğlu'nu başkanlık için gaza getiren o değil miydi? CHP'de her devrin isyancıları o kadar fazla ki. İki örnek daha vermek istiyorum. Mesela Adnan Keskin. Bir ara ortalardan kayboluyor sonra yeniden meydana çıkıyor.
Livaneli kadar tahripkâr isim; Fikri Sağlar. Hasbelkader Kültür Bakanlığı yaptı ya "Sayın Bakanım"lardan bir türlü kopamıyor.
Eski-yeni adaylar
Son örneklerin üçünü birden yeniden ön planda görüyoruz. Murat Karayalçın, Altan Öymen ve bu ikili kadar olamasa da Hikmet Çetin'i "üç mütekait politikacı" olarak yeniden seyretmeye başladık. Yine ortalara döküldüler. Birleştirici havalarına girdiler. Karayalçın'ın gerçek niyetini tahmin edebiliyoruz "Ankara Belediye Başkan adaylığı". Kesinlikle bunun yatırımını yapmakta.
Baykal'ın makam aracı hazır
Son örneğim Deniz Baykal olacak. İnsan olarak gerçekten severim. Ancak, en yaşlı üye sıfatıyla "Meclis Başkanlığı yapmasını" yadırgıyorum. Bıraktık artık "kasete düşme şansının" kalmamasını. Tekerlekli sandalye ile TBMM kürsüsüne çıkışını üzüntüyle izleyeceğim. Acaba gözü tam onun durumuna uygun hale getirilmiş İsmail Kahraman'ın makam aracında mı? Sayın Baykal'ın "jübile zamanı" çoktan geldi geçti.
***
Adam resmen Atatürk karşıtı
Hilmi Daşdemir diye biri son dönem ekranların müdavimi oldu. Onun da araştırma şirketi var. CHP'nin hiç bir zaman seçim kazanamayacağını söylüyor. "Bunu aşmak için önce adını, sonra altı okunu değiştirmeli" diyor. Bu partinin tek başına iktidar olduğu yıllarda milletin ahırlarda din eğitimi almak zorunda bırakıldığını iddia ediyor. En can sıkıcı lafları ise "Herkes Atatürk'ü sevmek mecburiyetinde değil. Sadece saygı duymak zorunda" oldu.
Daşdemir oldukça gözü kara. Araya sokuşturmaları inanılır gibi değil. Bu zatı muhterem bipleri atıyor, karşı çıkılınca da "ben onu ima etmedim" diyerek sıyrılmaya çalışıyor. CNNTÜRK'teki yayın sonrası böylesi tiplerin ne kadar çoğaldığını düşündüm. Türkiye'nin getirildiği nokta bu. Acı ama gerçek.
Öteki
Daşdemir'in yanında oturan ise İhsan Aktaş'tı. Bilinen özelliği "sipariş anket düzenlemek". Yanı sıra, her fırsatta Ak Parti propagandası yapmak. En büyük vasfı, rakamları çarpıtmak. Bir tarafın 9.95'ini 9.8'e indirirken diğerinin 41.9'unu 42.5'e yükseltebiliyor.
Neyse bu kez "vatandaş, Ak Parti'ye ince ayar verdi" diyebildi. İktidarın yüzde 8'lik oy kaybını kamufle edişi eski alışkanlığı.
Doğru analiz
Gülfem Saydan Sanver'in bölge bölge seçim analizi iyi idi:
* Satılan şeker fabrikalarının olduğu yerlerde Ak Parti kazandı.
* Daima şikayetçi olan fındıkçılar da yine oylarını Ak Parti'ye verdiler.
* Termik ve nükleer santrallara karşı çıkan illerde bile aynı durum gerçekleşti. En şaşırtıcı olan Eskişehir'di.
Sanver'e bir hatırlatma yapalım. 301 maden işçimizi kaybettiğimiz Soma'da seçimi kim kazanmıştı? Sanırım "bu ne yaman çelişki" demek yeterli.
***
Önemli karar
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin 2. Ceza Dairesi Mehmet Altan'ı şartlı tahliye etti. Temennim bu karara giden yolun Nazlı Ilıcak başta tüm gazetecilere kadar uzatılması. Böylesi uygulamaların, içeride ve dışarıda "Türkiye için olumlu gelişme" kabul edileceği kesin. Bunu umuyor ve bekliyoruz.
...
ÖZEL NOT:
TRT Nağme'deki haberleri okuyan spikerlerin çoğu isimlerini saklıyor. Peki, neden? Oysa Ayfer Durak ismini ezberlediklerimden. Demek ki bu kızın korkusu yok. Sadece işini yapıyor...
...
GÜNÜN SÖZÜ
Sevmek, insanın kendi kendini aşmasıdır. Oscar Wilde.