Her alanda hesaplaşma

İç politikadan dış politikaya Türkiye'nin gündemi oldukça yoğun. Kısaca göz atalım.

1. AKP'de HESAPLAŞMA: AKP kendi gerçeği ile yüzleşme sürecine girdi. "Tayyip'in partisi" olarak kendini lanse eden AKP, tek adam, tek merkez ve tek otoriteye biat üzerine varlık göstermekteydi.

17 yıllık iktidar süreci; yani zaman, kendine ayak uyduramayan herkesi yine kendi gerçeği ile yüzleştirir. Süreç içinde görülmeyen, göz ardı edilen hatalar zaman sonra büyür ve yürüyüşün karşısına dikilir. İşte dikiliyor.

"Pelikancılar" olarak bilinen parti içi alt gruplar ile diğerleri arasındaki güç mücadelesi alttan alta sürerken yargı üzerinden açık çatışmaya dönüştü.

Neden?

Çünkü kaynağa ulaşmak ve kendisi yönetmek istiyor. AKP, iktidar olduğu için ülke kaynaklarını dağıtan, planlayan, bölüştüren siyasal güç. Bu güç ele geçirildiğinde onu elinde tutan istediği gibi dağıtacak, bölüştürecek ve yönetecek.

Davutoğlu, ekibini bunun için parti dışına itti. Babacan ekibiyle bunun için mesafeli.

Herkes gittiğine göre geriye kim kaldı?

Reis!

İşte tam bu noktada Reis açmaza ve ikileme düşüyor. Bunların gözü partide, bunu biliyor ama tasfiye edemiyor.

Neden?

Çünkü partiden istifalar var. Bu durumda kimsenin üstüne gidemeyecektir.

Belki de bakanlar kurulundaki değişim gecikecektir.

Hatta "Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde tespit ettik dedikleri arızalar" giderilmeyecektir. Kısacası AKP zor durumdadır.

Ama bu durumu kendi hazırladı.

"Pelikancılar" 17 yıllık iktidar sürecinde hiç olamayacakları kadar palazlandı. Devlet imkânlarıyla zenginleşti. Medya gücü elde etti.

Şimdi elde ettikleriyle, kendi patronunu kontrolüne almak istiyor. Savaş şimdilik FÖTÖ üzerinden ilerliyor. Bu durum Öteden beri tartıştığımız "hani FETÖ'nün siyasi ayağı" diye sorguladığımız mücadele sürecini tetikler mi, bilemiyorum. Bunu zaman gösterecek.

2. EGEMEN BAĞIŞ: Eski bakanlardan. 17/25 Aralık yolsuzluk olaylarına adı karışan biri. Toplum vicdanlarda henüz aklandığı söylenemez. Böyle birinin Türkiye Devletini temsil edecek bir makama atanması, FETÖ'cülük üzerinden tartışan Pelikancılar ve ötekiler arasındaki grupların çatışmasından mı kaynaklanıyor, yoksa iktidarın kamu vicdanını görmezden gelmesinin bir sonucu mu bilemiyoruz.

3- ABD NE DİYOR? Ne dediği çok açık. Herkesin gözünün içine baka baka "Ben Suriye'de Kürt Devleti kuruyorum. Türkiye dâhil kimse bana parmak sallamasın. Kurduğum oyunu bozmaya kalkmasın ve boşuna da tehdit savurmasın. Karadan, havadan ve gerekirse uzaydan vururum" diyor.

Türkiye'dekiler halen daha "Esat katil, birçok masumu öldürdü" diyerek uluslararası ilişkileri, insan

haklara dayalı gerilimeler üzerinden yürümeğe devam ederse, korkarım tarihsel gerçeklik acı reçetesini

önümüze uzatacaktır.

Eğer Esat insan hakları ihlalleri yapmışsa bunu masaya oturup Suriye anayasası görüşülürken dile

getirirsin. Şimdi, karşımızda tüm gerçekliği ile bir Suriye devlet yönetimi var ve sen bu politik

gerçekliği, diplomasi diliyle hesaba katmak zorundasın.

Katmıyor musun?

ABD Barzani'den aldığı dersle amacına ulaşır. Zaten Fırat'ın Doğusunda geç kaldınız. ABD, tırlar dolusu

silahıyla orada. "Haydi, kovalım" deseniz bile karşınızda size "dur" diyecek bir vesayet ordusu var.

Hem de eti, kemiği ve modern silahıyla. Siz geciktikçe o daha da kökleşecek. En sonunda ABD

desteğinde düzenli bir vesayet ordusuyla çatışacağız. Gidiş onu gösteriyor.

Yazarın Diğer Yazıları