Hep banka mı suçlu?..
Banka haberleri gazetelerin ve internet haber sitelerinin vazgeçilmez haberi. Neredeyse her gün bankalar ile ilgili bir haber dikkatimizi çekiyor.
Haberlerin tamamı bankaların aldıkları ücretler ve bunu geri almanın yolları yönünde.
Kastamonu’nun Çatalzeytin ilçesindeki bir Tüketici Hakem Heyeti’nin bir vatandaşın şikayeti ile kredi kartı ücretini iptal etmesi, geneli ilgilendiren bir haber gibi sunuluyor. Bu konuda müthiş bir haber kirliliği var.
En çok haber kart ücret iptali ve dosya masrafı iadesi yönünde.
Tamamı yanıltıcı haberler.
Tüketici Hakem Heyeti’nin bir kişi için verdiği karar hiç bir zaman emsal teşkil etmez. Burada yapılan haber tamamen vatandaşın yanlış yönlendirilmesine neden oluyor.
Zaten ortada o kadar çok tüketici derneği veya organizasyonu var ki artık ben bile sayılarını bilmiyorum.
Gazeteler, başında tüketici olan her derneğin açıklamasını araştırmadan soruşturmadan haberleştiriyor.
Bankalar elbette son 5 yılda ücretler konusunda tadını kaçırdı.
Taksi ile 5 liraya gidilecek bir mesafedeki şubeye havale ücreti olarak 30 lira almak, kullanılmayan hesaba hareketsizlik parası almak, kasa ziyareti, cüzdan işletme, ekstre yollama parası gibi 40 yıl düşünsen akla gelmeyecek kalemler üreten bankalar güven sarsmıştır.
İyi de burada sadece bankalar mı suçlu?
Bankalar sonuçta ticari bir müessese. Doğal olarak amacı para kazanmak.
Bankaların bu hale gelmesinde vatandaşın hiç mi suçu yok?
Elbette vatandaş da suçlu.
Evladın babasından istemesi gibi her dakika para için bankanın kapısına dayanırsan; 2 bin lira gelirine karşılık cebinde 10 bankanın en az 10 bin lira limitli kredi kartlarını taşırsan, faizine bile bakmadan yok tüketici kredisi, yok tatil kredisi, yok bayram kredisi gibi borç para alırsan, banka da doğal olarak senden bir kazanç sağlamak isteyecektir.
Bankalar bir toplum yararına kurulmuş bir vakıf değil kâr amaçlı bir ticari müessesedir.
Bir SMS ile adamlar sana krediyi bedava verecek değil ya? Elbette bu rahatlığın bir bedeli olacaktır. Kredi kullanımı her hafta en az 1 milyar lira artıyor.
Kredi kullanımı tam bir çılgınlığa dönüşmüş durumda. Bu çılgınlık dünyaca ünlü ekonomistleri bile hayrete düşürüyor.
Sonumuz bu borçlarla hiç iyi olmayacak. Çünkü üretmiyoruz ve borcu yeni borçla kapatıyoruz.
Ödenen faizin haddi hesabı yok bunu düşünmüyoruz, sonra kalkıp bankalardan üç kuruşluk paraların iadesini istiyoruz.
Kredi kartı ücreti de aynen öyle..
75 milyon nüfuslu bir ülkede 62 milyon kredi kartı var. Çocukları ve bebekleri çıkart neredeyse kişi başına 5 kredi kartı düşüyor. 5 kredi kartı yerine 1 kart kullan. Cebinde çok kredi kartı bulundurmak bir itibar göstergesi değil, tam tersi borçla yaşadığının ifadesidir.
Bankalar kredi kartı konusunda sana bir hizmet sunuyor. Bu hizmet için binlerce insan çalıştırıyor. 50 liralık o ücreti alması son derece doğal! Normal olmayan vatandaşın cebinde 10 kartı taşıması. 12 ay krediyle tatile gitmesi.
Dünyada akıllı cep telefonu değiştirme süresi 2.8 yıl. Türkiye’de ise bu 1 yılın bile altına düşmüş durumda. 12 taksit artı 5 ay öteleme, kalan borcu yüzde 2 faizle tekrar 10’a bölme, sadece Türk insanına özgün bir davranış şekli. Telefon eskiyor ama taksit hâlâ bitmiyor. Hükümet bu tehlikeyi gördü ve taksit sayısına sınırlama getirdi.
Bu saatten sonra getirse ne olur ki?
60 milyon insan şu an borç batağında ve hükümet krediye sınır getiriyor.
Vatandaş ise ödediği milyonlarca liralık faizin değil, 50 liralık kart ücretinin iadesi için çaba sarf ediyor.