Haydar Aliyev 91 yaşında
Dış politikamızda da, işlenen “vahim” hatalar, Türkiye’yi dünyada “yalnız” bırakmaya yönelirken, samimi dostlarımızın değeri daha çok anlaşılıyor.
Özellikle iktidarımız gezegenimizde “desteksiz” kalmanın zorluğunu hatta acısını duyuyor.
Ne var ki Azerbaycan, böylesine bir “kara” dönemde bile, bizleri “candan” kucaklamak gayretini gösteriyor.
Böylece, Azerbaycan efsanevi lideri Haydar Aliyev’in izinden “asla” ayrılmayacağını ilan ediyor.
Zaten, Haydar Aliyev’in; Kafkas coğrafyasına barışı, Türk dünyasına da birlik ve beraberlik ruhunu aşılayan ülkesi Azerbaycan’a bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü getirmiş bir devlet adamı olduğu unutulmuyor.
Yani, vefatından sonra da etkinliğini sürdüren Haydar Aliyev 91 yaşına “manen” giriyor.
Başkent Bakü’de, 2003’te yaşamını yitiren Cumhurbaşkanı Aliyev’in 91. doğum yıl dönümü için geçtiğimiz günlerde, düzenlenen “Gül Bayramı”nda, çiçeklerle hazırlanan tablo ve kompozisyonlar sergileniyor.
Üç kilometre uzunluğundaki parkın dünyanın farklı bölgelerinden getirilen 6 milyon nadir çiçeklerle süslendiği belirtiliyor.
Ondan emaneti alan oğlu İlham Aliyev ise, geride bıraktığımız on bir yıl içinde, Azerbaycan’ı büyük devlet kılmanın bütün vecibelerini hayata geçirdiği görülüyor.
2014 yılını sanayileşme yılı ilan eden İlham Aliyev, yurt içi gayri safi milli hasılayı 76 milyar dolara çıkararak, geçen yıl ekonominin % 3.5 oranında büyümesini sağlıyor.
Azerbaycan’ın dış ticaret hacmi 35 milyar dolara ulaşırken, dış ticaret dengesi ise 13.2 milyar dolar tutarında fazla veriyor.
Veriler; Haydar Aliyev’den devir alınan mirasın kat ettiği olumlu grafiğin işaretleri sayılıyor.
Haydar Aliyev’in, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nı gerçekleştirerek, Türkiye ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayıp, demir yoluyla Kafkas coğrafyasını Türkiye ile birleştirdiği hatırlanıyor.
Öte yandan İlhan Aliyev, Türkiye’ye 35 milyar dolarlık bir yatırım yolunu açmanın onurunu da yaşıyor.
Özetle, Haydar Aliyev’in medeniyet, barış ve insanlık yolunda başlattığı büyük yürüyüşü bugün İlham Aliyev sürdürüyor.
“Türkiye ile Azerbaycan, bir millet iki devlettir” diyen, efsanevi lider Haydar Aliyev, iki ülkenin dostluk ve kardeşlik yollarını ardına kadar açmakla hâlâ anıldığından, Azerbaycan’ın efsanevi lideri Türkiye’de, her vesileyle sayılıyor.
Aslında, Türkiye-Azerbaycan dostluğunun, kardeşliğinin sıkı ekonomik işbirliği, hatta müşterek oluşumlara dönüşmesi, her iki ülkenin de talihini değiştirebiliyor.
Söz gelimi; özellikle Azerbaycan, Ermenilerin Karabağ’ı “işgal” etmelerinden, Türkiye’nin, tutumundan “mutsuz” bulunuyor.
Ne yazık ki mevcut Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, azgın Ermenilerin her türlü saldırılarını “durdurabilecek” güce varamıyor.
Her şeyden önce, Türkiye’nin daha atik, daha duyarlı olması gerekiyor.
Arkasından da, Türk-Azerbaycan dostluğunun, ekonomik işbirliğinin yanı sıra, bir çeşit “pakt”a da dönüşmesi icap ediyor.
Yoksa rahmetli Aliyev’in “bir millet, iki devlet” söylevi sadece “vecize” kalmaya mahkûm görünüyor.
Kim ne derse desin, Türk dış politikası daha doğrusu iktidarın davranışı, milli davalarda ne yazık ki, cılız ve etkisiz kalıyor.
AB’yi bir yana bırakırsak, Kıbrıs, Irak’ın kuzeyi, Ermenistan dolayısıyla Karabağ sorunlarında mesafe alınamıyor.
Gerçekten de, genç nüfusu, stratejik konumu ile “ben de varım” demesi gereken bir Türkiye ana sorunlarda şimdi “suspus” bir şekilde günlerini yitiriyor.
Oysa Türkiye, değil Orta Doğu’nun tüm dünyanın “enerji santrali” , Doğu ile Batı arasında “koordinatör” olma olanaklarını taşıyor.
Bırakın her türlü cesur adımları veya girişimleri, bir Türkiye-Azerbaycan dostluğunu bile yürütmekten veya korumaktan“acizlik” çekiliyor.
Hâlbuki bir Azerbaycan dostluğu, kardeşliği, iki ülkeyi, kimseye “muhtaç” olmadan süper hale getirmeye yetiyor.
Ancak şu da asla unutulmamalıdır ki, Türk milleti hiçbir zaman, kardeş Azerbaycan’ın Karabağ üzerindeki haklarını unutacak bir “karakter” taşımıyor.
Gerçi, Türkiye ile Azerbaycan arasında askeri sahada, gizli bir anlaşmanın yakın zamanda imzalandığı da iddia ediliyor.