Harp Okulu'nun en uzun gecesi!
15 Temmuz gecesi ve sabahında yaşananlar Türkiye'de büyük bir travmaya ve çok sayıda trajik olaylara sebep oldu…
O karanlık gecenin sabahındaki en trajik durumlardan biri de, "tatbikata gidiyoruz" diyerek yola çıkarılan Harp Okulu öğrencilerinin gün doğduğunda durumu tam olarak kavramaya başlamalarıydı… Öğrencilerin birçoğu, vatandaşların bilgilendirmeleriyle hain bir darbe girişiminin içerisinde olduklarını anlıyor. Cep telefonları veya iletişime geçebilecekleri bir teknolojik araçları olmadığından, durumdan bi haber o saate kadar komutanları tarafından yönlendiriliyorlar.
***
Hava harp okulu öğrencileri, polis tarafından teslim alındıktan sonra Sultanbeyli Polis Karakolu'na götürülüyor. O kaotik ortamda polis de haliyle sert davranıyor, yakalanan öğrencilerin kalabalık olması ve karakolun sınırlı imkanlarından dolayı 5 m2'lik yerlere onlarca kişi koyuluyor.
"Hain olmanıza rağmen size yemek veriyoruz" ve buna benzer çeşitli sözler söyleyerek öğrencilere aralarda yemek veriliyor. Su ihtiyacı ise tuvalet musluklarından akan suyla gideriliyor.
Sultanbeyli Karakolu'nda herhangi bir işkence ya da darp durumu yaşanmıyor. Ancak psikolojik bir baskı var…
Hem polisler hem de harp okulu öğrencileri için karakoldaki 5 gün bir hayli zorlu geçiyor. Öğrencilerin ifadelerinden sonra, polislerin öğrencilere karşı davranışları değişmeye başlıyor.
Karakolda geçen günlerden sonra sıra mahkemeye sevklerine geliyor.
Polis memurları, harp okulu öğrencilerinin mahkemeye sevkleri sırasında "Sizlerin masum olduğuna inanıyorum. FETÖ ile bağlantısı olmayan ve zorunlu bir şekilde buraya getirilen arkadaşlarımızdan özür diliyorum, haklarınızı helal edin çocuklar" diyor.
***
Mahkemeye çıkarılan Harp Okulu öğrencilerinin tamamı tutuklandı. Tutuklama sonrasında kararı yazan kadın memur ve mahkeme salonunda bulunan polis memurları gözyaşlarını tutamıyor. Çünkü aralarında çok sayıda masumun olduğunu düşünüyorlar.
Harp Okulu öğrencileri Silivri Cezaevi'ndeler. Aileleriyle ilk kez, geçen hafta görüşme yaptılar… En büyük problem avukat konusunda yaşanıyor. Devletin atadığı avukatların büyük birçoğu ilk duruşmadan sonra "Bizi bir daha aramayın, başka avukat tutun" diyor. FETÖ ile herhangi bir bağlantıları olmayan aileler ise ne yapacaklarını bilemez durumdalar. Tutacakları avukatların da FETÖ'cü çıkma ihtimali korkutuyor.
Daha önce de yazdığım gibi simsar avukatlar da Silivri'yi mesken edinmiş durumdalar. Ailelerin yanlarına yaklaşıp "Çocuğunuzu en kısa zamanda çıkartırız hiçbir sorun olmaz" denilerek fahiş bedeller talep ediyorlar.
Bu konuda ilgili makamların konuya açıklık getirmesi gerekiyor. Her kurumda kimlerin FETÖ'cü olduğu kimlerin olmadığı hızlı bir şekilde tespit ediliyor. Mutlaka Harp Okulları'ndaki öğrencilerle ilgili de bu kayıtlar bulunuyordur.
Kendi haklarıyla bu okullara gidip, tek amaçları ülkelerine faydalı subaylar olabilmek olan gençlerin ayırt edilmesi gerekiyor. Tabi ki ailelerinin de…
NOT: Önceki günkü köşemde Boğaziçi Köprüsü'nde linç edilerek öldürülen harp okulu öğrencisi Murat Tekin'in ailesi yazıdan sonra benimle görüştü. Kendilerinin hiçbir şekilde FETÖ ile bağlantılarının olmadığını ve evlatlarının ellerindeki silahından bile tek kurşun çıkmadığını belirtiyorlar. Evlatlarını öldürenlerin ortaya çıkarılması ve Murat Tekin'e şehit statüsü verilmesi tek istekleri...