Hariri Telekom'a yanıt
Türk Telekom’u neredeyse 2 yıllık kârına eş değer bir bedelle satın alan Hariri Ailesi eleştirilere de tahammül edemiyor.
İki hafta önce “Ev telefonunun zararları” yazımdan sonra Türk Telekom imzalı bir açıklama geldi. Karşı tarafın görüşünü de vermek anlayışı ile açıklama aynen geçen haftaki köşemde virgülüne bile dokunulmadan yayınlandı.
Sahur pilavı gibi konuyu ısıtıp ısıtıp insanların önüne koymak istemiyorum ama elbette bu açıklamaya yanıt vermek benim de hakkım diye düşünüyorum.
Gelelim açıklamadaki iddialara ve karşı görüşüm:
Hariri’nin Öger’i diyor ki, “Türk Telekom şeffaf bir ihale ile açık arttırma ile satın alındı.” Evet doğru, açık artırma ile satıldı.
Tıpkı borcunu ödeyemeyen şirketlerin mallarının icra mezatlarında yok pahasına satılması gibi. Burada eleştirimiz Hariri’ye değil Türkiye’yi dış borç batağına saplayan AKP’ye. Türkiye’nin en büyük değerini satmıştır. Sattığı 6.5 milyar dolar Türk Telekom’un 2007 yılı bilançosu itibariyle sadece 2.5 yıllık kârıdır. Türk Telekom bu ay açıkladığı bilançosunda 3.1 milyar YTL kâr göstermiştir. Yani Telekom satılmasaydı bu para kâr olarak devletin kasasına girecekti. Ama AKP felsefesi bu, sattı.
Ben her zaman söylerim şeytanın işine akıl erilir ama AKP’ninki anlaşılmaz. Bu satışın arkasında şeytana şapka çıkartan bir felsefe mevcuttur.
Hariri’nin gönderdiği açıklamada sabit ücret için de “Hizmetin 24 saat sürdürülmesi için şart” deniliyor.
Ben sabit ücrete karşı değilim. İfade ettiğim konu dünyadaki örnekleri gibi sabit ücret karşılığında görüşme verilsin. Hizmetin 24 saat sürdürülmesi için havadan sabit ücret alınması ne iktisat ve de ticaret kurallarına sığmaz. Bu şuna benziyor: Bir lokantaya gidiyorsunuz ve yemek yiyorsunuz. Lokantacı sizden yediğiniz yemeğin dışında bir de dükkânın kirası ve bulaşık parası alıyor. O zaman lokantacı da haklı. Kirayı, işçi maaşını ve en önemlisi bulaşık makinesini çalışır halde tutmazsa size yemek sunamaz.
İyi de bir şirket kâr etmek için belirli bir yatırım yapar ve onun karşılığını alır. Telekom hem sattığı hizmetin ücretini alıyor hem de hizmet için harcadığı parayı. Böyle tatlı bir ticareti dünyada kim yapıyor ki?
Açıklamanın son bölümünde Türk Telekom’un tekel durumunun 31.12 2003 tarihinde sona ermiştir deniliyor.
Bu yanıta şu soru ile yanıt vermek istiyorum:
Günümüz Türkiye’sinde evinizdeki telefonu kapattırıp A ya da B şirketine gidip yeni bir telefon alabiliyor musunuz? Yani ben sabit telefon hizmetini Türk Telekom hatlarını kullanmadan farklı bir numara ile farklı bir oparetörden alabiliyor muyum?
Bunu yapamıyorsam hangi tekel hangi tarihte son buldu?
Anlaşılan Hariri AKP’lilerle çok oturup kalkmış ki, onlar gibi demogoji sanatını çok iyi kullanır olmuş.
Bu arada Türk Telekom’un halka arzı ile ilgili süreç başladı. Türkiye’de krizin doruğuna çıkıldığı bir ortamda Türk Telekom halka satılacak. Halk bu hisseleri hangi para ile alacak?
Halk Ekmek’ten 100 kuruş daha ucuza ekmek almak için sabahın 6’sında kuyruğa giren bir halka mı satacaksınız Türk Telekom hisselerini?
Yoksa bu hisseler birilerine “fırsat bu fırsat” deyip peşkeş mi çekilecek?
Bunu da her zaman olduğu çok uzun bir sürede değil kısa sürede göreceğiz.