Harbiyelilerin çığlığı...
Okuyucularımız yine ağır sorumluluk yüklüyor omuzlarımıza. Sağlığı müsait mi? Vakti var mı? Diyen yok. "Adalet için sessiz çığlıkların sesi olmanızı istiyoruz" çağrısında bulunanlar 4 yıl önce kalp krizi geçirip hastanede tedavi olmamı kabullenmeyerek: "Sizin hasta olmaya hakkınız yok" sözleri ile ağır misyon yükleyerek duygulandırmıştı. Evet yıllarca "Sessiz Çığlık" eylemlerine katıldım. Yüzden fazla konuşma yaptım Ergenekon-Balyoz sürecinde. Mahkeme aşamalarına dair binlerce yazı, 5 kitap kaleme aldım. Televizyon ekranlarında 3-5 kişiye karşı mücadele vermeye gayret ettim. Hayal kırıklıklarım bir yana yorulduğumu itiraf etmek istiyorum. Duygusal olarak da çöktüm. Kaldı ki 1-2 salonda değil yüzlerce farklı dava var. Fiziken her birine yetişmek mümkün değil. Günlük yüzlerce e-posta alıyorum. APS-kargo, elden, avukatlardan, ailelerden duygu yüklü mektuplara şimdileri cezaevlerinden faks(belgegeçer) gelmeye başladı.
***
"Sincan T Tipi Kapalı C.İ.K A-12 Sincan-Ankara" adresinden Korkmaz Kazan bakın el yazısı ile ne yazmış:
"... Ben Kara Harb Okulu Öğrencisi Korkmaz Kazan. Yazılarınızı ilk defa cezaevinde okuma fırsatım oldu ve okumaya devam ediyorum. Size bu mektubu yazma amacım kendimden çok ailem, 18 aydır göremediğim (açık-kapalı görüşleri nişanlılar yapamıyor) nişanlım ve benim gibi 18 aydır haksız yere yatan 156 devre arkadaşım için yazıyorum. Üniversiteden mezun olduktan sonra öğretmenlik sınavını kazanamadım. Subaylık sınavını kazandım. 22 Şubat 2016'dan 15 Temmuz gecesine kadar yaklaşık 4 aylık temel askeri eğitim aldım. Eğitimler devam ederken 16 Temmuz günü yapacağımız Afyon gezisine hazırlandığımız sırada kendimizi 15 Temmuz hain darbe girişimin içinde bulduk. Uçaklar uçmaya başladı panikledik ve korktuk, neye uğradığımızı şaşırdık. Komutanlar tarafından güvenli bölgeye götürülmek bahanesi ile apar topar helikoptere bindirilerek Genelkurmay Başkanlığı bahçesine indirildik. Korku halinde hiç bir olaya karışmadan bir binaya saklandık. Darbecilerin tehditlerine ve baskılarına rağmen polisleri aradık ve yardım istedik. Ve kendi imkanlarımızla tüm riski göze alarak oradan çıktık ve polislere sığındık. Tanık olarak ifadelerimizin alınacağı söylendi. İki gün orada kaldıktan sonra vatan haini muamelesi yapılarak ifadelerimiz alındı ve sonrasında tutuklandık. 120 günlük askerlik geçmişi olan biri olarak 17 aydır tutukluyum. Ve müebbetle yargılanıyorum. Şahsımla alakalı 17 aydır fetö ve darbe ile ilgilendirilecek hiç bir emare dahi yoktur.
15 Ocak 2018'de davanın 4. ve son duruşması yapılacak. Savcı bir önceki duruşmada 8 rütbeli, 156 askeri öğrenci için müebbet istedi. Ben 3 yaşından beri babasız kalan biriyim. 3 kız kardeşime ve anneme bakmakla yükümlüyüm. Ve sevdiğim insanla evlilik arifesindeyim. Geleceğimi kurmak ve vatanıma-milletime hizmet için seçtiğim bu meslekte henüz 120 günlük askerken başıma bunlar geldi. Ve 500 günü aşkındır tutuklu yargılanıyorum ve müebbet hapis cezam isteniyor. Sizden ricam adalet için ne olursunuz sessiz çığlıklarımızın sesi olmanız ve ilgililere duyurmanız.
Saygılarımla, Korkmaz KAZAN"
Dosyayı inceledim. Öğrencilere dağıtılan silahlarda mermi yok. Verilen mermiler o silahlara uymuyor bile. Öğrencilerin ifadelerinde korku ve şaşkınlık var. 4 aylık öğrenciden darbeci olmaz. Aralarında örgüt desteği ile okula girenler olabilir. Olsa bile bu onların darbeci olduğunu yansıtmaz. Müebbet hapisle yargılanmalarını gerektirmez. Bu sütundan defalarca yargı heyetine seslenerek davaların bir bütün olarak görülmesine dikkat çekmeye çalıştım. O gecenin HTS kayıtlarının önemine vurgu yaptık. Arama kayıtları ortada. Kim, kiminle, hangi saatte iletişim kurmuş belli. İşte bu çocuk Korkmaz Kazan polisi aramış, teslim olmuş. Bunları diğerlerinden ayıramazsak adaleti tesis etmemiz mümkün değildir.
***
Bu arada itirafçı kursiyer teğmenleri hatırlatmak istiyorum. Pilot yetersizliği yüzünden itirafçı olanların bir bölümü görevlerine geri döndü. Daha sonra ByLock çıkanlar tekrar tutuklandı. Madem elde bir ByLock listesi var. Bu çocukların da var ise yargılayın. Yok ise yazıktır bırakın... Sadece Kara Harb Okulu öğrencileri yok. Hava Harb'de de durum aynı. Evet, kolluk güçlerinin iş yoğunluğunu biliyoruz. Savcılar biraz daha titiz davranmalı. 4 aylık çocuklarla diğerlerini bir birinden ayıracak bilirkişi heyetleri oluşturulmalıdır. Sonuç da bu çocuklar bu milletin evlatları. Aralarında hata yapmış olanlar da bulunabilir. Bu memleketin Başbakanı, Bakanı, Cumhurbaşkanı aldatılıyor da bu çocuklar aldatılamaz mı? Aldatıldım diyenler yargılanmıyor ama gencecik çocuklara müebbet isteniyor. Adalet bunun neresinde!
Son çağrım da bu gençlere... Bu okullara yerleştirilmelerinde kimlerin yardımı olduysa samimi olarak, bildiklerini isimler vererek anlatsınlar. Mahkeme heyetlerinin bu durumda bu gençlere yardımcı olacağına inanıyorum. Allah sabır versin...