Hangi ümmet?
İlk defa ümmet ile AKP'nin aynı anlama geldiğini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, parti kurmak isteyen Ali Babacan'a "Ümmeti parçalamaya hakkınız yok" dediğini açıklamasıyla öğrenmiş olduk.
Atatürk'ün silah arkadaşlarından İstiklal Savaşı Gazisi Molla Şükrü dedem, çocuk yaşlarda bize; Rabbim Allah, kitabım Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hazreti Muhammed diye öğretmişti. O yüzden Hazreti Muhammed'in ümmeti olduğumuzu iyi bilirdik.
Ancak siyasetçiler son dönemlerde din ve diyaneti kendi keyfiyetleri doğrultusunda kullanmaya başladı. Tıpkı Muaviye döneminde olduğu gibi yeni bir siyaset ve din anlayışı geliştirildi: "Onlardan olursanız ümmetin en şereflisi, olmazsanız bir hiç bile değilsiniz"
Koskoca Diyanet İşleri Başkanlığı, "İnsanların eğitim seviyesi yükseldikçe dinden uzaklaşıyorlar" diyerek saçma sapan bir düşünce peşine takılıp gitmişse, AKP'nin siyasi varlığını korumanın adı ümmet olmuş olmamış ne farkeder ki...
Kur'an-ı Kerim dışında yeni söylemler, yeni patikler, yeni rivayetler, göklerden gelen yeni emirler, dinci siyasete monte edildiği, ekonomik sıkıntı çeken vatandaşlarımızın cemaat ve tarikatlara bel bağladığı onlardan medet umduğu bir dönemi yaşıyoruz şimdi..
Sayın Cumhurbaşkanı'nın ümmetle AKPyi parçalamak arasında kurmuş olduğu bağ, fikir ve İnanç dünyamızın kabul edebileceği bir durum değildir.
Siyasi geçmişine baktığımızda milliyetçilik fikri ile hiçbir zaman barışık olmamış, milliyetçiliğin şirk koşmak olduğuna inanmış, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söylemiş, Türk milletinin sembolü Bozkurt'a hayvan diyerek hakaret etmiş, siyasi hayatı boyunca hamdolsun siyaseti ile kendisini büyütmüş, Akif'in şiirlerini okuyarak kahraman olmak istemiştir.
17 yıldır iktidarda olan AKP'nin siyasi sosyal ve ekonomik olarak memleketi ve milleti büyük ssıkıntılara soktuğu TÜSİAD ve MÜSİAD gibi derneklerle diğer sermaye kesimlerinin hazırladığı raporlarda açıkça ortaya çıkmıştır.
İçerde halkı ayrıştırmayacak, dışarıda hart hurt siyaseti ile kavga etmeyecek yeni çözümler bulmak gerekiyor.
Peki nasıl olacak bu?..
Yeni parti adına ortaya çıkan Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül ile bu mümkün olabilir mi?..
Kuruluş felsefesinde Atatürk ve çağdaşlık olmayan bir siyasi partiye vatandaşlarımız tevessül edebilir mi?..
Liberal ve dinci görünümlü, Atatürk düşmanı çıkar gruplarının bu toprağın çocuklarına sunabileceği hangi kazanım olabilir?
Bu ülkenin mezheplere meşreplere ve fırkalara politikalara değil, hukuk ve adalet ihtiyacı vardır.
Bütün dünyada milliyetçilik rüzgarları hızla eserken Türkiye'nin bu rüzgardan etkilenmemesi, ülkeyi yönetenlerin ve bunlara oy veren vatandaşlarımızın bahtsızlığı değil de nedir?..
Unutmayalım ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizi;
ümmetten millete,
ilkellikten uygarlığa,
kul köle olmaktan özgür birey olmaya,
karanlıktan aydınlığa çıkarmıştır.
Ne mutlu Türk'üm diyene sözü Türklük bilincini bayraklaştıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği Cumhuriyet'in erdem ve faziletini idrak edemediğiniz takdirde bu coğrafyada özgür ve bağımsız yaşamamız çok mümkün değildir.