Hangi dinde yeri var Tayyip Bey?

Tayyip Erdoğan, büyük tepkiyle karşılaşınca, Mehmet Metiner üslubuyla söylediği sözlerden geri adım atmak zorunda kaldı ve “Biz, ‘milliyetçilik ayaklarımızın altındadır’ derken, elbette ki kucaklayıcı bir milliyetçiliği değil, etnik kökene, ırka, kabileye, kibre, kafatasçılığına, aşağılamaya dayalı bir milliyetçiliği kastediyoruz” dedi.
Fakat Erdoğan hatalarına devam ediyor. Danışmanlarının buluşuyla bu defa, “ırkçılığı kastetmiştim” savunmasına dayanak teşkil etsin diye 1940’ta İstanbul’da Maarif Matbaası’nda basılan Türk Antropoloji Enstitüsü Tarihçesi kitabından, 10 ilden toplanmış kafatası resimleri gösterdi. Erdoğan, kitapta, “Türk Antropoloji Enstitüsü tarihinde iki kıymetli vesika” diye yayınlanan belgelerden birinde, enstitünün kuruluşu dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa’nın imzalarının da bulunduğu bir tebrik yazısından bahisle, “Böyle millet tanımı olur mu? Bu insani midir, bu vicdani midir? Bunun, bizim dinimizde, inanç dünyamızda, ruh dünyamızda yeri olabilir mi?” diye sorarak, kitleleri etkilemeye çalıştı.

***

Kimse sormadı ki, “İyi güzel de Tayyip Erdoğan, antropoloji ne demektir?”
Antropoloji, insan bedenini inceleyen bilim dalının adıdır. İnsan iskeletleri üzerinde çalışmak esastır ve gelişmiş ülkelerde bu tür çalışmalar yapılmıştır hâlâ da yapılmaktadır.. Bu bilime göre çeşitli ırkların kendilerine has morfolojik yapıları birbirlerinden farklıdır. Hatta kan gruplarına göre bile farklılık gösterirler. Türkiye’de de Antropoloji Enstitüsü kurulmuş ve bilimsel çalışmalar yapmıştır. Bazı üniversitelerde antropoloji bölümleri şimdi de vardır.
Peki Atatürk, millet tanımını bu araştırmalara göre mi yapmıştır ki Tayyip Erdoğan “böyle millet tanımı olur mu” diyebiliyor?
Atatürk’ün millet tanımı şöyledir:
“Kısaca ‘bir kültürden olan insanlardan mürekkep cemiyete millet denir’, dersek milletin en kısa tarifini yapmış oluruz.”
Bu durumda, antropoloji araştırmalarını öne çıkarıp, Atatürk’ün adını da zikrederek “böyle millet tanımı olur mu” diye sormak, insani midir, vicdani midir? Veya bunun, bizim dinimizde, inanç dünyamızda, ruh dünyamızda yeri olabilir mi? Bu davranışın hangi dinde yeri vardır?
Tabii antropolojiden habersiz kitleler için Tayyip Erdoğan’ın dini söylemi önemlidir. Doğruyu olduğu gibi söylemediği için asıl Tayyip Erdoğan’ın İslam dinine uymayan bir davranış sergilediğini, o kitleler, nasıl bilecek?
Kimse söylemezse bilemeyecek elbette. Böylece, Tayyip Erdoğan, milletin kimliğine hakaret ettiği halde, kaybettiği puanları, dini mesajlarla toplamış olacak! Muaviye de halkın desteğini işte bu mantıkla sağlıyordu.

***

Dikkatimi çeken bir nokta daha var. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Türklüğün artık bütün milleti kucaklayan bir tanım olmadığını bunun için yeni bir millet tanımı getirmek istediklerini canlı yayında anlatırken, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeleri kastederek, “Bu sürecin içinde bulunanlardan biri değilim ama” dedi!
İçişleri Bakanı Muammer Güler de Antalya’da, görüşmeleri kastederek “Süreç adım adım ilerleyecek. Gelişmelere göre Sayın Başbakanımız ne söylediyse şimdilik onu uygulayacağız” diye konuştu.
Sorumluluğu sadece Tayyip Erdoğan’ın sırtına atmak ihtiyacını neden hissediyorlar acaba? Bir gün İmralı süreci de soruşturulur diye mi?

***

Yine Arınç, savcıya, 28 Şubat soruşturmasını, CHP’yi, Deniz Baykal’ı, meslek kuruluşlarını ve medyayı da içine alacak şekilde genişletmesini tavsiye etti. Hatta, “Mesela ben bir savcı olsaydım, genişletme açısından o zamanki sürece dahli olan her kişi, kurum ve kuruluşu bu işin içerisine koymak isterdim” dedi.
Yani soruşturmaya müdahale etti! Türkiye işte böyle yönetiliyor.

Yazarın Diğer Yazıları