Hangi Bahçeli'ye inanacağız?
Yaşar Usluer'in yazılarından birine yer vermek istiyorum. Muhataplarına etkisinin olacağını sanmıyorum. Ancak bazı önemli konuları atlamamakta fayda var. Böylece tarihe kayıt da düşülmüş olunuyor.
"Farkında mısınız, bizi yönetenler sapla/samanı karıştırmaya alıştılar. 15 Temmuz kalkışmasından sonra FETÖ ve terörle mücadele için Olağanüstü Hal'i çıkardılar. Her üç ayda bir uzatmaya başladılar. Buna bağlı olarak KHK'ları da her anlamda kullanmaya başladılar. Gemlik'in taşınması, taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi bile KHK'ya bağlandı. Bunların terörle ne ilgisi var? TBMM'nin de böylece hiç bir işlevi kalmadı.
Biliyorsunuz 15-16 Temmuz'da bazı siviller askerleri öldürmüştü. Bunların kaç kişi olduğu bilinmiyor/yazılmıyor. Bunlardan birinin başında fotoğraf çektiren kişi için Bahçeli şunları söylemişti; 'Vaka-yı Hayriye'den buyana ilk defa asker linç edildi. Hayatını kaybetmiş bir Mehmetçiğin başında Bozkurt işaretiyle fotoğraf çektirip, iblis uşağı yaratık neredeyse bulunup, darbecilerle birlikte cezalandırılmalıdır. Bu şerefsiz, doğduğuna pişman edilmelidir. Biz 12 Eylül'de haklı olmamıza rağmen askere el kaldırmadık.'
Şimdi aynı Bahçeli tartışma yaratan 696 sayılı KHK'nın 121. maddesi için 'Darbe teşebbüsü ve terör eylemlerine karşı mücadele eden sivillere yönelik düzenlemeye itiraz edenler FETÖ'nün kurşun askerleridir. Bunlar FETÖ'nün uyanmış ve harekete geçmiş kripto koludur' diyor. Biz hangi Bahçeli'ye inanacağız? Sizin de söylediğiniz gibi 'Bir de Devlet Bahçeli olayı var ki evlere şenlik. Bu koalisyon iktidarının en sıkı destekçisi ise ne yazık ki MHP'. Dahası Bahçeli ve yandaşları hükümet sözcüsü gibi. MHP baraj altında kalacağı korkusuyla ittifak yapamasa bile Bülent Ulusu'nun 1983 seçimlerinde Turgut Sunalp'ın Milliyetçi Demokrasi Partisi'nden bağımsız seçildiği gibi, Ak Parti'den bağımsız seçilmek için yol yapıyor olsa gerek.
Yoruma açık
8 Kasım 2016 tarihinde kabul edilen 6755 sayılı OHAL Kanunu'nun 37. maddesi; '15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleriyle bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile Olağanüstü Hal süresince yayımlanan Kanun Hükmündeki Kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.' şeklinde. 696 sayılı KHK'nın 121. maddesi ile buna ek fıkra ile sivillerle ilgili düzenleme yapılmış. Bu fıkra da 'Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görev yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleriyle bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır' deniyor.
Ak Parti Sözcüsü Mahir Ünal ise 'Burada yer alan terör eylemleri ibaresi de darbe teşebbüsünün bir terör eylemi olması hesabıyla yazılan unsurdur. Bu düzenleme 15-17/2016'da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü yani sadece o gece ve 16 Temmuz sabahı ile ilgili. 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz gününü ifade etmektedir. KHK'daki cümle zaten var. Devamından kastedilen, nihayetinde 16 Temmuz sabahıdır. Burada yasa yapım tekniği açısından ile ifadesi kullanılmış. Diğer terör olaylarını kapsayan bir ifade ortada mevcut değil. Açık ve net olarak burada onun 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz sabahı ile ilişkin olduğu, darbeye karşı direnen insanları kapsadığı son derece açık' diyor. Diyor ama eklenen fıkrada Ünal'ın dediği gibi '15-16 Temmuz 2016' yazmıyor. 15 Temmuz 2016 ve devamı diyor. Yani ucu açık. Bu yüzden tartışma yaratıyor. Yarın yürüyüş ve miting yapanlara güvenlik güçleriyle birlikte, kendilerine vazife çıkaran sivil vatandaşlar silah ve sopalarla müdahale ederse ne olacak? 12 Eylül öncesine mi döneceğiz? Bu yüzden söz konusu maddeye sahip çıkanlar 16 Temmuz 2016'nın konulmasını da sağlamalıdır.
Kaldı ki sizin de 'Son KHK'larda yer alan kurtarma taktiğinin sonradan yanlışları anlaşılan Rahşan Ecevit Affına dönüşeceği bal gibi meydanda' dediğiniz gibi. Özetle getirilen, askerleri öldürenlerin örtülü affıdır."
***
Türkü seven türkü söyler
Türk Halk Müziği'nin en büyük isimlerinden Muzaffer Sarısözen'i kaybedeli tam 55 yıl oldu. Büyük araştırmacının TRT repertuvarına kazandırdığı türkü sayısı on binin üstünde. Bu bir dünya rekoru olsa gerek. Bu büyük tutku onun şu sözlerinde yatıyor; "Türkü seven türkü söyler". Kurduğu Yurttan Sesler aynı şevk ve inançla genç kuşaklara hizmetini sürdürüyor. TRT Müzik, hazırlayıp yayınladığı belgeselle kendine yakışanı gerçekleştirdi.