Hak eden kazandı
Futbolumuzdaki "dörtlü final" öncesi Ahmet Yabuloğlu kardeşim sordu; "Hıncal Uluç'un öngörüsü gerçekleşir mi?" Ben de hiç tereddüt etmeden cevap verdim:
"Sanmıyorum. Üstadın yazdıkları ön alma. Yani, geçmişte olduğu gibi bazı üçkağıtçıları daha baştan engelleme. Böylece kimi hakemlerin niyetlerine önceden ket vurdu."
Ahmet bir soru daha yöneltti; "Peki kim şampiyon olacak?" Anında karşılığı yapıştırdım "Galatasaray". Nedenini de şöyle açıkladım; "Cim-Bom finallerin takımıdır. Üstelik camia hedefe kilitlendi. Bu duruma gelindikten sonra kupayı koparır, götürür".
Yansımalar
Şampiyonun kutlamalarını sadece "Diyanet Kanalı" yayınlamadı. Hatta TRT World'de bile uzun uzun gördüm. Mustafa Keser'den Erdoğan'a kadar tüm canlı yayınlarda sarı-kırmızılılara övgü yağdırıldı.
beIN SPorts, dört maçı da eş zamanlı ekranda toplayan uygulama yaptı. Güntekin Onay, bu işin duyurusunu kasılarak becerdi. Oysa, bunlar en az çeyrek yüzyıldan beri İngiltere ve Almanya'da mevcut. Bizimkiler fazla geç kaldı. Neyse, yine de olumlu hareket. En güzel yan şifresiz yani parasız yayın olmasıydı.
Kaşınanlar
Siyasi tartışmalarda nasıl tarz değiştirip eğlenmeyi hedef aldımsa, futbolda da aynı kararı uyguluyorum. Örneğin, ekranların en yanlı ismi Emre Bol'a artık bayılıyorum. Başta Turgay Demir, onunla dalga geçenleri kaçırmıyorum.
Bol Jr., arada "Şenol Güneş, Trabzon'dan Bursa'ya oradan Beşiktaş'a kadar her yerde Fenerbahçe düşmanlığı yaptı" demesine rağmen kızamıyorum. Bana zaten gerek yok. a Spor'a yollanan mesajlar, ona yetti de arttı bile.
Fenerbahçe'den son ana kadar mucize bekleyenler arasında "yüzünün süngüsü düşenleri" artık tanıdınız. Mesela Rıdvan Dilmen. Mesela İlker Yağcıoğlu. Bunlara benden örnek olarak eski dostlarımdan birini vereceğim. Açtı telefonu ve ne dedi biliyor musunuz? "Cüneyt Çakır'ın Gomis'e çaldığı penaltı mıydı?" Şaşırdım. Şu karşılığı verdim; "Çok haklısın. En azından ayağı veya kolu kırılmalıydı!"
Bu tip holiganların sayısı az değil. Her takımda Bol'ca mevcut. Feryat sırası bu kez Fenerlilere gelmişti. Telefonu kapatmadan arkadaşıma bir de hatırlatma yaptım:
"Baba-oğul Çakırların, kessen sarı-lacivert aktığını bilmeyen yok. Ancak, Hıncal Uluç büyüğümün maç öncesi yazdıklarıysa bu bağlantıyı koparıp attı. Eğer bu yüzde yüz penaltı verilmese Türkiye'de isyan çıkardı".
Gelelim Gümüşdağ'a
Başakşehir-Kasımpaşa maçının özet görüntülerinde Göksel Gümüşdağ'ı dikkatle izledim. Takımının gollerinde Abdürrahim Albayrak'ı hatırlattı. Sonrası hayal kırıklığı olsa dahi sevinçlerine şaşırdım. Peki buna sebep neydi? Bir değil iki neden vardı. İlki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na büyük katkı olacaktı. İkincisi, Çin veya Katar sermayesini Başakşehir'e ortak yapabilmenin yolu açılacaktı. Şampiyonluk apoleti bir başka bahara kaldı sanırım.
Ya bizimkiler
Düğün bitmiş, davetliler dağılmış. Birileri hâlâ nara atıp duruyor. Beşiktaş'ın durumu aynen böyle. Beş gole rağmen dördüncülükte çakıldı. Samet Aybaba, Trabzon'la anlaştığına göre Şenol Güneş de elde kaldı. Bir petrol zengini takımın bol sıfırlı teklifi gelmezse Beşiktaş'ta devam edecek demektir. Yani mecburiyetten. Bereket, tribünle arası düzeldi. Avantajlarından biri iki yıl üst üste şampiyonluk. Kartal'ın bu yıl UEFA'da işi gerçekten zor. Ön elemeler çok erken başlayacak. Ben olsam tatili iki haftayla sınırlarım. Aksi halde, Galatasaray'ın geçen yıl uğradığı İsveç faciasının siyah-beyaz versiyonu tekrarlanabilir.
Talisca'nın vedası en önemli güç kaybı. Başkan Fikret Orman'ın "ucuzcu tüccar" düşüncesi bakalım Demba Ba'nın dışında yeni bir kelepir bulabilecek mi?
***
Mükemmel ötesi
TRT Nağme'de müthiş bir program dinledim. "Ses Mimarlarımızdan" adlı yapımda Osman Nihat Akın'ın hayatı işlendi, besteleri söylendi. 54 gibi en verimli çağında kaybettiğimiz bestecinin yapıtlarını Vedat Kaptan Yurdakul icra etti.
İçtenlikle söylüyorum, Yurdakul'u bu kadar duygusal ilk kez dinledim. Sebebi sonra anlaşıldı. İki gün önce çok sevdiği bir yakınını toprağa verdiğini söyledi. Biz de acısına katılıp, rahmet ve başsağlığı dileklerimizi yolluyoruz.
...
Kudüs'ten Türkiye'ye İlahiler, TRT Müzik'te başarıyla devam ediyor. Misafir katılımcıların hepsi birbirinden değerli. Örneğin Ahmet Özhan gerek sesi gerek tasavvuf bilgisiyle müthişti.