Haç altında referandum propagandası

Solothurn, İsviçre’nin kuzeybatısında yer alan bir kanton… Son derece sessiz, asayiş olaylarının olmadığı, polisin sadece trafiği düzenlediği, sakin bir bölge. Tarihi mekanları yok denecek kadar az. En merkezi yeri ise Reform Kilisesi’nin olduğu bina ve çevresi…

Avrupa’daki birçok kilisede olduğu gibi Reform kilisesi de dini ayinler dışında kiralanabiliyor. Kilisenin yapısına zarar verilmeme koşuluyla, yapılacak toplantılarda belirli bir kiralama bedeli alınıyor.

Reform Kilisesi, 5 Mart 2017 tarihinde, kahvaltılı bir toplantı açıklamasıyla tutuluyor. Kilise yönetimi de çok fazla sorgulamadan onay veriyor.

Toplantı, kiliseye söz verildiği şekilde gerçekleşiyor. Her şey yerli yerinde bırakılıp, temiz bir şekilde teslim ediliyor. Kilise yönetimi de kiralayanlara teşekkür ediyor.

Ancak olaylar bundan sonra başlıyor…

Kilisenin kahvaltılı toplantı olarak izin verdiği etkinliğin, AKP’nin referandum çalışmasının bir parçası olduğu ortaya çıkıyor. AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı Murat Alparslan, Türkiye’den kalkıp gidiyor, dinleyicilere konuşmalar yapıyor, “evet” için oy istiyor, hem de kilise haçının altında!

Tamamı Müslümanlardan oluşan dinleyiciler ise bu propagandayı dinlemek için kiliseye gitmek zorunda kalıyor… Bir çoğu hayatlarında ilk kez kiliseden içeriye girdiğini belirtiyor.

Toplantının en enteresan katılımcısı ise Türk vatandaşlarına eşit mesafede olması gereken büyükelçi… Türkiye’nin İsviçre Büyükelçisi İlhan Saygılı’nın da orada olduğu ve vatandaşlardan “evet” için oy istediği ortaya çıkıyor.

Kilise yönetimi, böyle bir olayla ilk kez karşılaştıklarını kendilerine seçim çalışmasının yapılacağı bilgisi verilmediğini açıklıyor.

Yaşanan olaydan sonra Reform Kilisesi müdürü “Türkler bizi kandırdı”,diğer kiliseler de dikkatli olmalı” şeklinde açıklama yapıyor. Yerel gazete, Solothurner Zeitung konuyu haberleştirip, Kilise Müdürü Barbara Frankhauser mektubu gazetenin sütunlarına taşınıyor.

Kilise Müdürü, “Salonu 5 Mart için bizden kiralayan bir kadın bizi ‘kötü niyetli bir biçimde’ kandırdı. Kendisi kilisede sadece kahvaltı vereceklerini açıklamıştı” şeklinde görüş bildiriyor. Ayrıca İsviçre ve yakın bölgelerdeki tüm kiliselere “Türkler bizi kandırdı, dikkatli olun” şeklinde mektup gönderiyor.

“Eee ne var bunda” diyenler olacaktır.

Öncelikle bu durum Türklerin Avrupa’daki imajına ciddi anlamda darbe vuruyor. Çünkü Avrupa’daki kiliselerde herhangi bir siyasi propaganda yapmak, bunun için toplantı düzenlemek kesinlikle yasak. AKP de olsa, CHP de olsa, İngiltere Başbakanı Theresa May da olsa kiliselerde siyasi faaliyet yürütülmesi kesinlikle yasak.

Olayın farklı bir yönü daha var. Örneğin bu hadise CHP ya da “hayır” diyen başka bir siyasi grup, kişi tarafından gerçekleştirilseydi ve haç altında “hayır” propagandası yapılsaydı neler olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?

AKP’nin miting meydanlarında, referandum söylemlerini hayal etmek çok zor değil:

“Batı bizim büyük Türkiye olmamızı istemiyor.”

“Bunlar var ya bunlar, benim Müslüman bacımın örtüsüne karışan Batı’nın kiliselerinde ‘hayır’ için oy istediler”

“Ey Kılıçdaroğlu, sen ne zaman bir camiye girdin de kilisede benim vatandaşımdan oy istiyorsun.”

“Bu ‘hayır’cıların kimin tarafında olduğu anlaşıldı, biz Müslümanların tarafındayız..”

“Camileri ahır yapanlar, benim kardeşimden, bacımdan kiliselerden oy istiyor, bu oyuna gelecek misiniz.”

Yandaşların manşetleri de günlerce bu haberle çalkalanırdı:

“Haçlı ittifakı ortaya çıktı”

“FETÖ-PKK-HAÇLI ittifakı belgelendi”

“Kilisede ‘hayır’ propagandası”

Camilerde, cuma çıkışlarında, KYK yurtlarında, devlet okullarında “evet” propagandasına alıştık… Ancak kilisede “haç” altında “evet” i pek hayal edememiştik…

Hollanda krizinden sonra “hayır” diyen tüm siyasilerin, Avrupa’ya tepki olarak yurtdışı programlarını iptal ettiklerini, sadece AKP’nin etkinliklerine kaldığı yerden devam ettiğini hatırlatalım.

Yazarın Diğer Yazıları