Güveni kaybetmek
Yıllardır ekonomi dünyasının içindeyim. Türkiye ve dünyada açıklanan verileri haber yapar, uzmanlardan yorumlar alırım.
İşsizlik, enflasyon ve daha birçok veriler ekonominin gidişatını gösterir. Bu rakamlar ekonominin nasıl yönetildiğinin en iyi verileridir.
Türkiye İstatistik Kurumu, Türkiye'nin en güvenilir kurumlarının başında yer alırdı. Bu kurumun açıkladığı rakamlar bir kez dahi tartışılmamış, en ufak bir ima dahi edilmemişti. Türkiye İstatistik Kurumu açıklamışsa kesin doğrudur. O kadar!
AKP ile her şey değişti.
Önce Türkiye İstatistik Kurumu'nun adı TUİK oldu. Sonra yönetim değişti.
Son iki yıldır da Türkiye'de en çok tartışılan kurumlar arasına girdi.
En çok tartışılan yönü ise verilerin güvenirliği.
Dün Eylül ayı enflasyonu açıklandı.
Benzine, elektriğe, doğalgaza ve aklınıza gelecek yüzlerce ürüne zammın geldiği eylül ayı enflasyonu şak diye 0.99 geldi. 1 bile değil. Tıpkı son elektrik zammı gibi. 14.9 yani 15 değil altı.
Onca zam oldu ama eylülde enflasyon tek haneli rakamlara düştü. Zaten düşeceğini Hazine ve Maliye Bakanı aylar öncesi açıklamıştı.
Enflasyondaki düşüşte elbette baz etkisi olacağı ekonomistler tarafından dile getiriliyordu. Ancak bu kadarını kimse beklemiyordu.
Rakamların açıklamasından sonra yine aynı tartışma başladı:
TUİK verileri ne kadar güvenli veya sağlıklı.
Bu konuda ben bir şey söylemek istemiyorum ama TUİK gibi bir kurumun işinin ehli ekonomistler tarafından güven konusunda sorgulanması çok üzücü.
Peki bu enflasyon düşüşlerinde hangi ürünler etkili olmuştu. Girip baktım. İnanılır gibi değil. Mesela şans oyunları yüzde 63 düşmüş. Yine kablolu özel yayın hizmeti yüzde 42 ucuzlamış. Sağlık sigortası yüzde 37 gibi oldukça ucuzlamış.
Hayatımızı ucuzlatan şeylere bakar mısınız?
Şans oyunlarının ucuzlaması özel sağlık sigortasının ucuzlaması hele hele kablolu özel yayın hizmetlerinin yüzde 42 ucuzlaması hayatımızı ne kadar rahatlattı(!)
Yazık! Gerçekten çok yazık. AKP iktidarı tarihimizdeki her iktidar gibi bir gün son bulacak ve kaybolup gidecek ama bu ülkeye yaptıkları unutulmayacak. Olumlu veya olumsuz.
Ama TUİK olayı gerçekten belki de onlarca yıl tartışılacak.
Güvenin yıkıldığı bir yerde bunu tekrar kazanmak gerçekten çok zor.
Bugün Yunanistan olayı ortada. Arkasında koca Avrupa Birliği olmasına rağmen halen ekonomistler tarafından hiçbir verisine güvenilmiyor. Adamların turist sayısı bile tartışılıyor. Çünkü yıllarca istatistik rakamlarıyla oynadılar.
Tıpkı yalancı çobanın hikayesi gibi.
Yunanistan'a artık kimse inanmıyor. Benim korkum Türkiye'nin de yarın Yunanistan durumuna düşmesi.
Yarın bir uluslararası kurum çıkıp "Türkiye'nin açıkladığı veriler güvenilir değil" dediği zaman ne yapacağız?
Kendi paramızla kurduğumuz kredi derecelendirme şirketleriyle mi yanıt vereceğiz.
Türkiye'de ekonomik kriz yerini güven krizine bırakıyor.