Gülen zorla mı getirilecek?
Bu köşede kaleme aldığımız “Başbakan ve oğlu” başlıklı yazıda(26.02.2014) “Paralel yapı-paralel yapı” diye meydanları inleten ve toplumu alabildiğine kutuplaştıran Erdoğan’a, “Söyleme kardeşim ‘yap!!!’ Eğer iddia ettiğin gibi o kişi devleti böyle perişan etti ise suçunu delillerle ortaya koy ve Obama’dan da ‘Mahkemede hesap versin’ diye iadesini iste!.. hakkında ‘Kırmızı Bülten’ çıkart” demiştik.
Bir gün sonra Taraf’ta Hükümetin Fethullah Gülen için kırmızı bülten çıkartma için hazırlığı içinde olduğu duyuruldu. Abdurrahman Dilipak da köşesinde ABD’nin Gülen’i sınır dışı edebileceğini etmese bile eski desteğini keseceğini yazdı.
Ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ iki gün önce özel bir televizyon kanalında Gülen’in ABD’den iadesinin isteneceği iddiasıyla ilgili bir soru üzerine, “Arama veya geri isteme... Tabii bunların hukuksal bir usulü var. Bu yargının yasalara uygun bir süreç işletmesi halinde olabilecektir” deyiverdi...
“Olabilecektir!” demek AKP’nin adalet mekanizmasına giydirdiği son gömleğe göre, “Olacaktır” demek değil midir? Anlaşılan o ki, Erdoğan, Gülen’i istiyor. “İnlerinden çıkartacağız” diyecek kadar bir iştahla istiyor! Bu istek için “Evet, kızdık, kavga ettik amma; biz yapmadık hukuk yaptı. Suçu sabit olmasa bu netice çıkar mıydı? Mahkemenin kararını pratiğe geçirmekten başka çaremiz yok” şeklinde bir yol haritası izlenecek; görünen o!
Niye böyle yapıyor? “Kırmızı bültenle iade” gerçekleştiği ve mahkemeler Gülen’i devleti yıkmak için kurulmuş bir terör örgütü lideri ilan ettiğinde ise hocaya Silivri ve İmralı adreslerinden biri gösteriliyor. Ya Öcalan’la komşu olacak ya İlker Başbuğ’la...
Biz Gülen için “Kırmızı Bülten” derken bir bilgiye dayanmadık. Bize bunu söyleten Erdoğan’ın “paralel yol” üzerinde meydan meydan, salon salon yürüyüşüydü. Bu gidişin varışı orasıdır hissi bizde gittikçe kuvvetleniyordu. Yalnız iktidar için esas sorun hukuk sürecinde Gülen her ne ile suçlanacaksa Erdoğan ve hükümetinin de o suçun ortağı, hatta büyük ortağı gibi bir gerçekle de yüz yüze gelinecek olunmasıdır. Devletin gücünü elinde bulunduran ve bu gücü suçlanan kesime, “Ne istediniz de vermedik” itirafı ile devrettiğini dile getiren bir Erdoğan, bir hükümet, mahkemeleri ne kadar “arka oda” haline getirmiş olursa olsun suçladığını kilitleyeceği o odanın içinde kendisi de kalacaktır. Çünkü mahkeme safhası Türkiye’de bitmeyecek AİHM’e taşınacaktır.
Erdoğan bu ihtimaller için de Büyükelçileri paralel yapı konusunda bulundukları ülkeleri ikna için görevlendirmiş olsa bile ve AB ülkeleri Gülen hakkında bir cemaat mensubu gibi düşünmeseler bile aynı ülkeler, Erdoğan Türkiye’sinin hukuk sistemi hususunda gerçeğin farkındadır. Yani AB, Türkiye’de hukukun siyasallaştığını ve mahkemelerin iktidarın arka odası haline geldiğini, yargıç bağımsızlığının sıfırlandığını çok iyi bilmektedir.
Süreci yakından takip eden Gülen’ci iş adamları TUSKON’un kendilerini “Saklandıkları inlerden çıkartacağız” diye tehdit eden Erdoğan’ı, “Yakında kimin kaçacak in arayacağını bütün millet görecek” meydan okuması pek çok yeni görüntü ve ses kasetini ortaya çıkacağını çağrıştırsa da yukarıdan beri dile getirmeye gayret ettiğimiz mahkeme süreçlerini de içermektedir.
Netice...
“Kırmızı Bülten” ve “Zorla getirtilen Gülen” AKP’nin de bugünkünden daha fazla kızarıp, dalından düşmesi gibi bir neticeye de gebedir...
KİTAP: Türk hikâyeciliğinin genç ve kuvvetli kalemlerinden Ahmet Yıldız’ın “Nizamülmülk’ün Öldürülüşü” adlı kitabı Kaynak Yayınları arasından çıktı. Bir solukta okuyacağınız ve sarsılacağınız hikâyeler var içinde.