Gizlilik kararı daha da vahim!
Gazeteci Fikret Bila, Uludere’de 35 kişinin bombalanarak öldürülmesini soruyor, Genelkurmay Başkanı, “Bu konuda mahkemenin gizlilik kararı var” diye cevap veriyor. Ancak gizlilik kararı verildiğini bu konuşma yayınlanana kadar kimse bilmiyor! Ertesi gün, konu bir televizyonun sabah programında ele alınıyor. Gazeteci Metehan Demir, “Benim gizlilik kararından haberim yok, bu konuyu programdan sonra araştıracağım” diyor. Biri iki saat sonra da Uludere’deki Cumhuriyet Savcılığı, gizlilik kararını açıklıyor!
Gizlilik kararı alınmasını Genelkurmay Başkanlığı istemiş olabilir. Bu durumda bile gizlilik kararı verileceğini Genelkurmay Başkanı bir gün önce nasıl bilebilir? Gizlilik kararı, Necdet Özel’in konuşmasından bir gün sonra kamuoyuna açıklandı..
***
Gizlilik kararı alınınca biz de soruşturmanın içeriği ile ilgili bir yorum yapmayacağız. Ancak gizlilik kararını eleştirmemizde hukuken bir sakınca yok.
Gizlilik kararı, olumsuz sonuçlar verecektir. Çünkü halk, soruşturmanın gizlenmesini değil, olayın bütün yönleriyle bir an önce aydınlatılmasını istiyor, açıklama istiyor. Bütün bilgiler Genelkurmay Başkanlığı’nda olduğuna göre de bu açıklamayı Genelkurmay Başkanı’nın hatta Başbakan’ın yapması gerekiyor. Çünkü olay yurt dışında cereyan etmiştir ve yurt dışı bir operasyon, Başbakan’ın onayı olmadan yapılamaz.
Nedense, uzantılar iktidara gelip çattı mı Deniz Feneri dosyasında olduğu gibi hemen gizlilik kararı alınıyor. Basının olayın üzerine gitmesi böylece engellenmiş oluyor. İşte MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Taraf’taki haberler üzerine MİT’ten sızıntı olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı. MİT’ten sızıntı oluyorsa, bu en büyük zaaf değil midir?
***
Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek ise Halk TV’de Ali Öztunç’un programında, “İstihbarat mı yanlıştı yoksa Türkiye yeni bir operasyonla karşı karşıya mı kaldı? Bu sorunun cevabı çok önemli. Bölgedeki uluslararası güç ve onların oyunlarını görmeden bu gerçek anlaşılamaz. Sorun BOP’tur. Ama Başbakan BOP’un eş başkanıyım dedi. Ben de sen BOP’un peş başkanısın diyorum. Peşinde giden başkanısın yani. Devletin bu olaydan dolayı özür borcu vardır. Kaçakçılık yapan insanların öldürülmesi kabul edilemez. Bu olayın sorumlusu siyasi iktidardır. Son tahlilde hesabı tabii ki siyasi iktidar verecektir. F-16 pilotunun, TSK’nın sorumluluğu yoktur. Hükümet bu sorumluluğu kabul etmelidir” dedi.
ANKA’nın haberine göre Zeybek, “Enver Paşa da bir zamanlar İslam dünyasının kahramanı haline getirildi. Araplarda onun için şiirler yazılıyordu. Ama sonunda emperyalist Almanların çıkarı için savaşa girdi. Buradan çağrı yapıyorum. Başbakan Erdoğan dikkat et. Sana görev verenler bir zamanlar Kaddafi’ye de görev veriyordu” diye konuştu.
***
Görüldüğü gibi Zeybek, olayı “BOP eş başkanlığı”, “ABD’nin verdiği görev”, “ABD’nin peşinden gitmek” , “Emperyalistler için savaşa girmek” gibi kavramlarla açıklıyor ve nihayet “Türkiye yeni bir operasyonla karşı karşıya mı kaldı?” diye soruyor.. Yani “Türkiye ABD’nin veya başka bir ülkenin kurduğu istihbarat tuzağına mı düştü?” şüphesini dile getiriyor.
Tam bu noktada soruşturmanın gizliliği kararı alınması, meseleyi daha da vahim hale getirecektir. Doğrusu, Genelkurmay Başkanlığı’nın bütün gerçekleri Türk halkına açıklamasıdır..