"Gizli Kırmızı" dosyalar açılacak

AKP'nin 17 yıllık tek başına iktidar serüveni MHP'nin desteği ile sürüyor ama asıl büyük siyasi krizi Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan'ın partilerinin kurulmasından sonra yaşayacak. Bugün Davutoğlu'nun partisi siyaset kulvarına iddialı şekilde çıkıyor.

İçişleri Bakanlığı'ndan "kuruluş belgesi alındı" tutanağını teslim aldıkları anda AKP için tehlike çanları da çalmaya başlayacak.

Babacan'ın partisinin ise bu ay sonunda kurulacağı açıklanmıştı. Gecikme olur mu bilmem.

Değerli okurlarım,

AKP genel başkanı ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eski AKP milletvekillerinden ve bir yandaş medya patronundan oluşan bir heyeti son dakika gönderdi ama Prof. Dr. Davutoğlu çoktan köprüleri atmıştı.

Çünkü Erdoğan'a en yakın milletvekili Davutoğlu ve arkadaşları için, "defolun gidin" demiş ve genel merkez yönetimi de Erdoğan'ın talimatı ile "ihraç talebi" ile eski genel başkanlarını ve başbakanlarını yüksek disiplin kuruluna sevk etmişti.

Okurlarım hatırlar Ahmet Davutoğlu'nun parti kuracağını ilk yazan gazeteciyim.

Birçok siyasetçi başta Erdoğan ve genel merkez yöneticileri hem Davutoğlu'nun hem de Babacan'ın parti kuracağına ihtimal vermiyorlardı.

Şimdi gelelim AKP'nin içinde yaşananlara.

Parti kurucusu eski bakan, "bunların başımıza geleceğini biliyorduk ama Sayın Erdoğan'a dinletemedik" dedi.

"Ümmeti bölmeyin" diye çağrı yaptığında Erdoğan'ın geç kaldığını ifade eden eski bakan ki şu anda halen AKP'de siyasete devam ediyor şunları söyledi:

"2001 - 2002 ruhunda kardeşlik, güven ve dayanışma vardı. Sayın Erdoğan'ın dediği 'metal yorgunluğu' tespiti de çok gerçekçiydi. Peki, ne yapıldı, ne tedbir alındı? Hiç… Tam tersi Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanları başta kendi başkanlarımızı görevlerinden istifa ettirdik. Ve sonuçta bu illeri kaybettik. Başa gelen çekilir…"

Değerli okurlarım,

Erdoğan Şehir Üniversitesini gündeme getirerek aslında en büyük zararı kendisine verdi.

Davutoğlu ve arkadaşlarını Erdoğan şu sözlerle eleştirdi:

"İstanbul'da bir Şehir Üniversitesi meselesi ortaya çıkardılar. Bu üniversitesinin bir ayağında bizim olduğumuzu, diğer ayağında malum zatın olduğu söyleniyor... Şehir Üniversitesi'nin tahsisini başbakanlığım döneminde ben yaptım.

Bunlar dürüstlüğü hiç kimseye bırakmıyorlar. Hani bunlar dürüstü. Bunlar Halk Bankası'nı da dolandırmaya çalışıyorlar. Halk Bankası'ndan kredi talebinde bulunuyorlar.

Halk Bankası ciddi bir kredi veriyor. Maalesef bunlar, ödeme planında Halk Bankası'na ödemeleri yapmıyorlar. Halk Bankası da kendilerini sürekli uyarıyor. Şu anda borçları 417 milyon noktasında…"

Değerli okurlarım,

Erdoğan'ın bu açıklamasındaki, "Hani bunlar dürüstü. Bunlar Halk Bankası'nı da dolandırmaya çalışıyorlar…" sözü var ya şimdi bakalım bu krediyi kim verdi?

Şehir Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göz atalım:

"Ana bağışçımızın, Haziran 2016'dan itibaren bağışları beklenmedik bir şekilde kesmesi üzerine Dragos kampüsünde inşaatların tamamlanabilmesi için Halkbank'la Eylül 2016'da yatırım kredisi çerçeve sözleşmesi imzalanmıştır.

Kredi anlaşmasının imzalandığı bu tarihte Sayın Binali Yıldırım başbakanlığındaki 65. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti işbaşındadır.

Bu dönemde kampüs inşaatı için 300 milyon TL yatırım kredisi alınarak Mart 2019'a kadar 55.068.781 TL (Elli beş milyon altmış sekiz bin yedi yüz seksen bir TL) geri ödeme herhangi bir aksama olmadan Halkbank'a yapılmıştır…"

Şimdi diyebilirsiniz ki; "Erdoğan krediyi verenin Binali Yıldırım olduğunu öğrenince ne diyecek…"

Beni ne diyeceği ilgilendirmez ama Davutoğlu ve ekibinden bir siyasetçinin söylediği şu sözler ilgilendiriyor:

"Madem bu saldırılar sürecek o halde bizde boş durmayız…"

- Sordum: Kastınız nedir?

Dedi ki; "Elbette günü gelince devlet sırrı olmayan gizli kırmızı dosyaların açılacağı zaman da gelecek. Ancak bizimki hayali değil gerçek olayları içerek dosyalar olacak…"

Yazarın Diğer Yazıları