Gerçeğe ve Abdülhamit’e Saygı/ Günümüzün “Tekerrürcüleri
Anayasada dil tartışmalarına devam ediyoruz. Kanunu Esasi, hazırlama Komisyonunda müzakere edilirken, Trablusşamlı Bahattin Dai Efendi şu teklifi yapar:
“Peygamber efendimiz Arapça konuşur. Her padişah Türkçenin kısırlığının kurbanı olmamak için, Arapça öğrenir. Anayasayı bu çeşitli halklara nasıl Türkçe olarak anlatabilirsiniz? O halde her unsurun kendi mektebi, kendi gazetesi, kendi kâtibi ve kendi dairesi olmak gerekir.” (Necdet Sevinç. Osmanlı’nın Yükselişi ve Çöküşü, 2008. Mithat Paşa, Nafıa Müsteşarı Ermeni Odyan Efendiyi İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Derby’ye gönderip desteğini ister. Odyan Efendi; “Bu anayasa Hıristiyan ve diğer uyrukluların hukuklarını daha fazla temin edecektir. Bu konuda istediğiniz güvenceyi hükümetim kabul edecektir. Anayasa’yı Avrupa hükümetleri tarafından garanti altına almanızı teklif ediyorum...” der. Bu talep Osmanlı’nın içişlerine açıktan karışmak olarak görüldüğünden kabul edilmez. (İlhan Bardakçı Zaman Gaz. 7 Temmuz 1995)
Anayasa hazırlama komisyonu uzun tartışmalardan sonra orta yolu bulur. Taslağın 18. Maddesi bugünkü Türkçe ile şöyle olur: “Osmanlı ülkesinde yaşayan unsurların her biri kendilerine ait dil ile eğitim ve öğretimde muhtardır. Fakat devlet hizmetinde bulunmak için devletin resmi dili olan Türkçeyi bilmek şarttır.” (Dr. Ali İhsan Gencer, İlk Osmanlı Anayasasında Türkçenin Resmi Dil Olarak Kabulü Meselesi. A.Ü. Siyasal Bilgiler Fak. Yayınları no:423)
Bu metne sadece Eğinli Sait Paşa itiraz eder ve Sultan Abdülhamit’e bir rapor verir. Durumdan haberdar olan Sultan Abdülhamit Mithat Paşayı çağırtıp, şu uyarıda bulunur: “Bilmeliydiler Paşa, nasıl Kur’an-ı Kerimi Arapça okumaktan vazgeçmezsem, devletimin toprakları üzerinde de, Türkçe konuşulmasından ve Türk lisanından başkasını kabul edemem. Böyle bir maddenin yer almayacağı Kanun-u Esasi’yi bana getirmeyin.” (Sevinç, a.g.e. s. 435)
Dil tartışmaları Mecliste de devam eder. 12. oturumda Suriye Milletvekili Nevfel, Erzurum Milletvekili Ermeni Hanazap ve İstanbul Milletvekili Vasiliki Efendi, devletin dilinin değiştirilmesi amacıyla ortak bir teklif hazır. Buna göre; “Osmanlı Devleti’nin resmi dilinin Türkçe olduğunu belirten madde değiştirilmeli ve resmi dil olarak Türkçe ile beraber Rusça ve Ermenice de kabul edilmelidir.” (Pekdemir, a.g.e, s. 46)
Önergeyi gören Meclis Başkanı Ahmet Vefik Paşa öfkeyle; “Bu ne vicdansızlık ve bu ne vefasızlıktır!.. Sizler hala evinizde, okullarınızda, kitaplarınızda kendi dilinizle yazıyor ve konuşuyorsanız, bu imkânı bu devletin alicenaplığına borçlusunuz. Teklifinizi vermemiş olun. Ben de duymamış olayım” diyerek reddeder. (Pekdemir, a.g.e., s.47)
Böylesi yıkıcı çekişmelerden sonra, nihayet Devletin/egemenliğin Türk Milletine ait olduğunu gösteren esaslar kesinleşir. Bu esaslar 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında da aynen korunmuştur.
İşte 1876 Kanunu Esasi’nin ilgili maddeleri:
Madde 1- Osmanlı Devleti ülkesiyle bir bütündür, hiçbir gerekçeyle bölünemez. Madde 2- Osmanlı Devletinin başşehri İstanbul’dur. Madde 8- Osmanlı Devletinin uyruğunda bulunanlara “Osmanlı” denir. Madde 17- Yasa önünde bütün Osmanlılar eşittir. Kişilerin, din ve mezhebine bakılmaksızın vatana karşı aynı hak ve ödevleri vardır. Madde 18- Devlet memuru olmak için “devletin resmi dili” Türkçeyi bilmek şarttır. Madde 57- Mecliste müzakerelerin dili Türkçedir. Madde 68- Türkçe bilmeyen milletvekili olamaz. Madde 71- Milletvekilleri, seçim bölgesinin ayrıca vekili olmayıp, Osmanlı vekilidir.
Geçenlerde vefat eden Neslişah Sultan’ın hayatını yazan Murat Bardakçı, merhumun annesi Sabiha Sultan’ın şu sözlerini aktarıyor: “Bugün Cumhuriyet kurulmuş, ailemiz vazifesini yapıp geçmiştir. İmparatorluk ayrı bir devirdi, fakat o da Türk’ündü, bugünkü Cumhuriyet de Türk’ün malıdır. Devlet aynıdır. Rejim değiştiği için isim değişmiştir.” (Hürriyet, 23.10.2012)
Evet, Osmanlı da, Cumhuriyet de Türk’ündür.
İşte “Yeni” anayasa ile yıkılmak istenen bu; Türk Milletinin birliği ve egemenliği.
Abdülhamit’in Meclisi kapatması üzerine Bismark diyor ki; “Bir devlet tek bir milletten mürekkep olmadıkça, meclis faydadan ziyade zarar verir.”
Not: Milli Düşünce Merkezi Gençlik Grubunun yayın organı “Gencay” dergisinin 3. Sayısı çıktı. www.gencaydergisi.com adresinden okunabilir.