Gençlerimize sahip çıkamadık
Türkiye İstatistik Kurumu, yüksek öğretim mezunları yurt dışına beyin göçü istatistiklerini yayınlamaya başladı.
2023, örgün eğitim lisans, yüksek lisans ve doktoradan mezun olanların her 100 kişiden beş kişisi beyin göçü olarak gelişmiş ülkelere gitti.
2023 toplam mezun sayısı 916 bin 194’tür. TÜİK beyin göçü oranını toplam mezun sayısına göre yüzde 2 olarak veriyor. Ancak ön lisans mezunlarından, açık öğretim mezunlarının, uzaktan eğitim mezunlarının yurt dışına beyin göçü yok seviyesindedir. Gidenler örgün eğitim lisans, örgün eğitim yüksek lisans ve örgün eğitim doktora mezunlarındandır. Bu mezunların toplamı 380 bin 755 kişidir ve gidenler oranı yüzde 5 oluyor.
Kaldı ki örgün eğitim mezunları içinde de beyin göçü, genetik biyoloji, mühendislik, matematik ve fizik dallarından oluyor. 2023 mezunlar arasında bu dallardan beyin göçü çok yüksektir.
Moleküler biyoloji ve genetikten mezun olanların 2021’de yüzde 23,8’i 2023’te ise yüzde 17,9’u beyin göçü olarak yurt dışına gitti. Yine 2023 yılında Biyomühendislik dalından mezun olanların yüzde 10,2’si yurt dışına beyin göçü olarak gitti. (Aşağıdaki Grafik)
Kaynak: TÜİK
Bir ülkenin kalkınmasında maddi sermaye kadar beşeri sermayeye, vasıflı işgücüne ve uzmana da ihtiyaç var. Almanya’nın ikinci Dünya harbinden sonra beş yıl içinde kalkınmasını, savaş sonrası elinde kalan uzman işgücü sayesinde başarmıştır.
Çok sık söylerim; Beyin göçü, bir fabrikayı başkasına vermek kadar önemlidir. Siz, bir kişiyi eğitiyorsunuz, uzman yapıyorsunuz, masraf yapıyorsunuz ama bunu, iş veremediğiniz için, iş bulamadığınız ve daha da önemlisi özgürlük veremediğimiz için, başka ülkeye hediye ediyorsunuz, gidip başka ülkede çalışıyor. Yani maliyetini siz karşılıyorsunuz, faydasını gelişmiş ülkeler, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya gibi ülkeler görüyor.
Göç veren ülkeler gelişmekte olan ülkelerdir. Yani beyin göçü temelde gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelik bir kaynak aktarımıdır. Türkiye en fazla ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda ve Kanada’ya beyin göçü veriyor. (Aşağıdaki grafik)
Kaynak; TÜİK
Beyin göçü ilk ve orta çağlarda kilise baskısı ve fikir baskısı ve siyasi nedenlerle ortaya çıkmıştır. Avrupa’da en büyük beyin göçü İkinci Dünya Savaşı öncesi Hitler nedeniyle olmuştur. En büyük göçü alan ülke de ABD olmuştur. Albert Einstein da Almanya’dan ABD’ye göç eden bilim insanlarından biridir. ABD’ye göç edenler, ABD’nin bilim, teknik ve eğitim alanında kalkınmasına büyük katkı yapmışlardır.
ABD’den sonra Hitler’den kaçan beyinlerin gittiği ikinci adreste Türkiye’dir. Hitler Avrupası’nda diğer ülkeler savaş içinde olduğu için, Atatürk’ün talebi ile Türkiye’ye de Almanya’dan çok sayıda akademisyen geldi ve İstanbul ve Ankara Üniversitelerinin kuruluşunda hizmet verdiler.
O günün savaş dışında kalmayı başarabilmiş huzurlu genç Türkiye’si beyin göçü alırken, ne oldu da bugün Türkiye yüksek oranlı beyin göçü veren bir ülke konumuna geriledi?
Beyin göçü başkanlık sistemi ve otokrasinin tırmanması ile bize gelen ağır bir maliyettir. Beyin göçünün temel nedeni demokrasi, hukuk ve insan haklarında geri düşmemizdir.
Maalesef bugünkü iktidar daha beyin göçüne teşhis bile koyamamıştır. Söz gelimi sayın Cumhurbaşkanı Beştepe'deki TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni'nde, "Genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurtdışına çıkmasına karşı değiliz" dedi. Oysaki bunlar geri dönerse zaten adı beyin göçü olmaz. Dönmemek üzere gidenler için beyi göçü diyoruz.