Gencimize ne verdik ondan ne istiyoruz?
Vermeden almak Allah’a mahsustur... Toplum olarak, gençlerimizi yetiştirmek, onlara iş vermek öncelikli görevimizdir. Kaldı ki bir toplumu yaşatacak gençlerdir. Bizde 15-24 yaşları arasındaki genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranı % 16,8’dir. 2011 yılında bu yaş grubunda 12 milyon 542 bin kişi bulunmaktadır. Diğer ülkelere ve Avrupa Birliği’ne göre Türkiye’de genç nüfus oranı yüksektir. Atatürk de gençlere daha fazla değer verdiği için ülkemizi ve geleceğimizi gençliğe emanet etmiştir.
Biz gencimize ne verdik?
Önce eğitimden başlayalım... 1980’li yıllara kadar Türkiye’nin bir eğitim politikası vardı.
Eğitim politikasına göre, eğitimden en yüksek verimi almak için, toplumda en yetenekli olanları seçmek gerekir. Bunun için de parası olan değil de en yetenekli olanların öncelikle yüksek öğrenim görmesi gerekir. Ve yine bu nedenledir ki devletin parasız eğitim yapması önemlidir. Lisenin zorunlu eğitim yapılması yetmiyor... Asıl sorun uzmanlaşmanın olduğu, vasıflı işgücünün yetiştirildiği yüksek öğrenimi devletin yapmasıdır.
Yüksek öğrenimi devletin yapmasının bir gerekçesi de yüksek öğrenimin kişiye sağladığı özel fayda yanında ayrıca topluma da fayda sağlamasıdır. Yüksek öğrenim yapanlar, insan ilişkilerinde, sosyal uyumda daha başarılıdır. Ayrıca vasıflı işgücü, ekonomide verimliliğin artmasını sağlar. Bu sosyal faydalar topluma gittiği için, başarılı ve yetenekli olanların eğitiminin finansmanını da yine aynı toplum yapmalıdır.
Öte yandan eğitim politikası kapsamında, orta ve lise düzeyinde mesleğe yönlendirme yapılması gerekir.
Türkiye’de ise yalnızca imam-hatip okulları tartışması yaşanıyor. İmam- hatip okulları, imam ihtiyacı için değil, gençleri belirli düşünce saflarına çekmek için istismar ediliyor. Mesleğe yönlendirme yapılmıyor. YÖK dün de ideolojik davranıyordu... Bugün de ideolojik davranıyor. Sonuçta üniversite önünde birikim oluyor. Üniversiteye giremeyenler aşırı ideolojik akımların pençesine düşüyor. Gençlerimiz heba oluyor. Öncelikle YÖK’ü siyasi iktidarların etki alanından çıkarmak gerekir. YÖK üyelerini üniversite öğrencileri ve öğretim üyelerinin seçmesi, daha objektif bir YÖK ortaya çıkaracaktır. Rektör ve dekanları da doğrudan öğretim üyeleri seçmelidir.
Gençliği eğitmek yetmez... Eğittiğin gence iş sağlamak da gerekir. Aksi halde küskün gençler ordusu yaratmış olursunuz.
Ne yazık ki bizde işgücü planlaması da yapılmıyor... Mühendis fazlamız, buna karşılık doktor ve hemşire ihtiyacımız var. Ayrıca gençlerde 2011 yılında işsizlik oranı yüzde 18,4 ve tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 22,1’dir. Yükseköğretim görmüş gençlerde işsizlik oranı yüzde 30’dur.
Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, gençlerin bağımsızlık ruhu kazanmasında etkili bir bayramdır. Siyasi iktidar bu bayramı bile gençlere çok gördü. Ne var ki demokrasi, laik devlet, Atatürk’ün ulusal bağımsızlık ve ulusal bütünlük anlayışı gençlerimizin genine yerleşmiştir.
Tüm istismarlara rağmen, TÜİK’in anketine göre gençlerimiz daha mutlu ve gelecekten umutludur. Mutlu olduğunu belirten gençlerin oranı yüzde 69,6’dır. Bu oranın daha yüksek olması gerekir.