Gazetecilik 'çakallığı' kaldırmaz!
Meral Akşener'in evinin önünde olanlar malumunuz..
Bu olaydan hareketle, gazetecilik mesleğine çöreklenmiş "kenelik"ten bahsedeyim..
Bakın size iki örnek vereceğim..
**
Meral Hanım'ın evinin önündeki olaydan sonra, Türkiye Gazetesi'nde de yazan Fuat Uğur, yine fetö'den girdi, provokatörlükten çıktı..
Cumhurbaşkanı'na sürekli "Buradayım, beni unutmayın" mesajları veren bu arkadaş, hâlâ o saçma sakızı çiğniyor.. Belli ki dünyadan bi haber..
Benim bildiğim, bu süreçte(!), Cumhurbaşkanı Erdoğan bir 'fetöcü'nün elini sıkmaz.. Ya da Devlet Bahçeli, fetöcü bir partinin milletvekilleri ile tokalaşmaz..
Yemlenmek için kene gibi yapıştıkları iktidar ve ortağı, o salak safsatayı çürütüyor.. Ama bunlar üç parça menfaat uğruna, yalana, gıybete ve meslek namusuna ihanete devam ediyor..
MHP Genel Başkan Yardımcısını aramış ve sormuş:
-Evin önüne gidenler MHP'li mi?
O da cevaplamış:
-Ya tepkiyle gelişen bir olay ya da aralarında Meral Akşener'in tanıdığı kişiler var, bilerek organize ettiler.
Buyur burdan yak.. Partisinin Genel Sekreteri ve İl Başkanı sosyal medyadaki paylaşımlarıyla olayı resmen üstlenmiş, Semih Bey, bırakın 'haberimiz yok' demeyi, neredeyse 'Meral Akşener kendisi yaptırdı' diyecek..
Şimdiiii, kendini uzun süredir gazeteci olarak tanıtan Fuat Uğur'a sormak isterim:
-Niye, 'Genel Sekreteriniz ve İl Başkanı'nızın açıklamaları bunun tersini söylüyor' demiyorsun? Bunu niye sormuyorsun?
Çünkü yaptığın iş gazetecilik değil.. Yaptığın iş, dikte edileni yazıya dökmek..
Allah'ın gücüne gitmesin ama her gördüğümde Mr. Spak'a benzetirim bu arkadaşı..
Kimdi Mr. Spak? Bir televizyon dizisindeki 'Uzaylı'..
Yazıdaki iddialara bakın, uzaylı olup olmadığına siz karar verin;
-Ankara'daki adresi verip, İstanbul'da çıkıyor.. (Burayı not alın, birazdan lazım olacak.)
-Pencereye çıkmış, hanımağa edasıyla..
-Belki de kulağına 'misafir gelecek' diye üflendi.
-Yurtta Sulh diyordu.
**
Eksik bırakmış, tamamlayayım:
-Çözüm sürecini de Meral Hanım başlattı..
-fetö'ye "Ne istediler de vermedik" diyen de Meral Hanımdı..
-Türk Ordusu'na kurulan tuzakların savcısı da Meral Hanımdı..
-1 milyon Müslüman öldüren ve Müslüman kadınlara musallat olan Amerikan askerlerine dua eden de Meral Hanımdı..
-Hatta, aramızda kalsın, Roma'yı da Meral Hanım yaktı..
**
Dikkat buyrun; hep 'Kadın' kimliği üzerinden yürüyorlar..
"Pencereden sarkmak", "Hanımefendiliği" aşmak..
Tıpkı 28 Şubat günlerindeki gibi.. O günün 'Beyaz Türkleri', bugünün 'Beyaz muhafazakârları' oldular..
Buna, öncelikle Türkiye'nin samimi mütedeyyinleri karşı durmalı..
Bugün iktidar olan Cumhurbaşkanı ile ilgili, o günün muktedirlerinin gözüne girmek için neler söylüyordu acaba, meraktayım..
**
Diyor ki yazısının finalinde; "Siyasette çakallığın sonu, kurtların sofrasında mama olarak biter.."
Öncelikle cümle yanlış.. İlla da yazacaksan, "Siyasette çakallığın sonu, Kurtlar Sofrası'nda yem olmaktır" yazmalıydın.. Bu mesleki ve teknik bir hatırlatma..
Bir mesleki hatırlatma da şu:
-Gazetecilikte çakallığın sonu da, silinmemek üzere, meslek siciline, bildiğin 'ÇAKAL' notunun düşülmesidir..
Ve gazetecilik, doğası gereği 'Hafızası en güçlü' meslektir..
**
28 ŞUBAT'IN 'BEYAZ TÜRKLERİ SİZİ!
Bir başka örnek de, Sabah yazarı Melih Altınok..
O da dedi ki yazısında;
-İşler kesat olmalı ki, Meral Akşener yine aksiyon peşinde..
Yazının başlığı da, "Erkekliğe sığar mı Meral hanım.."
**
Yukarıda altını çizmiştim.. Ağız birliğine bakın, yine kadın kimliği üzerinden yürünüyor..
Ve yine aynı gönderme var, "Pencereden sarkarak"..
Biri üflemiş abilere 'Pencere' mühim diye, algılara, "Mahalledeki kadın atışmaları"nı sıkıştırıyorlar..
Gerçi orası pencere değil, bildiğin kapı ama neyse.. Önemli olan;
'Evin mahrem olmasını', 'Gece yarısı bir Genel Başkan'ın evinin önüne adam yollanmasını', 'Atar yapanların sonradan, olur mu, ayıptır' demesini ıskalıyor, pencereye takılı..
Bunların gazeteciliği böyle de ondan.. Birer pencereye oturtuluyorlar, talimatı alıyorlar, gelene geçene verip veriştiriyorlar..
Başkasına yakıştırdıkları tavır, aslında kendi halleri..
İşlerine geldi mi öve öve bitiremedikleri, işlerine gelince de 'Beyaz Türk'e yattıkları o 'Mahalle' ağzı ve tavrı, bunların yaşam biçimi..
**
Melih Altınok'un takıldığı bir nokta da şu;
-Meral Hanım partinin adresini veriyor ama İstanbul'daki evinde çıkıyor..
Aynı Fuat Uğur'un takıntısı gibi.. Takıntı değil, taammüden..
Sana ne? Sana mı soracak nereye gideceğini?
Ama ben yine de görevimi yapıp, bilgilendireyim; Devlet Bey sosyal medyada paylaşım yaptığı sırada, Meral Akşener zaten İstanbul yolundaydı..
Ama konu bu değil..
O da iktidara şirinliğe devam etmek için çırpınıyor.. Ama iktidar bile ayıplamış olayı, bu arkadaş da 'Penceresinden' ıskalıyor..
**
Dedim ya birileri üflüyor, bunlar top çeviriyor.. Bakın tıpkı Fuat Uğur gibi ne ima ediyor;
-MHP'lilerin, Çankaya adresi veren Meral Akşener'in Üsküdar'da olduğunu nereden haber aldıkları da meçhul !
İma aynı değil mi? İkisi de neredeyse "Meral Akşener kendisi yaptırdı" diyecek de, sıvamaktan (!) imtina ediyorlar..
Geçiniz yazıyı, fıtrat aynı fıtrat..
**
Ve final.. Diyor ki;
-Meral Hanım, karşısındaki tehdit ederken erkek, cevabını alırken kadın..
Boşuna 28 Şubat demiyorum.. Bunlardaki ağız da aynı o ağız..
28 Şubat'ın muktedirlerine kafa tutan Meral Akşener'e, "Evin balkonundan halı silkeleyip, komşuyla kavga eder" diyecek kadar alçaklaşan ağız gibi..
Yine 28 Şubat günlerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan cezaevindeyken, eşi Emine Hanıma "Otur evinde kelle pişir" diyecek kadar alçaklaşan ağız gibi..
***
'Kene'nin yeri değişir, huyu değişmez!
Bugün, yemlendikleri muktedirin şakşakçılığını gazetecilik zannedenler var ya;
Bunlar, dün de başka muktedirlerin şakşakçısıydı.
28 Şubat günlerini o yüzden hatırlattım.
Bugün, bu iktidara kene gibi yapışmış bazı kalemler, o günlerde de adaletsiz ve hukuksuz muktedirlerin kenesiydi.
O günün muktedirlerinin arkasına saklanıp, bugünün muktedirlerine saydırıyorlardı.
Bugün Meral Akşener'in evinin önünde olanların ardından "Pencereden sarktı" diye başlayanlar, 28 Şubat günlerinde de, yine bir kadın için, Cumhurbaşkanı'nın eşi Emine Hanım için, "Otur evinde kelle pişir" diyecek kadar alçalıyorlardı.
O günün muktedirleri, hakkın ve hakikatin yanında durduğu için Meral Hanımın üzerine çullanırken, bu haysiyetsizlik, alkışlıyordu..
O gün, zor günler geçiren ve ailesini ayakta tutmaya çalışan bir kadına "Kelle pişir" diyen hadsizlik, bugün, evinin önünde delikanlılık(!) pozu atılan Meral Akşener'e de, aynı kafayla taarruz ediyor..
Bunların işi gücü, kadın üzerinden, hane mahremiyeti üzerinden kalem oynatıp, muktedirden yemlenmek.
Arşivler yerinde duruyor.
Yıllar geçiyor, dünya değişiyor, devran dönüyor;
Bu haysiyetsizlik ne yapıp ediyor, kene gibi yapışacağı bir kuyruk buluyor.
Demem o ki;
Bugünün muktedirleri de, Milletimiz de, bu cambazları iyi tanımalı..
***
DÜZELTME
Yeniçağ'daki 6 Ekim tarihli yazımın bir bölümünde, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ın adı, "İsmet Bahçeli" şeklinde yer aldı..
Bilgisayarın azizliği ve gözümden kaçan bir 'Tashih' hatasından kaynaklanan durumu düzeltmek isterim.. Başlık ve yazıdaki isim "İsmet Büyükataman" olacaktı.. Maksadı aşan bir algı yaratabileceği için, düzeltir, siz okuyucularımız ve muhataplarından özür dilerim..