Gafleti uzun ve derin olanın devleti yok olur!
Bu söz, Erzurum’daki Lalapaşa Camii mihrabının yan duvarında asılı duran bir levhada yazıyor. Yenises dergisi Yazıişleri Müdürü Mehmet Aksoy, levhanın bir fotoğrafını çektirdi ve Osmanlı arşivi uzmanı Adurrahman Yarar’a okuttu. Hüsnü hat sanatıyla yazılmış metinde, “Men tâle gafletehu zâle devletehu” ifadesi var. Yani “Gafleti uzun ve derin olanın devleti yok olur!” Erzurum merkez mektebi muallimi evveli Yeşil İmamzade Mehmet Salih, 1330’da yazmış, yani 1914’te..
Türk Milleti, gaflet uykusundan uyandığı zaman iş işten geçmek üzereydi ve elinde sadece Ankara ve çevresi kalmıştı. Sakarya savaşı kaybedilseydi veya Büyük Taarruz dediğimiz savaş kazanılmasaydı, bugün Türkiye diye bir devlet olmadığı gibi Türk Milleti de belki uzun bir süre için tarih sahnesinden kalkmış olacaktı.
***
Amerikalılar ise benzer bir ifadeyi tersinden kullanır; “Ebedi uyanıklık hürriyetin bedelidir” der. Bu söz ise Amerikan Kongre binasının en görünür yerinde yazılıdır! Atatürk de, gafletin neye malolacağını bildiği için, gençliğe hitabesinde memleket dahilinde iktidara sahip olanların, gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olabileceğini söyler. Atatürk’ün gençliğe hitabesinden rahatsız olanlar bu cerçevededir.
***
Bazen gaflet, insanı Kadir gecesinde de yakalayabiliyor!
İşte bir okurumuz, böyle bir gafleti özetliyor:
“Sayın Arslan Bulut, Kadir gecesi, TRT’deki mevlit programında Diyanet İşleri Başkanı dua ettirdi. ’Suriye’de özgürlükleri için mücadele eden kardeşlerimizi muvaffak et’dedi, cemaate de ’amin’dedirtti! Bu, dinin siyasete alet edilmesi demek değil midir? ABD, AB, İsrail’den yardım alıp Suriye yönetimini devirmek isteyenler İslam adına mı mücadele ediyor? Karşısındakiler gayrimüslimler midir? Bu dua edilen muhalif gruplara PKK’nın Suriye kolu PYD de dahil midir?
Bu sorular çoğaltılabilir. Bir Müslüman olarak bu durum beni çok rahatsız etti! Daha önce de Mele yasasıyla cemaatlerde belli ideolojk saplantılarla yetişmiş insanların Diyanet’e alınması, ruhban okulunun açılmasının gerekliliği gibi konularda siyasete alet edilen Diyanet, eğer bu şekilde giderse Türkiye’deki Müslümanları da bölecek! Almanya’da olduğu gibi her cemaatin camisi ayrı mı olacak. Irak’taki gibi Sünnilerin camiisi, Şiilerin camisi şeklinde mi olacak? Veya AKP politikalarının desteklendiği camiler, MHP ya da CHP’nin söylediklerini destekleyen camiler şeklinde mi ayrılacak? Bu duruma şahit olunca bu hocanın ettiği duaya amin denilir mi diye ciddi bir kuşku duydum ve tüm şevkim kırıldı! TRT-1’i kapatıp kendi ibadetimi yaptım. Ama bu durumu ciddi bir tehlike olarak gördüm ve Diyanet İşleri Başkanının uyarılması ve özür dilemeye çağrılmasının zaruri olduğunu düşünüyorum.”
Saygılarımla...
Hüseyin Kaya
***
Bugün Türkiye’yi yönetenlerin gaflet içinde olduğunu söylemek mümkün değildir. Ne yapıyorlarsa bir proje dahilinde yapıyorlar. Cumhuriyetin getirdiği bütün değerleri tek tek yıkıyorlar. Aynı zamanda ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığını yapıyorlar. Daha doğrusu kendi gizli gündemlerini gerçekleştirebilmek için ABD ve AB’yi kullanıyorlar. Hatta Papa’nın şefaatine bile sığınıyorlar. Burada mesele, Türk Milleti’nin gaflet içinde olup olmadığıdır..