Gaflet seli
Türkiye garip bir dönemden geçiyor. Suçlular korunuyor, suçsuzlara neredeyse ölümlerden ölüm beğen deniliyor. Yolsuzluk iddiasıyla takibe geçen savcılar onların arama ve yakalama emrini uygulayan polisler, iddianameyi kabul eden hâkimler, derhal görev yerlerinden alınıyor başka yere tayin ediliyor. Şu an en az 10 bin kamu görevlisi tayin fırtınasından nasip almış durumda. Hükümetin hazırladığı yeni kanun tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nda olacakları ise akılla kavramak mümkün değildir. Bahse konu kanun çıkarsa müsteşar hariç bakanlığın bütün yönetici kadrosu ve bakanlık dışındaki okul müdürlerinin hepsi görevden alınmış olacak, müdürlerin yerine gelecekleri okullara valiler tayin edecek.
Hükümet-Gülen düellosu çok ürkütücü tablolarla devam ediyor. Dün denecek kadar yakın zamanda iktidarın Gülen cemaati ve hareketi için TV ekranlarında söylediği medihler kulaklarımızda... Ama şimdi ne oluyor? İslâm eşittir insan, denklemi; İslâm eşittir menfaat olunca üslup, ölçü her şey değişiyor. Hükümetin sayesinde memleket ne çok zaman kaybediyor... Ülkeyi yeni ufuklara taşıyacak projeler, programlar ve bunların tartışılması gündemde yok. Sadece iktidarın muhalefete yaptığı kesintisiz hücum bombardımanı var. Dışımızdaki dünya ile köprüleri atmış, kendi içine kapanmış bir üçüncü dünya memleketi olma yolunda ilerliyoruz.
ABD ve AB, (TTYO) Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması müzakerelerini sürdürüyor. ABD’nin ve AB’nin GSMH’sı dünyanın toplam GSMH’nın yarısıdır. Türkiye ise dünya GSMH’sının %1,1’ine sahiptir. Bu gelişmeyi devletimiz bütün kurumlarıyla takip etmek zorundadır. Bu fevkalade önemli bir gelişmedir. AB’ye dâhil olurum ümidiyle Gümrük Birliği Anlaşması imzalayan Türkiye; ne yazık ki birliğin (Gümrük İndirim Anlaşması) imzaladığı bütün ülkelere gümrüklerini açmak zorunda kalıyor. Bu çerçevede ABD ile AB arasındaki görüşmelerin anlaşmayla sonuçlanması halinde ekonomimiz daha korkunç bir darbeyle karşı karşıya gelecek. Taraflar (TTYO) anlaşmasını imzaladıkları an AB’nin gümrükleri Amerikan mallarına karşı sıfır tarifeye çekilecektir. AB’nin talimatıyla Türkiye de gümrüklerini ABD mallarına karşı derhal sıfırlayacak ve sıfır gümrükle Amerika Birleşik Devletleri’ne mal satmak istediğinde cevap “siz AB’ye üye değilsiniz, sıfır gümrükle mal satamazsınız olacak”. İşte üzerinde durulması gereken, acilen çare bulunması icap eden durum budur. Bütün yetkililer, etkililer boş sözleri bir tarafa bırakıp bu gelişmeye çare düşünmelidir.
Türkiye TTYO’nun dışında kalması halinde, dünya çapında rekabet gücüne ulaşamaz. Türkiye mutlaka müzakere sürecine girmelidir. Bu ittifak Batı’nın gelecek yüzyılda ekonomik gücünü artıracaktır. Dünya GSMH’sının (bir yılda dünya çapında üretilen mal ve hizmet toplamı)yarısını sağlayan iki büyük ekonomik blokun bir Ortak Pazar oluşturması halinde Türkiye’nin rekabet gücünü kaybetmemek için mutlaka kurucu olarak tam üyelik hak ve yetkileriyle bu anlaşmada yer alması gerekir.
Türkiye bu ticari yapıda çalışmış tecrübe birikimine sahip bir ülkedir. Dış ticaretinin yarısını AB ile yapmaktadır. Ancak şu acı gerçeği hükümet görmeli ve tedbirini almalıdır. Eğer TTYO (Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı) anlaşmasına Türkiye dâhil edilmez ise derhal AB ile imzalamış olduğu gümrük birliği anlaşmasını yeniden müzakere masasına götürmelidir. Çünkü Türkiye on yedi yıl boyunca Gümrük Birliği’nin bütün yükümlülüklerini yerine getirmiştir. Bu sebeple anlaşmanın karşı tarafında olanlardan da aynı sorumluluğu beklemesi en tabii hakkıdır. İşte hikmet-i hükümetten beklenen budur. Hiç şüphesiz düşündürücü gelişmeler sade ABD ve AB arasındaki ekonomik kenetlenmeden ibaret değildir.
Dikkatle tahrip edilen devletin otoritesi ve gücü neticelerini vermeye başlamıştır: Bulgaristan keyfi olarak, Avrupa’ya ihraç mallarımızı götüren TIR’larımızı bekletiyor. TIR şoförleri aç, sefil, perişan Bulgarların keyfini bekliyor. Önde gelen askeri şahsiyetleri mahkûm ettirmeyi marifet bilenler eserleriyle övünebilir. Kıbrıs’ta yeniden müzakereler başladı. Rauf Denktaş’a bir mezar yaptırmayı çok görenler onun kurduğu bağımsız Kıbrıs Türk Devletine ne ölçüde sahip çıkabilir göreceğiz. Suriye, Irak’taki yangın bitmeden yanmaya başladı. Dünya kamuoyunda El Kaide’yi Türkiye’nin militan ve para göndererek desteklediği yolundaki kanaat her geçen gün artıyor. Bazı çevrelere göre ABD her an Türkiye’yi terörü destekleyen ülke listesine dâhil edebilir. Hükümetin ivedilikle gerekenleri yaparak ithamlara karşı tedbir alması elzemdir. Aksi halde ummadığımız bir anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde terörü teşvikten yargılanmamız gündeme gelebilir.
Merkezi Irak hükümeti ile ilişkilerimizi Barzani uğruna bu hükümet ateşe atmıştır. Türkiye bu konuda da ağır faturalar ödemeye hazır olmalıdır. Hukuk devleti olduğunu iddia eden bir ülke, hukuksuzluğa taviz veremez. Devlet hukuka saygısı ölçüsünde güçlüdür.









