Fuat Oktay'ın adıyla dolandırmaya kalktılar
Hemen herkesin canının derdine düştüğü günlerde, en medet umduğumuz tavrın "dayanışma" olduğu günlerde, "aynı gemide" olmanın idrakıyla birbirimize güvenmeyi yeniden öğrenmeye çalıştığımız günlerde, -her anlamda- maddi-manevi her şeyden çok "insan"ı özlediğimiz, "insan"a muhtaç olduğumuz günlerde, "insan" olan kimsenin aklına gelmez de…
Şeytanın da aklına gelmez şimdi anlatacağım hikaye.
***
Malum, suçu işleyenden çok yazan cezalandırılıyor artık ülkemizde. Bir suçun ifşasına çalışırken, günün sonunda beni suçlu çıkarıp da "kişisel verilerin gizliliğini ihlal ettin" deyip kapıma dayanmasınlar diye isim ve iletişim bilgilerini açık olarak paylaşmayacağım sizinle. Fakat, bu yazdıklarımı "ihbar" kabul eden -bu yazıyla ihbar ediyorum çünkü aynı zamanda- bir savcı ve emniyet görevlisi olursa, elimdeki bilgileri seve seve iletirim kendilerine.
***
Bana bildirdiği adı: Y.… K….
Bana bildirdiği görevi: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın Danışmanı
Bana bildirdiği telefon numarası: 05.. 4… .. .5
E-postanın geldiği adres: t……..@gmail.com
***
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın danışmanı olduğunu iddia eden bu şahıstan bir mesaj geldi geçenlerde e-posta adresime. Konu, birkaç gün önce yazdığım bir yazıyla alakalıydı. Yazıda uğradığı haksızlıktan ve mağduriyetinden bahsettiğim kişiye -bu süreçten daha da fazla zarar görmemesi için adını paylaşmayacağım burada- yardım etmek için ellerinden geleni yapacaklarını, görüşülmesi gereken makamlarla görüşeceklerini bildiriyor ve yolladığı telefon numarasını, söz konusu kişiye iletmemi rica ediyordu.
Niye kendileri ulaşmamışlardı da, kendilerine ulaşılmasını istiyorlardı pek anlamadım ama yazımda bahsettiğim haksızlığın, milletin hayrına olacak şekilde sonuçlanmasını o kadar çok istiyordum ki, söz konusu numarayı, bana bildirilen isim ve ünvanla birlikte aktardım yardım edeceklerini söyledikleri kişiye.
***
Aradı.
Çözüm olarak sundukları alternatifler ve getirdikleri teklifi biraz garipsemekle birlikte, durumuyla bu kadar yakından ilgilenilmesinden memnun olmuştu.Umutlandı. Umutlandık.
Arka arkaya birkaç konuşmaları daha oldu.
Bu konuşmaların akabinde, kendisini "Bakanlık personeli" olarak tanıtan bir kadın aradı, yardım edeceklerini söyledikleri kişiyi.
"İşlemlerin başlatılabilmesi için" diyerek birçok kişisel bilgi ve belge istedi.
Bir de…
10 bin TL!
Dediğine göre böyle bir "bağış"ta bulunması halinde hemen çözülecekti mesele!
***
Yazıda sözünü ettiğim kişi, kendisine telefon numarasını ben aktardığım için hemen beni aradı ve olayların bu şekilde geliştiğini anlattı. Allah'tan "temkinli" biriydi de sorgusuz sualsiz yerine getirmemişti kendisinden istenenleri.
"Aman" dedim, "bir araştıralım".
Araştırdım.
Korona dolayısıyla yaşanan kaos halinden olmalı, Cumhurbaşkanlığı'ndan Fuat Oktay'a yahut özel kalemine ulaşmam mümkün olmadı. Ama ulaşabildiğim makamlardan, Fuat Bey'in bu isimde bir danışmanının bulunmadığını öğrendim. Ki, bu kötü olduğu kadar iyi de bir haberdi!
Evet, muhataplarımız bir grup "dolandırıcı"ydı ve bu hayli kötü bir tecrübeydi. Bir anlık gaflet, basiret bağlanması halinde hedeflerine ulaşmaları işten bile olmazdı.
Ama düşünsenize ya bu hikayenin kahramanı, yani mağdur bir insana yardımcı olmak için ondan "bağış" görünümlü "rüşvet" isteyen kişi sahiden de Cumhurbaşkanı Yardımcısının danışmanı çıksaydı. "İyi haber" demem bundan, hiç değilse maruz kaldığımız kötülük, rezillik, vicdansızlık ikiye katlanmadı.
***
Umarım "gerçek" danışmanları, Fuat Bey'in önüne koydukları basın dosyasına bu yazıyı da iliştirmeyi ihmal etmezler. Zira ortada onun adıyla suç işleyen -belli ki organize- bir dolandırıcılık çetesi var.
Ve korona hengamesini fırsat bilip daha fazla insanın canını yakmadan durdurulmalılar; tabii ortada anlamlı bir "ceza" müessesesi olmadan bunu yapmak nasıl mümkün olacaksa…
SORU-YORUM
Burdur Belediye Başkanı'nın evinin basıması ve silahlı saldırıya uğraması, Kocaeli'de bir yerel gazetenin taranması; nedenleri, hedefleri, içerikleri farklı olsa da bu suçların, suçluların elini kolunu sallaya sallaya işleyebileceği denli kolaylaşmış ve yaygınlaşmış olması tesadüf eseri mi?
