Fidanı nereye dikecek?

Erdoğan bu işi biliyor. Üstelik çok iyi biliyor. Latin Amerika’ya giderken, “Fidan’ın milletvekili adaylığına sıcak bakmıyorum” ve “Takdir Başbakan Davutoğlu’nun” dedi ya, bize de bir kez daha “Mevcutların içinde bu adamla kimse baş edemez” demek düştü.
Hakan Fidan, Aksaray’a çıkıp Erdoğan’a, “Milletvekili olmak istiyorum” dedi mi, demedi mi? Emin olun bundan emin değiliz. Çünkü Erdoğan, Fidan’ı çağırıp “Önümüzdeki dönem seni Meclis’te görmek istiyorum” demiş de olabilir. Diyelim ki bunların hiçbiri olmadı. Fidan, Aksaray’a çıkıp, “Milletvekili olmak istiyorum” dedi, Erdoğan da “Hayır, görevini bırakma” cevabını verdi ve topu Başbakan gibi davranan Davutoğlu’na attı. Bu durumda Hakan Fidan milletvekilliğinde ısrarcı olabilir mi? Erdoğan istemezse, Davutoğlu istese bile Fidan’ın AKP’den milletvekili olma şansı var mı? MİT’in başındaki adam bunu bilmez mi?
Sanki Türkiye hani o, “PKK ile görüştüğümüzü iddia edenler, bunu ispat edemezlerse alçaktırlar, müfteridirler, şerefsizdirler” günlerini yaşıyor gibi bir his var içimizde...
Evet, Erdoğan’ın tuzağına düştük...
Gazeteciler olarak, muhalefet olarak düştük bu tuzağa. Uçağa bindi, “Fidan’ın adaylığına sıcak bakmıyorum” dedi, bizi kaynar bir gündemin içinde haşlanmaya başladı. Artık o gelene kadar yolsuzluğu konuşamayacağız, emekli, dul ve yetimlerin açlıktan nefeslerinin koktuğunu konuşamayacağız, gemiciklerden, kamuya ait kupon arsaların evlat vakıflarına devrini konuşamayacağız, hep “Fidan” la yatıp “Fidan” la kalkacağız.
Şunun şurasında seçimlere beş ay kaldı.
Erdoğan, Latin Amerika’dan dönecek, evlerde yakalanan kasaları, yayın yasağı konan kirli işleri, ayakkabı kutularını, Rıza Sarraf’ın milletvekillerinde bile olmayan dokunulmazlığını, Arap şeyhlerinden, krallardan alınan hediyelerin devlete değil evlere gidişini konuşturmamak için Türkiye’nin gündemine her gün yeni bir fidan dikecek, bizler de o fidanı taşlayacak, Erdoğan’ın değirmenine su taşıdığımızın farkında bile olmayacağız...
Erdoğan’ın, Fidan’ın milletvekili adaylığına sıcak bakmaması ne kadar doğru, AKP milletvekili aday listesi kesinleştiğinde bu ortaya çıkacaktır. Listede Fidan varsa, “sıcak bakmama” işi, hikâyeden ibarettir, bu ortaya çıkacaktır. O saatten sonra biz tutacak, “Bir MİT Müsteşarı’nın milletvekili ve ardından bakan yahut Başbakan olması etik mi, değil mi?” onu tartışır hale geleceğiz. Öyle ya, hemen herkes hakkında devlet imkânları ile bilgi toplamış bir insan, aynı şeyi muhtemel siyasi rakipleri için de yapmış olamaz mı ve siyasete girdiğinde bu bilgileri kullanmayı düşünemez mi? Düşünemese bile, rakiplerinin böyle bir tedirginliği olur mu olmaz mı?
Evet, biz, bu sefer de bu konuları konuşur olacağız.
Böylece gündemde yine rüşvet olmayacak, evlerde bulunan kasalar, ayakkabı kutuları olmayacak, emekli, dul ve yetimlerin sefaleti olmayacak. Başbakan Davutoğlu’nun “AKP’de görev alacaklarla ilgili mal varlığında şeffaflık” isteyen “şart” ına Erdoğan’ın, “Partide görev alacak kimseyi bulamazsınız” itirazı, milletin dikkatinden itina ile kaçırılacak.
Ve sandıklar açılacak, içinden nice kutular, nice kasalar mümbit bir zemin ve nice “Derdim var, anamız ağlıyor” diyen bileklere “Ben ne dersem o olur, o olacak” isimli kurtulmak istedikçe sıkan, sıkan, sıkan kelepçeler çıkacak...
Velhasıl birileri bir fidan dikecek amma o fidan hürriyetin ocağına dikilecek incir ağacı olacak...

Yazarın Diğer Yazıları