"FETÖ" metastaz mı yapıyor?

Aralarında Balyoz ve Devrimci Karargâh Örgütü'nün de bulunduğu çok sayıda şaibeli davada, "Özel Yetkili -kumpas- Mahkemeleri"nin verdiği cezaları onayan Yargıtay 9. Dairesi'nin o günlerdeki Başkanı Ekrem Ertuğrul, "FETÖ" suçlamasıyla yargılanırken ikinci kere tahliye oldu;

Ertuğrul, daha önce 2018 yılı Temmuz ayında da tahliye edilmiş ancak savcının itirazı sonrasında yeniden tutuklanmıştı.

O tahliyeden bu tahliyeye geçen sürede, özellikle "kumpas"a bulaşmış hakim-savcıları neredeyse "aklayıcı" bir dilin yaygınlaşması, yani "FETÖ'yle mücadele"den yükselen pis kokuların burun direklerini daha da sızlatması dışında her şey aynı.

Dolayısıyla...

Benim bugün yazacaklarım da, ilk tahliyeden sonra yazdıklarımın aynısı:

***

"İlk soru, elbette;

Neler oluyor?

Ekrem Ertuğrul vakası doğrultusunda benim ikinci sorum:

Hangisi daha kötü?

Yargıtay'da Daire Başkanlığı'na yükselen, Türk hukuk tarihinin, her biri "Türkiye Cumhuriyeti'nin elde kalan kalelerini" zapt etmeye dönük birer operasyon olan davalarına bakan -teknik olarak- bir "hukuk adamı"nın, hedefi Türkiye Cumhuriyeti içinde ayrı bir devlet yapılanması oluşturmak suretiyle devleti ele geçirmek olan bir "cemaat görünümlü terör örgütü"nün militanı olması mı?

Yoksa...

Savunmasında iddia ettiği gibi verdiği o bütün o haksız, hukuksuz, insafsız, vicdansız kararları "kimseden emir, talimat ve tavsiye almadan", "vicdani kanaatine göre", sadece "hakka, hukuka uygun olarak işini yapmak" saikiyle vermiş olması mı?

Ertuğrul, mezarda beraat eden Murat Özenalp'i ölüme göndermeyi "vicdana uygun" buluyorsa...

361 sanığın, 96 avukatının savunmalarını 17 güne sıkıştırmayı "savunma hakkının üstelik de sınırsız savunma hakkı vererek kullandırılması" sayıyorsa...

Adaleti, "asrın iftirası" diye nam salmış bir davada günlerce o iftirayı çökerten deliller sunan avukatlara "Sanıklar, İstanbul 1. Ordu'daki plan seminerine ait ses kaydını kabul etmişlerdi değil mi" dışında bir tek soru sormayarak tecelli ettirebildiğine inanıyorsa, içi bu konuda huzur doluysa...

Bambaşka bir trajediyle karşı karşıyayız demektir Türk yargısı adına.

Ama elbette hepsinden beteri;

Bacak kadar çocuklar "FETÖ"den müebbetle yargılanırken, kanunsuz emirlere kanunsuz olduğunu bilmeden riayet eden nice düşük rütbeli subay, mecburen üye oldukları sendikadan dolayı nice gariban öğretmenin ve dahi binlerce "mağdur"un hayatı karartılırken, "FETÖ" olduğu iddia edilen yapının bu ülkeye yaptığı en büyük tahribatta, en etkin rolü oynamış kimselerin üstelik de neredeyse yakalarına övünç madalyası takar üslupla salıverilmesinden sonra kim inanır bu illetin devletin beyninde metastaz yapmadığına!

***

SORU-YORUM

Savunmasında, "Meslek hayatımın büyük bölümünde terör örgütlerinin açık hedefi olmama rağmen şu an terör örgütü üyeliğinden yargılanıyor olmam beni gerçekten incitiyor" diyen Ekrem Ertuğrul, Engin Alan'dan Ahmet Yavuz'a, Erdal Akyazan'dan Korkut Özarslan'a, Mehmet Eldem'den, Levent Ersöz'e, Cemal Temizöz'den Beyazıt Karataş'a, Murat Tulga'dan Mustafa Önsel'e... "terörist" oldukları gerekçesiyle haklarındaki çok ağır cezaları onadığı askerlerin her birinin ömürlerini terörle mücadeleye adadığını bilmiyor muydu?

***

Yargıtay 9. Daire'nin "marifetleri"

Vaktiyle, kendisi de "Oda TV Davası Kumpası" sonucu uzun süre hücrede tutulmuş olan gazeteci Müyesser Yıldız toparlamıştı Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin sicilini, aktaracaklarım devede kulak ama yerimiz yettiğince özetlemek gerekirse;

"- Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırılarının Ergenekon'la birleştirilmesi kararını bu Daire aldı...

- Hizbullahçıların serbest kalmasını sağlayan kararı bu Daire aldı...

- "Sayın Öcalan"ın, "ifade özgürlüğü" olduğu kararını bu Daire aldı...

- Ergenekon ve Balyoz davalarında avukatların "dijital verilerin tek başına delil sayılamayacağı" itirazları yaptığı günlerde, bir başka davada dijital verileri delil sayan kararı bu Daire aldı...

- Balyoz avukatlarının "savunma haklarının kısıtlandığı" gerekçesiyle davayı "boykot" ettiği günlerde, bir başka davada "avukatsız yargılama yapılabileceği" kararını bu Daire aldı...

- 361 sanıklı, binlerce klasörlük Balyoz Davasını, hükmün açıklanmasından tam bir yıl sonra sonuçlandırırken, tek kişilik Fetullah Gülen dosyasını 3 yıla bu Daire yaydı..."

Ne kadar çok tesadüf anneciğim!

Hepsi ne kadar talimatsız, ne kadar organize olmayan işler!

Yazarın Diğer Yazıları