Fenerbahçe ve Galatasaray yönetimleri tarih sınavından geçirilmeli
Sedat Kaya / YENİÇAĞ
Türk futbolu nereye gidiyor?
Futbolumuzun lokomotifi olan büyükler neden centilmenlikten ısrarla kaçarak tribünlere kötü örnek oluyor.
Sezonboyu karşılıklı suçlamalara, atışmalara, karalamalara tanık olduk.
Hakarete varan sözler havada uçuştu.
Tribünlerde küfürün bini bir para.
Dün akşamki derbide yaşananlarının bir açıklaması olabilir mi?
Önce Fenerbahçeli İsmail Galatasaray'ın şampiyonluğuna kara çalmaya çalıştı.
Sonra Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus, "bu lig şaibeli" diyerek basın toplantısına çıkmadı.
En son Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, kahvede konuşan fanatikler gibi, Fenerbahçe'yi kızdırmaya çalıştı.
Yakışıyor mu?
Yakışmıyor.
Şili Ulusal Stadı'nda büyük harflerle şöyle yazar.
“Un Pueblo Sin Memoria es Un Pueblo sin Futuro.”
Türkçesi;
Hafızası olmayan bir halkın geleceği de olmaz.
İddia ediyorum, bugün büyük kulüpleri yönetenlerin geçmiş ile ilgili hafızası yok.
Kulüplerinin tarihlerini bilmiyorlar.
Bilseler böyle ergence davranmaz, futbolun centilmenlik içinde yapılan bir yarış olduğunu anlarlar.
Bakın geçmişte neler yaşandı?
Tarih 10 Ekim 1914'di.
Fenerbahçe ile Galatasaray karşılaşacaktı ama Galatasaray sakatlık ve hastalıklar nedeniyle kadro kuramıyordu.
Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaraylılara, "Oberle kardeşler hasta, Hasan da sakatlanmış. Sizi karşımızda eksik kadroyla görmek istemiyoruz. Dilerseniz maçı erteleyelim" teklifini götürdü. Galatasaray büyük bir mutluluk ve şükran dolu teşekkürle teklifi kabul etti. 10 gün sonra oynanan maçı
Galatasaray Fenerbahçe'yi 6-1 yendi.
Tarih 17 Kasım 1922'ydi.
Fenerbahçe ile Galatasay Kadıköy'de oynayacaktı.Ancak günlerdir yağan yoğun yağmur sahayı balçık tarlasına çevirmişti. Fenerbahçeliler Galatasaray Kulübüne telefon ederek, "Saha çok kötü, sizi böyle ağırlamak istemeyiz, arzu ederseniz maçı erteleyelim" dediler. Galatasaray Başkaptanı Necip Şahin, bunun üzerine, "Anamız bizi bugün için doğurdu Galip Bey. Gelip maçı oynayacağız." cevabı verdi. Maçı Fenerbahçe 3-0 kazandı.
Tarih 23 Ocak 1925'ti.
Fenerbahçe ve Galatasaray Vatan Kupası'nda Taksim Stadı'nda oynuyordu. Maçın ikinci yarında Fenerbahçe'nin kazandığı penaltı pozisyonunda, stadın büyük balkon kısmı çöktü. Fenerbahçeli Cafer Çağatay, bu gelişme üzerine penaltı atışında topu bilerek kaleci Ulvi Yanal'a teslim etti.
Tarih 7 Haziran 1932'ydi.
Fenerbahçe kulübü yanmış, çok büyük ekonomik bir zarar oluşmuştu.Kulüp yardımlarla ayakta durmaya çalışırken, yangından önce kararlaştırılan Selanik Karması ile oynanacak maç iptal edilememişti.
Fenerbahçeli futbolcular soyunma odasında moral bozukluğu nedeniyle maça ayakları çıkamayacak durumdaydılar.
Bir anda kapı açıldı ve içeriye Galatasaray kaptanı Aslan Nihat(Bekdik) ile dönemin Galatasaraylı 6 ünlü futbolcusu girdi. “Bu kara gününüzde sizi yalnız bırakamazdık. Bizleri de aranıza kabul ederseniz; ben ve takım arkadaşlarım bu maçta sizlerle birlikte Fenerbahçe forması altında oynamaya hazırız” dediler. Ve Fenerbahçe/Galatasaray karması
Selanik Karması’nı 4-0 yendi. Günün hasılatı olan 910 Lira da Kızılay’a bağışlandı.
Tarihte bunlar gibi onlarca centilmenlik örneği var.
Nereden nereye?
Dostluk, kardeşlik dolu rekabetten, bu seviyesiz, ergence günlere.
Buna son vermenin tek yolu var.
Fenerbahçe ve Galasaray'a başkan olacak adaylara önce kendi kulüplerinin tarihini içeren bir sınav yapılmalı.
O sınavı geçenler kongrede aday olmalı.
Çünkü külüplerinin tarihini öğrenirlerse, "centilmenlik nedir" onu da öğrenirler.
Yoksa bu kahve ağzı, ergence sataşma, atışma, kıskandırma sürer gider.