Feminizm Günü mü?

Herkes kendi meşrebine uygun kutladı. "Çalışan kadınlar"a özel spotlar ve reklamlar yayınlandı. Bunlar arasında en ilgincini NTV'de izledim. Oğuz Haksever'in katılımını anladık. Programı yönetti. Peki siyaset bilimci ve araştırmacı Bekir Ağırdır'a ne söyleyeceğim. Üç "erkek karşıtı" arasında konuşmakta hayli zorlandı. Bol bol kahkaha attı.

Üç Amazon içinde en esprili olan Leyla Alaton'du. "Kadının erkeğini kendi seçmesi halinde mükemmel ailenin oluşacağı" iddiasına verdiği cevap ilginçti; "Ben seçtim de ne oldu? Boşandım". Leyla Hanımın diğer tespiti ise "Gençlerin, televizyon dizileriyle yönlendirildiği" şeklindeydi. İlave olarak "Rol modelleri bunların arasından seçiyorlar" diye kaydetti.

Ayrıştırıcılar

Canan Arın bereket ped derdinden kurtulmuş biri. Yoksa her tarafa "kazanda erkek pişirme restoranları" açacağından eminim. Gelelim "en protest feminist" olan Gülcan Özer'e. "Ailenin kutsal olduğu safsatasından kurtulmalıyız"la başladı. Eski evliliklerin önemsiz hale geldiğini anlattı. "Artık insanlar daha çabuk boşanıyorlar"la noktaladı.

Özer'in "Evlilik Psikiyatristi" olduğunu öğrenince şaşırdım. Sanırım görevi boşanmayı hızlandırmak. Çünkü yapıştırıcı, birleştirici tek lafını işitmedim. Yayını özetlersem feminist bir organizasyon diyebilirim.

Unutmadan bir de önerim olacak. Seneye 8 Mart'tan sonraki günü yani 9 Mart'ı "Dünya Feminist Günü" olarak kutlayalım. Bu, "Sigarayı Bırakma Günü" ile pekala paylaşılabilir!

***

Kapıcı Cafer

Ekranlarımızın en uzun soluklu dizilerinden biri Bizimkiler'di. Umur Bugay önderliğindeki yapım hep gözdemiz olarak kaldı. Yıldızlarının birer birer göçüşü hüzün verici. Ercan Yazgan bunların sonuncusu. Hakk'a yürüdü. Pek çok filmde ve tiyatroda rol aldı. Ancak Kapıcı Cafer tiplemesi ona en çok yakışandı. Mekanı Cennet olsun. Kayda alınan görüntüleriyle gönüllerde yaşamaya devam edecek.

***

Gerçek Tarzan

Orhan Ayhan'la iki sürpriz birden yaptı. İlki Tarzan'ın tanıtımıydı. Hani bazı otobüs şirketleri isimlerine hakiki, öz, gerçek eklerler ya, öylesi değil. Sinema dünyasının en önemli karakterleri işlendi. Sevgilisi Jane, Çita ve ailesiyle Johnny Weissmuller karşımızdaydı. Aslında Rumen kökenli olan ailesinin göçleri sırasında Avusturya'da doğan bu genç, 1.94'lük boyu ve muhteşem vücut yapısıyla Amerikalıların dikkatini çekiyor. İyi de yüzdüğü fark edilince Olimpiyat takımına alınıyor. Paris'teki yarışmada üç altın madalya kazanıyor. 1928 yılı Amsterdam'daki oyunlarda da iki altın, bir bronz -su topu takımında- elde ediyor. Olimpiyatlar dışında kırdığı dünya rekorlarının sayısı 67.

Fırsatlar ülkesi

Doğal olarak Hollywood böyle bir şöhreti kaçırmıyor. Tarzan filmleri serisi başlıyor. Asıl ününü bundan sonra kazanıyor. Sinema salonunun olduğu her ülkede en popüler isim haline geliyor.

1972 Münih Olimpiyatları'nın şeref misafiri olduğu sırada Orhan Ayhan'la tanışıyor. Tercüman gazetesinin davetini kabul ettikten üç yıl sonra karısını ve kızını alıp sözünü yerine getiriyor. Havaalanında çekilmiş fotoğraflarına bakınca Taylan Uygur'dan merhum Bülent Özcan'a kadar epey tanıdık ismi gördüm. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'le sohbeti sırasında etraflarındaki muhteşem ekibe rahmet yolladım. Bu arada Fenerbahçe Kulübü'nün elini çabuk tutup Tarzan'ı üyeleri arasına katışı güzelliklerdendi. Türkiye hatırası tespitler içinde Selma Ayhan'ı da gördük. Galiba zaman aşımına uğramayan iki kişi kaldı; Selma-Orhan Ayhan çifti.

Olimpiyatta Osmanlılar

Bunca önemli görüntü eşliğinde 1912 Londra Olimpiyatları'na katılan Osmanlı devleti sporcularını da tanıdık. Genelde Ermeni vatandaşlarımızdan oluşan kafileyi oluşturanlara da "toprakları bol olsun" temennisinde bulunuyorum.

Bu özenli belgeselde yönetmen Murat Çelik'i de kutlamayı ihmal etmiyorum. Tam not aldı. İşin asıl sürprizi Bana ve gazetem YENİÇAĞ'a yapıldı. Onore edildik. Teşekkürlerimi yolluyorum.

***

Cevaplar

* Önce İbrahim Ormancı'nın mesajına cevap vereceğim. Kınayıp sözünü ettiği "Üçlü trol"un adını yazmamakta kararlıyım.

* N. Öztürk, "Salih Müslim'le ilgili tahmininizi okuduk. Sonuç ortada. Tecrübe, doğru bakış ve analitik düşünme. Bu defa siz yanılmış olsaydınız" diyor.

* Yaşar Usluer da aynı yorumda bulunuyor. Fazlası "BM kararını Afrin'e bağlayacaklar". Her ikisine de teşekkürler.

* Ardahan Üniversitesi'nden Doç. Dr. Orhan Yılmaz'ın övgülerine minnettarım. Sözünü ettiği yazısını ise bir arkadaşım sayesinde okuma imkanı buldum.

* Balatlı Hemşehrim spor yazarı Ahmet Çakır'ın mesajını aldım. Yazımı Facebook'ta paylaşma isteğine "Başımla beraber" diyebilirim.

Yazarın Diğer Yazıları