Felaket büyüyor, halk uyanmıyor!..
Kimse kendini kandırmasın; tüm dünyayı insafsızca kuşatan bir virüs Türkiye'yi de buhran çemberinde inletirken, ülkeyi yönetenlerden en ücra köydeki vatandaşa kadar herkes tuhaf bir pervasızlığa teslim oldu...
Ve corona toplumu daha da sert vurmaya başladı...
Bilim adamlarından komplo teorisyenlerine kadar herkes çok yanıldı... Çünkü beklendiği gibi olmadı ve yaz sıcakları bitiremedi coronayı... Tam aksine, virüsün etkisi büyüdü ve sonbahar yaklaşırken, tüm dünyayı olası grip salgınının korkusu da sardı...
Dünya genelinde salgına yakalananların sayısı 28 milyonu, can kaybı ise 900 bini aştı...
Önceki gün, bazı ülkelerdeki corona bilançosu dehşet vericiydi;
Hindistan'da virüs salgını korkunç boyutlara ulaşmış... Hindistan Sağlık Bakanlığı, son 24 saatte 94 bin 372 yeni hastanın tespit edildiğini ve 1114 kişinin yaşamını yitirdiğini açıklamış...
Aylardır salgının yükselişinin durdurulamadığı Brezilya'da, 24 saatte 33 bin 523 yeni hasta tespit edilirken, Meksika'da 5 bin 674 yeni vaka açıklanmış...
Vaka sayısının 6,5 milyona, can kaybının ise 194 bine ulaştığı Amerika'da da durum çok vahim...
ABD bir yandan virüse karşı "aşı ve ilaç bulundu mu bulunmadı mı" tartışmaları içerisinde farklı açıklamalar yaparken, salgınla mücadele konusunda tıbbın çaresizliğinin aşılamaması tedirginliği arttırıyor...
ABD'de bulaşıcı hastalıklar alanında en üst düzey yetkili olan Dr. Anthony Fauci, corona salgını nedeniyle yaşamın ancak gelecek yılın sonuna doğru normale dönebileceğini açıklamış...
Fauci, normalleşmenin, aşının gelecek yıla kadar hazır olmasına bağlı olduğuna da dikkat çekerek, aslında pek umutlu olmadıklarını vurgulamış...
Çinli doktorun şoku!..
Aslında Amerikalı doktorun dikkat çektiği umutsuzluğun başka gerekçeleri de var...
Konu sadece dünya genelinde en az 100 merkezde sürdürülen aşı çalışmalarından henüz bir sonuç alınamamış olması değil...
Virüsün Çin'de ilk ortaya çıkışından itibaren, bunun "laboratuvar ürünü" olduğu konusundaki komplo teorileri henüz çürütülmemişken, ortaya atılan yeni bir iddia, bir yandan virüsün pençesinde çırpınanları, diğer yandan salgınla mücadele edenleri hem endişelendiriyor hem de umutsuzluğa sevk ediyor...
İşte corona virüsü ilk inceleyen ve bunun "insan yapımı" olduğunu söyledikten sonra ABD'ye kaçmak zorunda kalan Çinli virolog Dr. Li-Meng Yay'ın yeni açıklamaları ortalığı karıştırdı... Demiş ki Çinli doktor;
"Raporumuz hazır. Coronavirüsün insan yapımı olduğunu belgeleriyle açıklayacağız..."
Çinli doktor henüz iddialarını kanıtlamadı ama bunun olması halinde, virüsü tüm dünyaya yaydığı gerekçesiyle neredeyse tüm devletlerin tepkisini çeken Çin'in başının epeyi ağrıyacağı da anlaşılıyor...
Bayramdaki pervasızlık!..
Bu köşede ısrarla dikkat çektiğimiz "pervasızlık-duyarsızlık" ise Corona buhranında Türkiye'yi daha fazla sıkıntıya sokmaya başladı...
Türkiye'de her gün onlarca kişi virüsten yaşamını yitirirken, büyük bir kesim düğünlerden, nişanlardan, sünnetlerden ve asker uğurlama törenlerinden vazgeçmedi...
Ne yazık ki yapılan her sosyal etkinlikte binlerce kişiye hastalık bulaştı, onlar da salgını yayan çemberi genişletikçe genişletti...
Hele Kurban Bayramı'nda yaşanan duyarsızlık ve başıboşluk var ki, bugünlerde yeni vaka sayısını ve can kaybını üçe katlayan vahametin en büyük gerekçesi olarak öne çıktı... Uzmanlar da zaten bunu yalanlamıyor...
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü de, katıldığı bir canlı yayında, virüsün tekrar yükselmeye başlamasındaki kırılma noktasını açıklarken, bayrama dikkat çekti... Dedi ki Prof. Özlü, "Bayram ve tatil dönemlerinde virüsün ulaşmadığı yer kalmadı. Bayramlaşma nedeniyle iller arasındaki hareketlilik virüsün her yere yayılmasına neden oldu..."
İstanbul'da polis kontrolü!..
Yaz tatilinden dönenlerin büyük kentlere göçüyle birlikte, metropollerdeki yeni vaka sayılarında patlama yaşandı ve geçen ay 20'nin altında açıklanan günlük can kaybı sayıları bir anda 50'nin üzerine çıktı...
Uzmanlar ve yetkililer salgında ikinci kez "pik" yaşanacağını açıklamaktan kaçınmıyorlar...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 12 Eylül tarihli salgın bilançosunu açıklarken, "Bugün yapılan yaklaşık 100 bin yeni test ile 1.509 yeni hasta tespit edildi. Ağır hasta sayımızda artış devam ediyor. 48 can kaybı var. Virüsü yenecek güç birlikte mücaledir" dedi ama, salgın bilançosunun daha şiddetli olduğu konusundaki açıklamalar kafaları karıştırıyor...
Örneğin; İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, Sağlık Bakanlığı'nın verilerinde açıklanan vakaların, gerçekte 3-4 katına ulaştığını söyledi...
Toplumsal olaylarda ve doğal felaketlerde olduğu gibi, "pandemi" süreçlerinde de her şeyi devletten beklemek ne kadar hataysa, yurttaşların duyarsızlığının yol açtığı vahamet de o kadar büyük bir hata...
Türkiye'deki sağlık personelinin canları pahasına verdiği mücadeleden ders almayan pervasız kesimlerin daha sıkı ve sert yasaklarla kontrol altına alınmasından başka çare yok...
Devlet, hastalığın bilançosunu tüm gerçekçi rakamları ve gelecekteki tehlikeleri apaçık öne çıkartarak, toplumu uyarmaya devam etmeli...
Ve tabii ki; önceki gece, Kadıköy'ün sahil yolu, Fahrettin Kerim Gökay ve Bağdat Caddesi'nde yüzlerce insan "maskesiz" dolaşırken, trafik polislerinin sadece alkol kontrolüne odaklanması gibi çelişkiler de yaşanmamalı...
Alkol kontrolü tabi ki yapılmalı ama, İstanbul polisi özellikle buna yoğunlaşacağına, keşke maskesiz dolaşan bilinçsiz-pervasız zavallılara da ceza kesseydi!..
Çünkü kimin trafikte ne kadar içtiğinden çok, caddede-meydanda ne kadar virüs yaydığı da önemli bu süreçte!..
Emniyet teşkilatı eminim daha dikkatli olacaktır...