Farklılıklar ve din istismarı
Farklılıklar bir yandan "zenginlik" olarak nitelenirken diğer yandan istismar aracı olarak kullanılmaktadır. Azınlık haklarından söz edenlerin kendileri çoğunluğun haklarını pervasızca çiğneyebilmektedir.
Herkes karşılaşılan sorunun çözümünü karşı tarafın tavizine bağlamaktadır. İşin bu yönü azınlık ile çoğunluk, bütün içinde farklı olanla bütün arasındaki dengeyi kurmayı engellemektedir.
Emperyal odakların stratejilerini, farklılıkların istismarı üzerine kurmuş olması da ülke içindeki kardeşliğin ve istikrarın bozulmasına neden olmaktadır.
Ülkede uygulanan iç siyaset de insanlara karşılaştıkları sorunların nedeni olarak etnik, din, dil, mezhep, bölge, giyim/kuşam ya da ideolojik farklılıklar olduğunu propaganda etmesi işi içinden çıkılmaz bir duruma getirmektedir.
İnsanlara yaratılış, doğuş, inanç ya da yaşama biçimlerinden dolayı farklı bir muameleye tabi tutuldukları duygusunun verilmesi onlarda haksızlığa uğradıkları yolundaki kanaatleri güçlendirir.
Fakirliğin, iş bulamamanın, gerililiğin, kötü muamelenin nedenini mezhep, dil ya da etnik yapıya indirgemek farklı toplumsal yapılar arasına nükleer bomba atmak kadar tehlikelidir.
Arasına tefrika, bölücülük, bozgunculuk, başkalık, ayrılık, aykırılık, münafıklık, haset, fesat sokulmuş toplumların birbirlerini mahvetmeleri için başka neden aramalarına gerek yoktur.
Ayırmadan buyurulamayacağını, parçalamadan yönetilemeyeceğini en iyi bilen emperyal odaklardır. Onlar güçlerini günümüzde olduğu gibi tarih boyunca da farklılık, başkalık ve ötekilik gibi unsurlardan almaktadır.
Her türden farklılıklar tarihin her döneminde toplumları bölmenin ve dolaysıyla ezmenin aracı olarak kullanılmıştır.
Bugün Ortadoğu'da küresel siyaset farklılık üzerine ikame edilmiş bulunmaktadır. Şii-Sünni gibi mezhepsel, Arap-Arap olmayan gibi etnik, Krallık ve demokrasi gibi rejim farklılıkları ABD/İsrail tarafından çatışma kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Aslında Ortadoğu bölgesi, coğrafi olarak Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz ve Fransızlar tarafından farklılık, başkalık ve karşıtlık üzerine inşa edilmiştir.
Ortadoğu'daki toplumlar arasına bu yüzden suni ya da doğal sınırlar farklılıklara göre konulmuş, milli bilincin oluşması farklılıklar kışkırtılarak engellenmiş, birlik ve bütünlüğün sağlanması farklılıklar abartılarak imkansız kılınmıştır.
Böylece bütünler parçalar haline parçalar da lokma biçimine sokulmuştur. Böylece bölünerek güçten düşenlerin denetim altına alınarak güdülmesi kolaylaşmıştır.
Tarihi bir halk haline gelememiş olan etnik unsurlar küresel güçler tarafından "farklısın o halde başkasın, başkasın o halde imtiyazlı olmalısın!" türünden operasyonlara tabi tutularak gururlarının okşanması nedensiz değildir.
Aşiret, ilkel, kabile türünden bir hayat yaşayanlara küresel odaklar geriliklerinin ve ilkelliklerinin nedeni olarak, birlikte yaşadıkları toplumların çoğunluk olan kesimini gösterirler.
Böylece kendilerini genelin dışında görenler yani "ötekiler" ya da azınlıklar; yaşamlarındaki sıkıntılarının temelinde "başka olma"larının yattığına inanmaya başlarlar. Kolaycılığın dayanılmaz cazibesi altında bireyler ve gruplar bu yöne sarkarlar. Artık ilgileri, inançları, merakları, menfaatleri, alışkanlıkları, tutumları ve duyguları arasında önemli farklar meydana gelmiş olan grupların karşılaştıkları her sorunun nedenini farlılıklara bağlaması kural haline gelmiş demektir.
İçinde bulunduğu zavallı durumun nedenini; azınlıklar çoğunluğu, "X" mezhebindekiler "Y" mezhebindekileri, yoksullar zenginleri, yönetilenler yöneteni, doğudakiler batıdakileri ya da falanca soya mensuplar, filanca soya mensup olanlara bağlarlar.
Bu durum birbirlerinin zaaflarını sömürmeyi strateji olarak benimseyen rakip uluslar için uygun bir ortam yaratır. Farklılıkların yabancılar için ilgi odağı olmasının bir nedeni de budur.
Lipson, şöyle diyor: Siyasal yapının farklılık ve bölünmüşlük yönünden belirli bir seviyenin üzerinde olmaması gerekir...Bölünmüşlük bir ulusun barış, kalkınma, gelişme ve var olma gibi süreçlerine doğrudan etki eden önemli faktördür.
Buna karşın dinin siyasi istismarının farklılıkların siyasi istismarından çok daha tehlikeli olduğu söylenebilir!
Sorumlu ve şuurlu iktidarlar her ikisinden de kaçınırlar!