Faizde oyunun kuralı (25 Eylül 2014)
Bizde mevcut 49 bankanın 4 tanesi katılım bankasıdır. Katılım bankalarının varlık nedeni ve altın kuralı “Faizsizlik Prensibi” dir. Bu bankalar topladıkları fonlar için kâr payı verir. Teorik olarak kârın yüzde 80’ini dağıtırlar. Yüzde 20’si de kendi kazançları olur.
Katılım bankaları, nakit kredi vermezler... Bir mal almak isteyen bankaya bildirir. Banka malı peşin alır. Üstüne kâr payı koyar müşterisine vadeli satar. Bu mal ham madde, yarı mamul veya mamul madde, gayrimenkul, makine veya her tür teçhizat olabilir.
Bankadan kredi alıp, bir mal satın alınca krediyi bankaya kredi taksiti ödüyorsun. Katılım bankası ise malı peşin alıyor. Üstüne fark koyarak aynı malı müşterisine taksitle satıyor. Müşteri bu defa katılım bankasına aynı taksiti ödüyor. Normal bankalar kredi faizinden para kazanıyor. katılım bankaları da taksit farkından para kazanıyor. Bu taksit farkı bir yerde gizli faiz olmuyor mu?
Ayrıca bu işlemleri leasing şirketleri ve faktöring şirketleri de yapıyor.
1) Piyasa ekonomisinde, piyasanın açık ve şeffaf olması gerekir. Dolaylı işlemler piyasa kirliliği yaratır. Ayrıca görünen köy kılavuz istemez. Faizin adını değiştirmekle, dini gerekçelerden kurtulamıyorsunuz. Tersine hülle yapmak hem zararlı, hem de daha günah olmaz mı?
2) Merkez Bankası her iki ayda bir bankaların kredi kartları için alabileceği en yüksek faiz oranlarını açıklıyor. Aşağıdaki tablo, MB sayfasından alınmıştır. 19 Banka, banka ve kredi kartlarından aynı oranda aylık faiz alıyor. Bu durum bir yerde bankalar arasında monopolleşme olduğunu gösteriyor.
Katılım bankalarından ikisi de, nakit para avansı için faiz yerine kâr payı oranı alıyor. Bir... Hani katılım bankaları direkt kredi vermiyordu?
Avans çekmek kredi değil mi? İki... Katılım bankaları prensip olarak kâr payı dağıtırken, nasıl oluyor da kredi kartlarından kâr payı adı altında para alıyorlar?
Yine bankalar kredi kartlarından gecikme faizi alıyor. Katılım bankaları da “Aylık Gecikme Cezası” alıyor. Reel uygulamaların adını değiştirsen de reel durumu değiştirmezsin. Bal gibi bu bir faizdir.
3) Diyelim ki katılım bankası yüzde 9 kâr payı verdi. Enflasyon da yüzde 10 oldu. Yani kâr payı oranı kabaca eksi 1 oldu. Bu defa katılım bankasında fona para yatıranın parası erimiş oluyor. Yani fon sahibinden bankaya eksi faiz ödenmiş oluyor. Faiz günah ise tasarruf sahibinin parasını enflasyon yoluyla katılım bankasına aktarmak günah değil mi?
4) Bankacılıkta İslami referans, radikal sermaye yaratıyor. Piyasada kural, sermayenin rengi olmaz. Ancak Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve bakanlarla bir katılım bankası arasında ortaya çıkan tartışma, bu gibi bankaların rengi olduğunu ortaya koydu. Bankaların itibarına zarar verdi. Özetle sermayenin renklenmesi piyasa düzenini bozuyor.
5) Bankalar Merkez Bankası’na teminat yatırmaktadırlar. Normal bankalar Merkez Bankası’ndan tahvil alarak yatırdıkları teminattan faiz geliri elde etmektedirler. Katılım bankaları da Merkez Bankası’na yatırdığı teminatlardan enflasyon oranın üstünde bir faiz geliri alıyorsa, bu geliri, hesabı olan mudilere ayrıca kâr payı diye dağıtıyor mu?
Sonuç: Bir.. Katılım bankacılığı, global dünya ve piyasa şartlarına göre uygun olarak yeniden yorumlanmalıdır.
İki... İslam’da faiz günahtır. Ancak hiç faiz olmazsa, enflasyon ana parayı eritir. Bugün bankalar mevduata zaten reel faiz vermiyor. İslam’daki faiz olayının reel faizi de kapsayacak şekilde yeniden yorumlanması gerekir.