Faiz-kur

Merkez Bankası reel kur endeksini hesap ediyor. 2003 yılında kurun dengede olduğu kabul edilerek ve TÜFE enflasyonu esas alınarak, her ay bu endeks yayınlanıyor.
Bu endekste 100 üstü TL’nin daha değerli olduğunu gösteriyor. (Kurun düşük kaldığını gösteriyor.) Aşağıdaki grafiğe bakarsak, 2003 sonundan başlayarak 2013 sonuna kadar TL aşırı değerli olmuştur. O kadar ki 2007 yılında reel kur endeksi yüzde 131.65 olmuş, yani TL yüzde 31.65 oranında aşırı değer kazanmıştır. O yıllar “bir dolar bir lira olur mu?” diye ipe sapa gelmez sorular bile gündeme geliyordu.
Ben 2005 yılında kur riski ve cari açık sorununu vurgulamak için, “Ekonomide Riskler... Kur Riski” diye bir kitap yazdım. Bu kitapta çözümler de yer aldı. Ne var ki, sıcak paranın ve değerli TL’nin uyuşturucu etkisi altında olan bir Türkiye’de fazla dikkat çekmedi.
Ortalama reel kur endeksine göre 2013 yılı sonunda, yani Aralık ayında dolar kurunun 2.21 olması gerekirdi. Ocak ayında 20 günlük enflasyon hesap edilmezse, doların 2.25 olması, bu defa kurun aşırı değer kazanmaya başlaması demektir.

esfender-005.jpg

Dün Para Politikası Kurulu, Merkez Bankası bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve Borsa Repo pazarlarında uygulanmakta olan faiz oranları ile bir hafta vadeli repo ihale faiz oranında bir artış yapmadı. Ancak ek parasal sıkılaştırma uygulanması gerekli görülen günlerde fonlama faizleri denilen ve yüzde 7.75 olan bankalararası piyasadaki faizlerin, yüzde 9 civarında oluşmasının sağlanacağı kararı çıktı.
Bu demektir ki; Merkez Bankası kurları frenlemek için, para sıkılaştırmasına gidecektir. Piyasaya daha az TL çıkarsa, döviz alımları da azalır. Ancak, bu etkinin marjinal olması kaçınılmazdır.
Maalesef kur sorunu bugün bile farklı açıdan tartışılıyor... Söz gelimi faiz artışının maliyeti mi, yoksa kur artışının maliyeti mi daha yüksek olur şeklinde tartışmalar var. Gerçekte ise kur artışının maliyeti geçmişteki yanlış kur politikasından ileri geliyor.
Kaldı ki önemli olan, kur veya faiz olarak her hangi birinin zararına katlanmak değil, ikisinin de maliyetini en aza düşürmek ve denge sağlamaktır. Kur dengesi sağlanırsa ve reel faizler eksi olmaz ise, dengeler kendiliğinden sağlanır ve maliyetler de en aza iner.
Aslında bugünkü konjonktürden ve istikrarsızlık ortamından çıkış yolu tektir. Bu anlamda iktisat, para ve faiz politikasının, muhalefeti ve iktidarı olmaz. Uzun dönemli, üretim, istihdam ve gelir dağılımı politikaları farklı olabilir. Ancak krizden çıkış politikaları kısa vadeli ve acil politikalardır. Ne var ki Türkiye’de iktidar, medya, bazı sivil toplum örgütleri, Merkez Bankası’nın kararı yanlış da olsa, o kararı kendine yontarak yorumluyorlar.
Farkında isek, hepimiz aynı gemideyiz.

Yazarın Diğer Yazıları