Faiz çare olacak mı?
Türkiye, 19 Kasım'da yapılacak olan Merkez Bankası toplantısına odaklandı.
Merkez Bankası'nın faiz arttıracağı yolundaki beklenti borsanın rekor üstüne rekor kırmasına, doların ise oldukça sert düşüşüne neden oldu.
Gelelim en önemli soruya: Merkez Bankası, 19 Kasım'da ne kadar faiz arttıracak ve ekonominin düzelmesine fayda sağlayacak mı?
Faiz artışı dövizi frenlemek için her zaman geçerli bir silahtır. Nitekim konuşulması bile etkili oldu. Merkez Bankası'nın piyasayı tatmin edecek faiz artış oranı en az 400 baz puan olmalı. Eğer 400 puanın altı olursa piyasa bunu beğenmeyecek ve döviz yeniden yükselmeye başlayabilir.
Merkez Bankası'nın son yıllarda siyasetin etkisiyle yaptığı seri hatalar durumu buraya getirdi. Şimdi artık bütün dünya Merkez Bankası'nın elini görüyor ve kasanın tam takır boş olduğunu biliyor.
Merkez Bankası çaresiz piyasanın istediğini verecek. Bu aynı zamanda AKP'nin gururunun da kırılması olacak. Piyasayla inatlaşan bir yönetim sonunda çaresizlikle istenileni yapmış olacak.
Cumhurbaşkanı bu şantaja ne kadar boyun eğecek bilinmez.
Tüm bunları bir kenara bırakıp bir başka soruya yanıt arayayım. Merkez Bankası, 19 Kasım'da bırakın 400 baz puanı 600 bile arttırsa ekonomi için çözüm olacak mı?
Kesinlikle hayır! Faiz artışı çift taraflı bıçak gibi. Bir yandan tedavi ederken diğer yandan ana damarlarına yani üretimine zarar veriyor. Faizlerin yükselmesi ile sanayi ve özellikle de KOBİ büyük darbe alır.
Dolayısıyla zaten üretemeyen Türkiye, büsbütün darbe almış olur.
Merkez Bankası geçmişte de faiz artırdı ama Ziraat Bankası çiftçiyi, Halk Bankası ise KOBİ'yi destekledi. Zaten Ziraat Bankası hep çiftçi bankası olarak bilinirdi. Halk Bankası da esnafın bankası.
Bugün ne oldu? Ziraat Bankası'na bakıyoruz dev medya şirketi satın almalarına, AVM'lerin yapımına kredi veriyor. Yine esnaf bankası Halk ise konut kredileri için rakipsiz hale geldi.
Ortada sadece tek bir yanlış yok. Yüzlerce yanlış var.
Türkiye nasıl bir günde buraya gelmediyse düzelmesi de öyle bir günde, bir ayda ve hatta bir yılda olmayacaktır.
AKP, bu düzeltmeyi yapabilecek kadroya sahip değil. Son atamalara baktığınızda hep aynı kişileri görüyorsunuz.
Yıllardır yanlış politikaları sürdüren ve altına imza atanlarla ülke ekonomik krizden çıkmaz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan acı reçeteden bahsetti.
İyi de Türkiye'de bir avuç insan hariç zaten milyonlar son 10 yıldır hep acı reçete kullanıyor. AKP halktan o kadar uzaklaştı ki, halen acı reçeteden bahsedebiliyor.
Acı reçete sadece gariban ve dar gelirlinin daha da yoksullaşmasına neden olacaktır.
Sert faiz artışı ile üretim ciddi anlamda duracak ve gerçek anlamda rantçılar para kazanacak. Temmuz ağustos ayında kamu bankalarının kredi pompalaması ile elindeki konut stokunu zamlı tarifeden satan müteahhitler, kazandıkları para ile dolar aldılar. Bunu satıp şimdi yüksek faizle paralarına para katacaklar.
Gariban halk ise ekonomi bir gün düzelecek diye kendine dayatılan acı reçeteyi alacak.
18 yıllık AKP iktidarının son 10 yılında bunu zaten hep yaptı.
Daha ne yapacak nasıl bir acı reçete sunacak açıkçası çok merak ediyorum.
Çinliler'in bir bedduası var: İnşallah acayip günlerde yaşarsın diye.
Bizde Çinlilerin bedduasındaki acayip günleri yaşıyoruz. Allah bizi bu acayip günlerden kurtarsın.