Evrensel terörün boyutları
Rusya’da son bombalı terör olayı, bu dünya çapındaki tehlikeyi bir daha gözler önüne getirdi. Ne yazık ki devletler bu konuda asla samimi değiller ve başkasının yaşadığı teröre karşı son derece ilgisizler. Bu yolda Türkiye’nin terör sebebiyle verdiği kayıplara büyük ilgisizlik gösteren batılı ülkeler, daima PKK ile hoş ilişkiler içinde olmayı, ona karşı ciddi bir tavır alışa ve mücadeleye tercih ettiler. Nitekim Fransa’nın, Almanya’nın bu konudaki kaypaklıklarına Hollanda daima destek veren bir tavır sergiledi.
2007 yılında PKK’nın Hollanda’daki bütün faaliyetleri sözüm ona yasaklandı. Ancak, PKK “Kültür” “Spor” dernekleri kurarak bu faaliyetlerine devam ediyor, iş yeri sahibi Kürtlerden vergi veya bağış adı altında para topluyor ve elde ettiği gelirleri terör örgütünün televizyon masraflarında kullanıyor.
AB Polis Teşkilatı PKK’nın; uyuşturucu ticareti, silah ve insan kaçakçılığı, haraç alma, sahtecilik gibi organize suç faaliyetlerinden elde ettiği büyük rakamlara ulaşan euroları, terör eylemlerinin finansmanı ve silah alımları için kullandığını tespit ederek, resmi belgelerinde yayınladı.
Hollanda hiç şüphesiz bir gün, terör örgütüne yaptığı bu hizmetlerin karşılığını onlardan fazlasıyla alacaktır. Biz masum ve mazlum insanların teröre kurban gitmesinden sadece elem duyarız. Ancak, kendi masumunu korumak öncelikle onun vatandaşı olduğu devletin işidir. Rusya da bir zamanlar bütün terör örgütlerine yardımcı olmayı iş edinmişti ancak yürek yaralayıcı neticeler gözler önündedir.
Bir diğer üzerinde durmamız acı gerçek de terör konusunda sicili bozuk ülkelerin durumudur. Suriye ve Irak dünya devletlerinin ulaştıkları delillerle terörü kesinlikle destekledikleri yolunda kanaate ulaştıkları memleketlerdir. Burada Türkiye açıcından çok ince bir yol ayrımı vardır. Bugün, kesinlik derecesine ulaşmış delillerle bu ülkelerin dünya çapında terörü desteklediğini biliyoruz. Türkiye Suriye’den beslenen terörün yıllarca acısını çekti.
Türkiye komşularıyla “Sorunsuz Siyaset” uğruna cömertçe vizeleri kaldırıyor. AB’ye girmek isteyen Türkiye’ye adamlar “Arkadaş, sen vatandaşların için vize kaldırılsın diyorsun. Ancak terör üreten ülkelerin vatandaşlarına vize muafiyeti tanıyorsun. Ben sana vize kapısını açarak ülkeme terörist ithalini serbest mi kılayım?” derse, ne cevap vereceğiz?
Bir ayrı yazıda Türkiye’nin komşularıyla “Sorunsuz Siyaset” politikasını ele alarak bize göre gerçekleri ifade edeceğim. Tarihi ilişkiler iyi bilinmeden bu konuların sağlıklı çözümlere ulaşması mümkün değildir.
Türkiye’nin Rusya’daki patlamaları çok iyi duyması ve sağlıklı bir biçimde değerlendirmesi gerekir. Türkiye ve Rusya rejimlerini ele aldığımız zaman bizim onlara oranla daha çok demokrasi içinde olduğumuzu görürüz. Demokrasi bir kurallar rejimidir. Demokrasiyi güçsüz kılmak için derhal özgürlükler gündeme getirilir ve güvenlik mi özgürlük mü, tartışmaları ile güvenlik birimlerinin adeta elleri kolları bağlanır ve iş göremez hale gelirler.
Türkiye terör konusunda çok değerli bir güvenlik bürokrasisine sahiptir. Ancak bilgi akışı konusundaki değerlendirmelerde iş birliğinin özlenen düzeyde olduğunu söylemek mümkün değildir. Daha ciddi ve güçlü bir koordinasyon sağlanmalıdır.
Siyasi irade ve onun temsilcisi olan başbakan veya görevlendireceği bakan bu konuda, hukukun içinde tavizsiz bir politika uygulamak zorundadır. Bize göre TBMM’de açılacak bir genel görüşme ile siyasi partilerimizin üzerinde uzlaşacağı bir “prensipler belgesi” tespit olunmalıdır. Teröre karşı ortak bir milli politika uygulanmalıdır.
Bütün dünyanın oynadığı bu örtülü savaşta Türkiye teşhisini sağlıklı koymalı ve terörün en az sınırdan saldıran düşman kadar tehlikeli olduğunu görmelidir...