Evet, muhalefet ''rövanş'' istiyor; var mı itirazı olan?
AK Parti''den kopan, artık muhalif olan ve bizim 20 yıl önce fark ettiklerimizi, 15''inci, 16''ncı, 17''nci yılın sonunda fark edebildikleri için her nedense baş tacı edilmeleri gerektiğine inanan bir kesim var.
Merak ediyorum, nasıl bir ayna kullanıyorlar?
*
Nasıl bir ayna ki, baktıklarında, sadece konforların en dokunulmazına değerlik görüyorlar yansımalarında?
Ve nasıl bir ayna ki, kıdemli, kimilerinin bugüne kadarki müstehzi küçümsemelerinde tercih ettikleri tanımla müzmin muhalefetin, nihayet sahip olduğu umuda kavuşabilmek için, gerektiğinde ne ağır bedelleri ödemeyi göze aldığını göstermiyor onlara?
Bir mahallenin nazarında seçkinci, üsttenci bir kılığa bürümeye çalıştıkları seçmen kitlesinin ve o kitlenin medya ve siyasetteki temsilcilerinin, bugüne itile kakıla, ötekileştirile ötekileştirile, dışlanarak, baskılanarak, haksız yere ve hukuksuz şekilde cezalandırılmayla burun buruna ama hiçbiri için "of" demeden, başı dik olarak geldiğini perdeliyor?
Sadece "yeni bir iktidar" vaadiyle ilgilendikleri muhalefetin, ardında nasıl uzun ve çetin bir yol bıraktığının anlaşılmasını engelliyor?
*
Nasıl bir ayna ki halüsinasyona sebep oluyor; Ekrem İmamoğlu''nun Karadeniz gezisi üzerinden "dindar muhafazakâr kesimlere yönelik linç kampanyası" başlatıldığı zannına yol açabiliyor?
Ve bunun üzerinden, taze muhalefet, olgun muhalefete "Böyle olacaksa gideriz ha" sopası gösterebiliyor?
*
BİR: Nereye gideceksiniz?
Nasıl tehlikeli, belalı, trajik sonlu bir yolda frensiz gittiğini nihayet idrak ettiğiniz iktidara mı?
Ya da şöyle mi sormak daha doğru:
Siz iktidarla yolunuzu daha huzurlu, daha adil, daha müreffeh bir Türkiye''ye erişme idealine hizmet etmek üzere mi ayırdınız, şahsi menfaatlerinizi korumak ve geliştirmek üzere mi?
*
İKİ: Nagehan Alçı mı Türk dindarlığı yahut muhafazakârlığının sembolü; ne alakası var?
Bilmem farkında mısınız ama o "müzmin muhalefet"in de, "Millet İttifakı"nın da, "6''lı masa"nın da temel/yapı taşlarından biri, "muhafazakârlık" anlayışı, siyasi saiklerle başörtüsü takıp-çıkarabilen bir zihniyetle kıyaslanamayacak netlikte olan Saadet Partisi?
Bir gün de muhalefette insicam bozucu bir unsur olarak görülmedi.
*
AK Parti''den sıtkı sıyrılmış olan ve fakat muhalefetin iktidar olduğu bir Türkiye''nin ne menem bir düzene sahip olacağına dair de öngörüsü olmayan, dolayısıyla şüphe ve kararsızlık duyanların bilinçaltına yaydıkları "rövanş" korkusuna bakınca, şeytan bu ya, "Truva atı" ihtimalini bile getiriyor insanın aklına!
Öyle ya…
İnsan hem muhalif olup da hem de iktidardan muhalefete geçmeye meyletmiş kimseleri böyle ürkütmez değil mi ama!
*
Kaldı ki…
Evet, bir "rövanş" talebi olabilir muhalefetin; kavramları anlamından koparmazsanız eğer, bunda anlaşılmaz olan ne?
Daha önce yenildiği bir mücadeleyi, bu defa yenmek üzere tekrar vermek istemesin mi?
Sandık, bir siyasi rövanş sahası değil mi?
*
Ama kast edilen bu değil tabii; İmamoğlu''nun Alçı''yla fotoğrafına tahammül edemeyenler iktidara gelirse neler yapmaz demeye, "intikam" heyulasını beslemeye çalışıyorlar.
Tekraren:
Ne alakası var?
*
Ne kadar Kabataş yalancısı varsa; mevzubahis tramvay durağında tek ayak üzerinde bekletip, gün boyu "Dilim kaba, vicdanım taş" diye bağırtalım mı diyor muhalefet?
İçi belge görünümlü sahte kağıt parçalarıyla dolu bavullar hazırlayalım, imzasız, faili meçhul ihbarlara dayalı ev baskınları, pijamalı derdestler, cezaya dönüşmüş tutukluluklar mı yapalım diyor?
Daha çocuk yaştaki "nüfuzlu aile" kızlarının odalarına gizli kameralar yerleştirelim, onları çocuk yaşta avuç avuç antidepresan içecek hale getirelim mi diyor?
İnsanları intihara sürükleyip, sonra da mermiye kafa attı diye dalga geçelim mi diyor?
Helal kazançla ayakta durma peşindeki işletmeleri iflasa sürükleyelim mi diyor?
Basın hürriyeti uyarınca yayın yapan kuruluşlara boğma teli takalım; banka batırma pahasına tahsis edilmiş kredilerle havuzlaştıralım mı diyor?
*
Rövanş başka şey…
Rövanşizm başka…
Muhalefet rövanşa hazırlanıyor;
Başarırsa, "rövanşizm"i de gömecek sandığa…
"Adalet"i tecelli ettirecek onun gasp ettiği bütün sahalarda…
Anlamadığım, ne var "ürkecek" bunda?
////////////////////////
SORU-YORUM
-----------------------
15 Mart 2022: Biz (Suriyelileri) göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz.
18 Nisan 2022: Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.
3 Mayıs 2022: 1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni projenin hazırlığı içindeyiz.
9 Mayıs 2022: Suriye''den savaştan çıkıp ülkemize sığınan bu kardeşlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Kendileri arzu ettikleri zaman vatanlarına dönebilirler ama biz onları asla bu topraklardan kovmadık ve kovmayacağız.
Bu hâli izah etmesi gereken bilim alanı hangisi?
Siyaset mi?