Eski MİT'çinin cevap bekleyen mektubu...

Yeni yasama yılının ilk klasik Salı'sıydı dün...

Meclis'te grup toplantıları...Öncesi ve sonrası kaynayan kulisler... Eşittir bol haber... Klasik Ankara Salı'sının yerinde yeller esiyordu dün... Siyaset bitmiş tükenmiş. Kulisler cılız. Milletvekillerinde tükenmişlik ve aşırı yorgunluk görüntüsü. İktidar kulisi; Başbakanın geliş öncesi ve sonrası kısa birer dalgalanma. Her zamanki gibi iş takipçilerinin dayanılmaz ağırlığı!.. Kısa süren saray muhabbetleri. Neredeyse dedikoduya bile hasret kaldığımız bir mekan. Bu kısırlık içinde ortaya çıkan net bir fotoğraf var;

At izinin it izine karıştığının en rahat gözlemlenebileceği ortamlardan biri durumunda Meclis'in kulisleri. Siyaset üretimine son verilmiş. Mebusların, gelenlerin gidenlerin tek gündemi var; ihraçlar, gözaltılar, tutuklamalar. Kim FETÖ'cü, kim FETÖ'cü değil. Kafa karışıklığı alabildiğine... Sabah saatlerinde yeni "FETÖ" operasyonları haberleri gündeme düşerken kulislerde en başta konuşulan ve tartışılan kurumların başında MİT geliyordu. Kafası karışık -iktidar kanadı dahil- milletvekilleri, 87 ihracı analiz etmeye çalışıyordu. Hedef oklarında hep MİT Müsteşarı Hakan Fidan vardı. Fidan'ın operasyonda baypas edildiğini iddia eden siyasetçilere bile rastladım. "Mağdurlar" çok bunaltmış mebuslarımızı. E!.. Haklılar tabii mahallede presi yiyen onlar... Hemen hemen hepsinin her kesimden "belgeli", "kesin" mağdur olduklarına inandıkları var. Fakat işin en acayip yanı ne biliyor musunuz? Mebuslarda seslerini duyuramadıklarını ileri sürüyor!..

Siyasi kulislerde MİT'ten ihraç edilen 87 kişinin "göz boyama" olduğu ve alt düzey personelden oluştuğu konuşuluyor. MİT'te sayı vermenin dışında herhangi bir detaylı açıklama yapmadı. İhraçların ilan edildiği gün "Tuz Kokunca" başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Hak verirsiniz ki; adını ve gönderdiği açık adres bilgilerini saklı tutacağım, ihraç edilen bir MİT mensubu, bana uzun bir mektup gönderdi. Özetle ve bazı yerleri noktalayarak yer vereceğim;

"....

Ben 2012 yılından beri Milli İstihbarat Teşkilatı'nda görev yapıyordum fakat sizin de 28 Eylül'deki "Tuz Kokunca" yazınıza konu olan ihraçlarla teşkilattan ayrıldım.

Esas konuya gelecek olursak ben bu ülkenin en iyi okullarından birisi olan ... Üniversitesi'nden mezun oldum ve tamamen kendi gayretlerimle MİT sınavlarını kazandım. Benim ve ailemin hayatı ve geçmişi hakkında bir yıl boyunca bütün detayları ile tahkikat yapıldı. Personel tahkikatlarının ne kadar ayrıntılı yapıldığını tahmin edersiniz. O ana kadar hayatımda temas kurduğum herkes incelendi ve bir sakınca görülmemiş olacak ki Teşkilata kabul edildim. Daha öncesinde FETÖ'nün ne bir okuluna ne de bir dershanesine gittim. Bu hain yapı ile en ufak bir örgütsel bağlantım yoktur. Bunu Teşkilat da çok iyi bilmektedir. Buna rağmen Teşkilat hakkımda 15 Temmuz darbe girişiminden haftalar sonra göstermelik bir soruşturma başlattı ve yazılı savunmamız bile alınmadan, hangi delillerle suçlandığımızı dahi bilmeden, yapılan yüzeysel değerlendirmelerle görevimden ayrılmak durumunda kaldım. İronik olan ise beni Teşkilata kabul eden ve ihraç etmeye karar veren kadroların aynı olmasıdır. Madem ben terör örgütleriyle ilişkiliyim devletin en mahrem bilgileri neden bana emanet edildi? ve ben devletin hangi mahrem bilgilerini bu örgüte sızdırmışım? Bu yönde bir kanıt yoksa ben bu örgüt ile ilgili birisi olarak bu örgüte nasıl hizmet etmişim? Teşkilatın elinde benim bu örgüte hizmet etmem ile ilgili en ufak bir delil bulunmamaktadır çünkü ben devletimden başka hiçbir yapıya hizmet etmedim ve amirlerim haricinde kimseden talimat almadım. Vakıf olduğum sırları canım pahasına korudum ve bundan sonra da koruyacağım.

Diğer bir mesele ise siyasilerin her fırsatta FETÖ ile mücadele konusunda 17/25 Aralık'ın milat olacağı kriterini ısrarla belirtmelerine rağmen Teşkilat yöneticilerinin 6-7 yıl önce yapılmış 3-5 telefon görüşmesi üzerinden kendi koltuklarını koruma ve kamuoyunun baskısından kurtulma adına Teşkilat piramidinde en alt basamakta yer alan ve kaba tabirle "Dayısı" bulunmayan bizleri ihraç yoluna gitmeleridir.

İhraç edilen 87 kişinin büyük bir çoğunluğu uzman yardımcısı seviyesinde olması size neyi düşündürmektedir?

Daha başka bir konu ise Teşkilat tarafından yapılan açıklamada ihraç edilen 87 kişiden 52 kişisinin dosyası savcılığa iletildi denilmektedir. Peki bu 35 kişi suç işlememişse neden Teşkilattan ihraç edilmiştir? Yok suç işledilerse neden haklarında işlem yapılmamaktadır?

Bugün çıkıp koca koca laflarla FETÖ'ye saydıran fakat zamanında bu yapı ile içli dışı olan çok siyasiler ve bürokrat kendini temize çıkarırken, kandırıldık derken bu yapı tarafından kandırılamamış olanlar bu işin cezasını çekmek durumunda kalmaktadır. Öyle ki belki de hayatımız boyunca FETÖ üyesi lekesi ile yaşamak zorunda kalacağız.

MİT'te görev aldığım süre zarfında devletim ve milletim adına en hafif deyimiyle pek çok vurdumduymazlığa ve görevi ihmale şahit oldum bu ayrı bir konu ancak bizim ihraç edilmemiz ve kamuoyuna terör örgütü mensubu gibi yansıtılmamız MİT yöneticilerinin ayrı bir oyunudur. FETÖ ile mücadelede suçlu ve suçsuz kişiler karıştırılarak ülkenin bir çıkmaza sokulması amaçlanmaktadır. Hükümet kendine kurulan oyunun farkında değildir ve MİT eliyle FETÖ temizliği yapıldığını zannetmektedir. MİT yöneticileri şimdiye kadar ihmal ettikleri görevlerini bizim üzerimizden aklamaya çalışmaktadırlar."

Sorular, iddialar...

İddialar, sorular...

Mebuslar konuşamıyorlar ya!.. Kim araştıracak bulacak ortaya çıkaracak gerçekleri!.. At izi it izinden nasıl ayrılacak?..

Yazarın Diğer Yazıları