Esat görüşmeye zorluyor.
Bugün Soçi'de görüşmeler var. Sonucu tam olarak bilemiyoruz. Ancak kimi gelişmelerden neler olacağını bugünden az çok kestirebiliriz. Önceki gün Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un verdiği mesajlar masaya gelmiş olmalı.
Neydi bu?
Adana Mutabakatı'nın yeniden gözden geçirilmesi.
Eğer Adana Mutabakatı, Türkiye'nin kendi sınır güvenliğini korumak için Suriye sınırları içine 3 km kadar girme izni veriyor.
Ama asıl mesele bu değil. Rusya'nın dilinin altındaki bu değil. Rusya, Türkiye ile Esat yönetiminin aynı masada bulunmasını istiyor. Bunun için de Adana Mutabakatının genişletilebileceği imasında bulunuyor. Çünkü Adana Mutabakatını genişletebilmeniz için Esat yönetimiyle Türkiye'nin görüşmesi gerek. Yoksa ortaya çıkacak yeni mutabakat nasıl imzalanıp resmiyete kavuşacak? Bu da Türkiye'nin Esat yönetimini kabullenmesi anlamına geliyor. Nitekim Esat, dün İdlib'de görüldü ve Türkiye'yi suçladı. PKK'yla birlikte Suriye'nin kuzeyini koruyacaklarını söyledi. Aslında burada önemli bir mesaj var: Türkiye'ye "Sen bizimle birlikte olmuyorsan biz de senin düşmanınla birlikte oluruz" demeye getiriyor. Hâlbuki çok değil daha iki hafta önce PYD'yi Birleşmiş Milletlere şikâyet etmiş ve "terörist" olmakla suçlamıştı.
Dış politikayı sen ben davası üzerinden götürüyoruz. "Esat şu kadar insanı bombaladı, öldürdü" gerekçesine sığınıyoruz. Dış politikada real politik yerine, duygusallaştırmayı tercih etmekteyiz. Daha da önemlisi kişiselleştirmekteyiz. Hâlbuki mesele ülke meselesidir, devleti yönetenlerin kişisel meselesi değil.
Milletin çıkarı önemli.
Deniyor ki: "Katille mi el sıkışalım?"
Türkiye'nin milli çıkarı buysa evet, katille el sıkışın..
Tıpkı binlerce insanımızı katleden, ekserimizi, polisimizi hain pusularla şehit eden PKK'nın arkasındaki Amerika'nın elini sıktığınız gibi.
Tıpkı, bir gecede Kerkük'ü yakıp yıkan, mezar taşlarını yerlerinden söktüren, tapu dairelerini yaktıran Barzani'nin elini sıktığınız, hatta parti kongrelerine çağırdığınız gibi..
Daha sayalım mı?
Türk yurdu Kırım'ı yutan "dostunuz Putin'in" elini sıktığınız gibi…
Esat'ın elini de sıkın..
Türk Milletinin milli çıkarı buna bağlıysa kişisel kaprisin ne önemi var?
Bakın elin adamlarına..
Mesela Putin…
Esat'ın arkasında durmasaydı ortada ne Esat kalırdı ne de Suriye. Çoktan üç dört parçaya ayrılmış, ayrılan yerler resmileşmiş ve herkes bayrağını çoktan göndere çekmiş olurdu. Ama o ne yaptı "katilin" elini sıktı ve bugünkü konumuna geldi.
Bu el sıkma, Rusya'yı Türkiye'nin güneyine indirdi.
Yetmedi, ABD ile pazarlık yapacak hale getirdi ve uluslararası bölüşümde herkesten önce masadaki yerini almasını sağladı.
Akıllı yönetim işte bu.
Türkiye, Soçi'de siyaset masasında Putin'in yatırımlar için bizzat atadığı Artur Niyazmetov Ankara'da.
Hem ticaret hem siyaset…
Paran kadar konuş der gibi.
Ne verdin ki ne istiyorsun demek gibi.
Bir bizim savrulduğumuz yere bakın, bir de Putin'in geldiği yere bakın.
Bir onun kazandıklarına bakın, bir de Türkiye'nin kayıplarına.
Esat'ın dün İdlib'den verdiği mesajı iki türlü okuyabiliriz. Birincisi düşmanlık, ikincisi Erdoğan yönetimini kendisiyle görüşmeye zorluyor. İkincisi daha ağır basıyor.