Ermeni sınırının bedeli iyi hesaplanmalı
Sınır tartışmaları, adeta milleti ikiye ayırdı. Medyadaki haber ve yazılar, okuyucu yorumları aynen böyle. Değerlendirmeler Türkiye’ye göre değil, parti çıkarına göre yapılıyor, kardeş Azerbaycan’a veryansın ediliyor.
Sebep de gayet açık. İşgalci ve soykırımcı Ermenistan bir adım geri atmadığı halde, Türkiye’nin sınırı açıp diplomatik ilişki kurmasına Azerbaycan’ın “hayır” demesi. Bu haysiyetli duruş, bazılarını fena halde kızdırıyor.
Kardeş Azerbaycan’a yapılan suçlamalara bakalım.
1. Biz size bunca yardımda bulunuyoruz da, siz KKTC’yi niçin tanımıyorsunuz?
Çok yanlış, haksız ve merhametsizce bir suçlama. Çünkü Aliyev 15 Nisan 2004’de Ankara’da aynen şöyle söylüyordu: “Referandumda KKTC’den ’Evet’, Rum Kesimi’nden ’Hayır’çıkması halinde KKTC’yi tanıma sürecinde en ön sırada yer alacağız.” KKTC ile ilişkiler konusunda ise; “Başta kültür ataşesi olmak üzere çeşitli resmi görevlilerin bulunduğunu, çeşitli uluslararası toplantılara KKTC’den heyetleri davet ettiklerini, KKTC’deki milli günlere katıldıklarını” ifade etmiştir.
Aliyev’in bu açıklamasından sonra bizim yetkililerin hemen harekete geçerek, “Tanımaya” dair sözünü geri aldırdıklarını, balık hafızalılara hatırlatmak isteriz.
Başka bir örnek daha verelim. 2003’te Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, Abdullaha Gül’e, “Kıbrıs konusunda ne isterseniz onu yaparız” demiş. Bakan Gül, “KKTC’nin tanınması yönünde bir politikamız yok, gerçekçi olalım” diye cevap vererek geçiştirmişti. Yine Pakistan Devlet Başkanı Müşerref’in KKTC’yi tanımak için görüşmeler yapmak üzere davet ettiği M. Ali Talat, Ercan Havaalanında; “Biz tanınma istemiyoruz. İzolasyonların kaldırılması için yardım isteyeceğiz” demedi mi? Aynı durumu İslam Konferansı Genel Sekreteri KKTC’ye giderek “Ne isterseniz yapmaya hazırız” dediğinde de yaşamadık mı?
Kısacası, Türkiye KKTC’nin tanınmasını istemiyorsa, Azerbaycan ne yapabilir?
Yardım konusuna gelince, elbette edeceğiz. Hem bir milletiz, hem de bu karmaşık coğrafyada yaşayabilmek için birlik içinde olmak zorundayız. Ayrıca bu yardım tek taraflı da olmamaktadır. Rahmetli Elçibey, kardeşlikten başka hiçbir gerekçe yokken bize Bakü petrollerinden hisse vermedi mi?
Hamas’a manevi kardeşlik gerekçesiyle, camilerde vaazlar verdirerek, para toplayarak, mitingler yaparak yardım yapılmadı mı? Böyle bir kültürün mensupları; sıra Irak’a, Türkmenlere ve kardeş Azerbaycan’a gelince nasıl oluyor da utanılacak şekilde, susabiliyor? Üç kuruşluk yardımı baş kakıncı yapabiliyor? Anlamak mümkün değil.
Ayıptır. Partizanlığın bu kadarı insanlığa da, imana da zarar verir.
2. Aliyev Rusya’ya nasıl gidermiş? Niçin gitmesin? Bir kere Azerbaycan’ın Rusya ile pek çok alanda ilişkileri var. Türkiye’nin olduğu gibi. Ermeni sınırının açılmasıyla herhalde yapayalnız ortada kalacak değil. Haritaya bakınca Ermenistan’ın komşularının, Gürcistan, Azerbaycan, Türkiye ve İran olduğu görülür. Yani Rusya ile sınırı yok. Dolayısıyla, Türkiye sınırı açarsa, Ermenistan Batıya kayacağından, Rusya bunu istemez. Yani sınırın açılmasına karşıdır. Bunu bilen Azerbaycan, madem Türkiye kendini yalnız bırakıyor, müttefik arayacaktır. Bundan tabii ne olabilir?
Böyle yapmayıp da, boyun eğip teslim mi olması lazım?
3. Azerbaycan Ordusu güçlü, niçin savaşarak Dağlık Karabağ’ı almıyor? Biz gidip alacak değiliz ya, gibisinden suçlamalar yapılıyor.
Bir kere Türkiye’den böyle bir talepte bulunan yok. 1992’de Ermeni-Rus ittifakıyla toprakları işgal edilirken, ordusu olmayan Azerbaycan kaçmadı, savaştı ve 30 bin şehit verdi. Hocalı’da soykırımı yaşadı. Bunları unutmamak, insaflı olmak lazım.
Şimdi ordusu var, ama şartlar müsait olmadan maceraya giremez. Ayrıca bunun kararını biz değil, Azerbaycan devleti kendisi verecektir. Şu anda Kafkaslardaki en büyük Rus askeri üssü, Ermenistan’da. Bunları da bilmek ve unutmamak lazım.
Burada bir çelişki görülebilir. Bu doğru. Ancak devletlerarası ilişkiler bazen böyle karmaşık olabiliyor. Önemli olan hesapların doğru yapılmasındadır.
Evet suçlamaların bazıları böyle.
Eğer sınır Azerbaycan küstürülerek açılırsa, Cumhuriyet tarihinin en büyük hatası yapılmış olur. Sadece Türkler ve Müslümanlar kaybeder.