Ergenekon’dan Çanakkale’ye..
Ergenekon davasında da esas hakkında mütalaa verildi. Genelkurmay, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT’in mahkemenin sorusu üzerine “yoktur” dediği terör örgütünün varlığı iddia edildi ve sanıklar için müeebbet hapse kadar varan cezalar istendi.
Diğer taraftan PKK terör örgütüne bağlı teröristlerin, silahları ile birlikte Türkiye’yi terk etmeleri için TSK tarafından bir güvenlik koridoru oluşturulmasından söz ediliyor.. Kısacası, terörle savaşan, ABD’nin Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki emellerine görev başındayken set çeken, bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi silah, araç ve gereçlerini imal edebilmesinin önünü açan subaylar içeri atılırken, PKK’lılar özgürlük şarkıları söylüyor...
***
İkinci Meşrutiyet’te de böyle olmuştu. Ülkede ne kadar ayrılıkçı, bölücü varsa bayram etmişti. Özellikle o tarihe kadar isyan ettikleri ve katliam yaptıkları için takip edildiklerinden yurt dışına kaçan Ermeniler de geri dönmüş, giderken Osmanlı vatandaşlığını reddettikleri, arazilerini sattıkları halde dönüşlerinde, geldikleri ülkenin pasaportuna dayanarak kapitülasyon hakkından yararlanıp eski arazilerinin gasp edildiği iddiasıyla bunları geri almak için çalışmışlardı. Şimdiki gidiş de oraya doğrudur. Büyükelçi Volkan Vural, 2008 Eylül ayında “Devlet Ermenilerden özür dilemeli, Ermeni ve Rumlar tekrar eski topraklarına dönsün, tekrar vatandaş olsun” dememiş miydi?
***
AKP iktidarı, şimdilik milliyetsizdir. Öyle ki AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu “AKP iktidarından önce hepimiz Türk’tük. Etnik farklılıkları bahane ederek farklı isteklerde bulunmak yasaktı. Mesela, Kürtsen ’Kürt’demek bile yasaktı” diyebilmiştir.
Yine Bakanlardan Zafer Çağlayan, “Şimdiye kadar Kürt olduğumu saklamak zorunda kaldım” diye konuşabilmiş, göğsünde yıllarca ay yıldızlı milli formayı taşıyan futbolcu Hakan Şükür de milletvekili sıfatıyla “Aslında ben Türk değilim, Arnavut’um” diyerek Tayyip Erdoğan’ın Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almak politikalarına destek verebilmiştir.
Bugüne kadar Kürt olup da Kürtlüğünü veya Arnavut olup da Arnavut olduğunu saklayan tek bir kişiye bile rastlamadım. Anadolu’da Alevi Türkmenler, Ebu Suud Efendi’nin “Kızılbaşların topluca öldürülmeleri helaldir. Kızılbaşlar arasında esir olanlardan bazıları, Ermeni olsa kurtulur” fetvası ve Kuyucu Murat Paşa’nın 40 bin Alevi Türkmen’i katletmesinden sonra Alevi olduklarını gizleme ihtiyacı hissetmişlerdir. Bir de tehcir sırasında Anadolu’yu terk etmek istemeyen Ermeniler, bulundukları bölgeye göre bir tercihte bulunmuş, bir kısmı Alevi bir kısmı Hanefi, bir kısmı da Şafi kimliğine bürünerek ülkede kalmıştır.
***
Tayyip Erdoğan, son olarak “Çanakkale Zaferi, bir etnik kökenin, bir ırkın, bir kavmin zaferi değildir” dedi. Öyle ya onun nazarında Türk, etnik bir unsurdur, millet veya milliyet değildir.. Milliyetten kastı, İslam milletidir. Oysa böyle bir millet tarihte de yoktu, bugün de yoktur. Osmanlı, İslamcılık siyaseti ile birliğini kurtaramadı. Araplar, İngiliz generali Alenby’yi “El Nebi” diye kabul etti! Elbette, Çanakkale’de Osmanlı vatandaşı olan, olmayan pek çok etnik unsur, hatta Ermeniler de yer almıştır ama bu durum, şanlı zaferi Türk zaferi olmaktan çıkarmaz.
AKP’nin bu zihniyetle nereye varacağını MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman söylüyor: “Erdoğan, lisanı halle ispat etmiştir ki kendisi Çanakkale ruhunun değil, Sevr ruhunun devamı ve temsilcisidir..”
Wilson prensiplerinin gereği olarak dayatılan Sevr’in hedefi, Anadolu’da bir Kürdistan ve bir Ermenistan devleti kurdurmak idi. Şimdi, TSK ezilirken, AKP, ASALA’nın yerini alan PKK ile neyi konuşuyor zannediyoruz?