Erdoğan’ın faiz hesabı

Başbakan Azerbaycan’a giderken yaptığı basın toplantısında Merkez Bankası’na çıkış yaparak faiz indirimine gidilmesi gerektiğini söyledi. Şu anda Türkiye’nin gündeminde faiz indirimi var. Bağımsız Merkez Bankası(?) Başbakan’ın bu sözlerinden etkilenip faizleri indirecek mi?
Ekonomistler mevcut ekonomik verilere bakarak faiz indiriminin teknik olarak mümkün olmadığını söylüyorlar. Borsanın son bir haftada sert yükselişi, doların 2.100’ün altın gelmesi, Türkiye’de her şeyin düzeldiğinin işareti mi?
Kesinlikle hayır! Çekirdek enflasyonun yüksek çıkması ve önümüzdeki aylarda daha da yükseleceği yönünde güçlü sinyaller var. Zaten üretici fiyat artışı ile tüketici endeksinin arasında ciddi bir fark var. Tüketici fiyat artışı yüzde 9’larda iken, üretici yüzde 12 seviyesinde. Bu da şunu gösteriyor henüz yansıtılmamış ve baskı altında tutulan fiyatlar bir nokta sonra patlamaya mahkum. Enflasyonun yüzde 10’un üzerinde olan bir ülkede teknik olarak faizleri aşağı çekemezsiniz. Ancak tek adam Erdoğan’ın baskılarına da fazla direnemeyeceği görüşünde birleşiyorlar.
O halde faiz indirimi bir süre sonra gelebilir.
Burada ısrarla yanıt aranması gereken soru şu: Başbakan neden iktidara geldiği günden bu yana düşük faiz istiyor?
Dini inançlarından dolayı mı? Yoksa faiz lobisine karşı açtığı savaştan mı?

Borçla büyüt
Bu soruya yanıt için en doğru şey Türkiye’nin son 10 yıldır nasıl büyüdüğüne bakmak. Türkiye son 10 yıldır sürekli olarak büyüyor. Ancak üreterek büyümüyor. Halk bu dönemde adeta borçla tüketmeye teşvik edildi. Bankaların yurt dışından borçla sağladığı kaynaklar tüketici kredisine dönüştü. Tüketici kredisi ve kredi kartlarıyla vatandaş henüz kazanılmamış gelirler üzerinden borçlanarak geleceklerini ipotek altına aldı.
Bankacılık sektörünün sürekli konut kredisi, tüketici kredisi ve kredi kartları ile fonlayarak kaynak bombardımanına tuttuğu iç tüketim canlandıkça canlandı. AKP döneminde hane halkının borcu 52 kat artarak 6.3 milyar liradan 333 milyar liraya ulaştı.

Ne yapmak istiyor?
Başbakan’ın tüm hesapları faize dayalı. Çünkü son üç ayda ortaya çıkan ekonomik veriler, hükümetin Türkiye’yi nasıl bir batağa sapladığını gösteriyor. Hükümet bu bozulan verilere, 17 Aralık sürecini gerekçe gösteriyor. Oysa verilerin bozulması bu sürecin değil AKP’nin uyguladığı politikanın olumsuz etkisinin ortaya çıkması.
İşte bu durumda Merkez Bankası önümüzdeki haftalarda adeta dövülerek zorla faiz indirimine zorlanacak. Ve halkın yeniden borçlanarak ev alması, harcamalara gitmesi böylece ekonominin borçla da olsa canlı bir görünüme sahip olması sağlanacak. Bu belki de sonbaharda Türk ekonomisi için felakete neden olacak! Ancak Erdoğan bu sahte cennetten faydalanarak Ağustos ayında Cumhurbaşkanı seçilmek isteyecek. Ondan sonra yerine gelecek olan ise beceriksiz olarak damgayı yiyecek!
Halk ise gerçek suçluyu görmeyip yeni lideri suçlayacak; Erdoğan gitti ekonomi çöktü!

Yazarın Diğer Yazıları