Erdoğan'ın Derviş'i Mehmet Şimşek
Erdoğan’ın, sürekli eleştirdiği Kemal Derviş’i AKP’nin kuruluşunda görev alması için ikna etmeye çalıştığını belki unutmuşsunuzdur. Evet, Erdoğan yabancı sermayenin adamı Kemal Derviş’i iktidara geldiğinde tekrar ekonominin başına geçirmek istiyordu.
Derviş bunu kabul etmeyince biraz gecikmeyle de olsa aynı görevi yine uluslararası sermayenin silahşorlarından Mehmet Şimşek’e verdi, 2007 yılında onu Maliye’nin başına geçirdi.
Belki, şimdi durup dururken böyle bir konunun ne gereği vardı diyenleriniz olabilir. Oysa bu konu tam da bugünün bir konusu. Ne diyor Sayın Erdoğan “Gezi Parkı” olaylarını topluma şikâyet etmek için: “Bu, uluslararası sermayenin bir oyunu” demiyor mu?
Diyor.
Daha da ilginç olan ise aynı sözlerin bizzat Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından da tekrarlanıyor olması. Neredeyse bütün gazeteler ve televizyonlar ellerinde olduğu için millet sabah akşam Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Başbakan Erdoğan ve cümle AKP’li yetkili, kalem ve “enkırmanlardan” AKP’nin cümle icraatlarına millî ve vicdani bir refleks olan Gezi Parkı ile sembolleşmiş direnişin, uluslararası faiz lobisinin bir oyunu olduğu türküsünü dinleyip duruyor.
Oysa Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de daha dün aynı sermayenin, aynı faiz lobisinin bir memuruydu.
Sözü uzatmayalım.
Ve bir hatırlatma yapalım.
Batman doğumlu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi.
Bundan sonraki hayatını, bazı bölümlerini atlayarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
1990 yılında Etibank bursu ile İngiltere’de mastır yaptı. Yüksek lisansını İngiltere’de tamamladı. 1993 yılında mecburi hizmet için Türkiye’ye geldi. O günlerde Hürriyet Gazetesi’ndeki iş ilânlarından ABD Büyükelçiliği’nin ekonomist aradığını gördü. Müracaat etti, hemen işe alındı.
ABD Büyükelçiliğinde Türkiye Ekonomisi üzerine analizler yapan birimde tam dört yıl çalıştı. 1997’de Amerika’da oturma izni çıktı. UBS Bankası hisse senedi analiz bölümünde görev yaptı. İstanbul’a döndü Deustsche-Bender Menkul Değerlerde 2 yıl çalıştı. Daha sonra uluslararası finans kuruluşu Merrill Lynch’te ekonomist ve stratejist olarak çalışmaya başladı. 70 bin dolar maaş aldığı iş, bu iştir. 2005 yılı sonunda bu kurumun Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesi Makroekonomik Araştırmalar Bölüm Başkanlığı görevinde bulundu. Sayın Şimşek bu dönemde Merrill Lynch’teki uluslararası hissedarların, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerdeki paralarının faiz getirilerini sağlama almak ve onlara en yüksek geliri sağlamakla görevli idi.
İşte o günlerde bugün faiz lobisinden ağlayan Sayın Şimşek, Türkiye’deki yatırımcılarına, “Türkiye riskli bir ülke” uyarısında bundu ve ardından da, “Hemen Türkiye’yi terk edin” anlamına gelen ikazını yaptı.
Ve faiz lobisinin dolarları Şimşek’in dediğini yaptı, Türkiye’yi terk etti.
Erdoğan da işte bu eli yıllar sonra getirdi Türkiye Cumhuriyeti’nin Maliye Bakanı yaptı.
Şimdi bunlar “mâsum”, Gezi Parkı’nda gaz yiyenler, gözü çıkan, kafası patlayanlar ve hatta ölenler “vatan haini” ve “uluslararası faiz lobisinin maşaları” öyle mi?
Vicdanınız öyle diyorsa varsın öyle olsun...
Son bir not...
Guardian gazetesinin haberine göre 2 Eylül 2009 tarihinde G20 toplantılarına katılmak için Londra’ya giden Mehmet Şimşek ve beraberindeki 15 kişilik Türk heyeti, İngiliz istihbaratı tarafından kaldıkları otel odasına yerleştirilen cihazlarla, dinlenmiş. Bu haber üzerine Türkiye, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisini Dışişleri’ne çağırdı, elçi de “Evet, dinledik” dedi. İngiltere’nin tepkisi ise, “Biz dinleriz, dostlar birbirini dinler” şeklinde oldu. Yani âdeta, “Dinledik ulan, ne var” diye meydan okundu.
Ne Dışişleri’nden, ne Şimşek’ten, ne “Dünya Lideri” Erdoğan’dan “tık” yok...
Niye acaba?