Erdoğan'ın ABD ve Rusya arasında sarkaç politikası!

Daha birkaç gün önce Erdoğan, Ruhani ve Putin, elleri birbirine kenetlenmiş şekilde dünyaya bir birlik mesajı vermişti ki Suriye'nin kimyasal silâh kullandığı iddiasının Türkiye tarafından doğru kabul edilmesi bu ittifaka gölge düşürdü.

Türkiye'nin bu tutumuna karşı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov "Türkiye, Afrin'in kontrolünü Suriye'ye geri vermeli" dedi.

Erdoğan, Lavrov'a, "Bu yaklaşım çok yanlış. Biz Afrin'i kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz. Suriye'de şu anda başka ülkelerin kontrol altında tuttuğu yerlerin Suriye'ye teslimi konuşulsun. 'Oraları rejim verdi' ifadesi bizi ikna etmez. Biz yeri geldiği zaman Afrin'i, Afrinlilerin kendisine bizzat teslim ederiz. Ama bunun zamanı bize aittir; onu da biz belirleriz, Sayın Lavrov değil" diye cevap verdi.

Millî Savunma Bakanı Nurettin Canikli de "Tüm bölgedeki terör tehdidi kalktıktan sonra Afrin'i seçimle gelmiş merkezi hükümet oluştuktan sonra hükümete teslim edeceğiz" dedi.

***

Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşurken, ABD, İngiltere ve Fransa temsilcileri salonu terk etti. Bu üç ülkenin "Suriye kimyasal silah kullandı" yalanı üzerinden saldırı hazırlığı yapmasına Türkiye de destek veriyor! İngiliz basını, İngiliz ordusunun, Suriye'yi Kıbrıs'taki üslerinden vurabileceğini yazıyor. Bu arada İsrail zaten Suriye'yi vurdu.

Türkiye açısından garip bir durum oluştu. Rusya'nın hava sahasını açması, kendi askerlerini çekmesi ve Suriye'yi ikna etmesiyle Afrin harekâtını yapabilen Türkiye, şimdi bir yalan üzerinden Suriye karşıtı ittifakın yanına geçti.

Bu çelişkili politikalar, Türkiye'nin çıkarlarına aykırıdır. Türkiye, ABD ve Rusya eksenleri arasında sarkaç gibi bir o yana bir bu yana sallanmaktadır.

Nejat Eslen diyor ki "Bu çelişkili politikalar sürdürülebilir değildir. Türkiye bu şekilde davranmaya devam ederse hem ABD'yi hem Rusya'yı kaybedebilir! Türkiye bir karar vermelidir..."

Yine diyor ki, "ABD, Putin'in 1 Mart 2018'de tanıttığı yeni nükleer silâh ve füze sisteminin şokunu yaşıyor ve buna bir güç gösterisi ile cevap vermeye çalışıyor.."

***

Suriye temsilcisi Caferi ise Güvenlik Konseyi'nde "Ceyşul El Nusra ve bunlarla ilişkili onlarca grubun kimyasal silâhının olmasından doğrudan Doha, Ankara, Washington ve Paris'i suçluyoruz. Bu ülkeleri, hükümetimizin otoritesini baltalamak için ülkemize karşı yürütülen kanlı politikanın başında olmakla suçluyoruz" dedi. Caferi, Suriye'nin elinde hiç kimyasal silâh olmadığını da söyledi.

Wall Street Journal gazetesinin, Suriye konusunda Türkiye ve Rusya'nın birlik olmasının Amerika'nın saf dışı kalması anlamına gelebileceğini yazmasından kemen sonra Trump'ın silâh kullanma kararı üzerinde düşündüğünü açıklaması da dikkat çekicidir. ABD saf dışı kalmamak için güç kullanabilir!

Yaroslav Trofimov imzalı analizde, Orta Doğu'da işlerin çok çabuk değişebileceği vurgulanıyor ve "Daha iki yıl önce Türkiye ve Rusya, birbirini boğazlamak üzereydi. Türkiye'nin otoriter lideri Erdoğan'ın istediği Suriye'deki Kürtler'in özerklik emellerini ortadan kaldırmaktı. Rusya, Erdoğan'a bu imkânı vererek Türkiye'yi Batı'dan koparmak istedi." deniliyor.

***

Türkiye, şimdi Rusya ile ters düşüyor! Suriye bir tarafa, Bursa'da tarım arazilerine uzaktan kumandalı paraşütle böcek poşetleri atılması düşündürücüdür. Bu bir "biyolojik saldırı" ise büyük bir savaş öncesi Türkiye'yi açlık ve hastalıkla boğuşan bir ülke haline getirmek amaçlı olabilir. Sarkaç politikası da zaten milleti şaşkına çevirmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları