Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Erdoğan ve MHP

Erdoğan, 21 Mart 2016'da şöyle diyor: "Sadece iktidar partisi ile MHP el ele verse, 367'yi bulamayabilirler, o ayrı bir konu, ama hiç olmazsa millete gitmenin yolu açılabilir. Ben inanıyorum ki millete gitmenin yolu açılsa, millet böyle bir yeni anayasaya 'evet' diyecektir. Ben milletimize bu noktada güveniyorum. İktidar partisi ile MHP arasında asgari müştereklerin değil, azami müştereklerin olduğuna inanıyorum. Azami müştereklerin olduğu iki görüş, iki yapı eğer bir araya gelir de böyle bir milli ve yerli anayasayı eğer oluşturursa, bu millet de kendisi için, kendi dokusunu yansıtan millî ve yerli bir anayasaya 'evet' diyecektir diye düşünüyorum. Temenni ederim ki bu adım da kararlı bir şekilde atılır."

Soru işaretleriyle dolu olan önceki dönemlere ait ilişkileri bir yana bırakıp, bu konuşmayı tahlil edelim. Deniliyor ki; 1) AKP/Erdoğan ile MHP arasında azami müşterekler var. 2) Erdoğan ile sadece MHP el ele verse, "yeni, millî ve yerli anayasa" yapılabilir. 3) Temenni ederim ki, bu adım da atılacaktır.

Erdoğan'ın yaptığı ve sonucundan emin olduğu bu açık teklif, başta MHP'liler olmak üzere toplumda hayretle karşılandı. Zira bugüne kadar, rahmetli Türkeş dahil MHP için "kafatasçılık", "ırkçılık" suçlamaları başta olmak üzere her çeşit iftira ve aşağılama yapılmıştır ve yapılmaktadır. Tabii karşılığı da verilince, ara iyice açılmış ve belki de Erdoğan ile MHP, birbirine en zıt konuma gelmiştir. Aslında bu zıtlık, sadece günlük siyasette değil, temel dünya görüşlerinde de böyledir. MHP, milleti ve milliyetçiliği; Erdoğan, etnik ırkçılığı ve ümmetçiliği esas almaktadır. MHP'ye göre, Türk Devletinin vatandaşları Türk kimliğini taşır, eşittir ve ülke hepsinindir. Erdoğan'a göre ise; "Türkiye sadece Türklerin değildir. Burada yaşayan 27 etnik grubundur ve bu grup kimlikleri eşittir." Bu iki görüşün birincisi, "Türk Milleti, egemenliği, vatanı ve devleti paylaşılamaz bir bütündür" derken; ikincisi, "bu sayılan değerler etnik gruplar arasında paylaşılmalıdır" anlayışındadır. Bekamızla ilgili olarak, temsil kabiliyetleri ve dış destekleri farklı olmakla beraber, esas itibariyle bu iki görüş çatışmaktadır. Birincisi; sürdürülebilirdir, millî/ulusal tarihimize ve bütünüyle dünyanın gerçeğine dayanmaktadır. İkincisi ise; sürdürülemez, etnisitelerin ortaklığı (!) çerçevesinde zor kullanılarak inşa edilen ve kanlı bir şekilde dağılan Sovyetler Birliği ve Yugoslavya gibi sınırlı örneklere dayanmaktadır. Bu görüş, haçlı projesinin bir ürünü olan PKK ile terör konusunda uyuşamasa da, etnik devlet inşasında örtüştüğü; Oslo, İmralı ve Dolmabahçe mutabakatıyla açıkça ortaya çıkmıştır. Nitekim, bölücü terör örgütüne açıktan, "silahları sınır dışına çıkarın, 'Çözüm süreci'ne kaldığı yerden devam edelim" teklifi yapılmaktadır.

Bu durumda, Erdoğan ile MHP görüşleri arasında asgarisi yok ki azamisi olsun!

Bu açıklamaları aklımızda tutalım ve Erdoğan'ın gerçekleşeceğine inandığı "yeni, millî ve yerli anayasa" ile "partili cumhurbaşkanı" teklifine dönelim ve Bahçeli ne demiş bakalım: "MHP'nin hukuki boyutta vereceği destek hükümet mantığı çerçevesinde ele alınmalıdır. MHP, ön şart olarak terörle mücadelenin eksiksiz ve kesintisiz sürdürülmesinden yanadır.... AKP'nin kurultayı sonrasında terörle mücadele zaafa uğrarsa, TBMM'de her türlü desteği vermekten çekinmeyiz. 10.05.2016 grup konuşması." Oldukça bulanık, karışık ve sıkıntılı bir açıklama. Ama açık olan AKP ile iş birliği yapılacağıdır. Karşılığı da herhalde MHP Kurultayı için ödenmektedir. Bu iş birliği, Erdoğan'ın söylediği gibi, TBMM'de "yeni anaysa ve partili cumhurbaşkanı" konusunda MHP'nin oy vermesiyle yapılacaktır. "Yeni" anayasa düzenlemesiyle "Türk" adı anayasadan çıkarılıp, egemenlik Türk Milletinden alınacak; partili cumhurbaşkanı ile de, tek kişiye devredilecektir. Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi. Sovyetlerde hiyerarşinin tepesinde Komünist Partisi, onun altında ise devlet vardır. Ülkeyi Komünist Partisi [Prezidyum] yönetmektedir. Prezidyumun başı da Komünist Partisi Genel Sekreteridir; egemenliği temsil eder.

Sahi, ilkemiz "Önce Türkiye, sonra parti [Dava], sonra da [ben] idi değil mi?

Feryat: Ey Erdoğan, Ey Cumhurbaşkanı, terör bitsin, şehitler gelmesin kan akmasın diyorsan, sıkıyönetim ilan et! Türk Ordusundan korkma! Türk Ordusuna güven!..

Yazarın Diğer Yazıları