Erdoğan ve Beşar Esad’ın üslubu!

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Türkiye ile ilişkileri değerlendirirken, “Küresel durum, bizi, bir dostumuzun bıçaklanmasının yol açtığı yaraların acısını yaşamadan, düzeltilebilecek şeyleri düzeltmek için daha hızlı çalışmaya itiyor. Bu sebeple Türkiye ile ilişkilere ilişkin birden fazla tarafın, yani Rusya, İran ve Irak’ın ortaya koyduğu girişimleri ele aldık’’ ifadelerini kullandı.

Esad, “İlişkileri yeniden tesis etmek için öncelikle bu ilişkinin bozulmasına neden olan sebeplerin ortadan kaldırılması gerekir ve biz hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Herhangi bir müzakere sürecinin başarılı olması için güvenilecek bir referansa ihtiyacı vardır. Daha önceki toplantılarda sonuç alamamanın nedenlerinden biri de referans eksikliğidir. Suriye, Türkiye’nin işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve teröre verdiği desteği durdurması gerektiğini sürekli vurguluyor” dedi ama şunu da ekledi:

“Bazı Türk yetkililerin “Suriye’nin çekilme olmazsa Türklerle görüşmeyeceğiz” dediğimiz iddiası doğru değil. Önemli olan net hedeflerimizin olması ve bu hedeflere nasıl ilerleyeceğimizi bilmemizdir.”

***

Tayyip Erdoğan’ın yıllarca “katil” diye suçladığı Beşar Esad, bugüne kadar Türkiye, hatta ABD hakkında konuşurken hep yaşanan gerçeklerden hareket etti, yalan söylemedi ve kimseye hakaret etmedi. Türkiye’yi yöneten kadro ile halkı ayrı tuttu ve Türk Milleti’ni hep dost olarak andı.

Ahmet Davutoğlu, ABD’nin Suriye’den isteklerini Beşar Esad’a Türkiye’nin istekleri gibi anlatırken bile Esad, üslubunu bozmadı...

Erdoğan, bir defasında “Biz Özgür Suriye Ordusu’nu Obama döneminde ABD ile beraber kurduk” itirafında bulundu.

PKK veya PYD/YPG, Türkiye için neyse, Özgür Suriye Ordusu da Suriye için aynıdır. ÖSO’yu terör örgütü olarak kabul ediyorlar.

Bütün bunlara rağmen Esad, çok ölçülü bir dil kullanıyor...

Esad, belki bir gün Türkiye ile ilişkilerin düzeleceğini umuyor ama saygılı bir dil kullanmasının sebebi bu değil. Türkiye’nin katkısıyla ülkesinin üçte biri işgal edilmiş bir devlet başkanı olsa da hep seviyeli bir dil kullanmasının sebebi çok basit; devlet adamı ciddiyetiyle hareket ediyor...

***

AKP iktidarı, Suriye’de ABD politikasını uyguladı. ABD ise buna karşı, kendi kurduğu IŞİD bahanesiyle, Peşmergeleri ve PKK’yı, Türkiye üzerinden Suriye’nin kuzeyine getirdi ve orada 100 bin kişilik bir ordu meydana getirdi, eğitti, silahlandırdı. Son olarak PKK’yı hava savaşına da hazırlamaya başladılar...

Bu açık düşmanlık karşısında, Erdoğan, Türkiye’ye karşı PKK’nın hamiliğini üstlenen ABD’ye yönelik, laftan başka bir icraat ortaya koymadı. Laflar ise iç kamuoyuna yönelik. ABD, ayrıca PKK’ya dokunamasın diye Türkiye’ye “32 kilometreden daha fazla Suriye topraklarına giremezsin” diye yasak koydu, AKP iktidarı buna harfiyen uydu...

ABD ile iş birliği yapan AKP iktidarı, Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atmış oldu.

***

Üslup bozukluğu, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini bile zedeledi. Erdoğan, İsrail’e yönelik olarak “Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok.” deyince Azerbaycan, devlet gazetesinin başyazısı ile cevap verdi ve “Türkiye'nin ya da başka bir ülkenin Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılmasına katıldığını, siyasi ve manevi desteğin yanı sıra özellikle askerî alanda başka yardımlar da sağladığını iddia etmek temelden yanlıştır. Bilerek veya bilmeyerek ortak düşmanımız olan dünya Ermenilerine mevzi kazandırmaktır!" ifadesi kullanıldı.

Ardından Putin, Azerbaycan’ı ziyaret etti ve Kuzey-Güney yolunun açılması konusunda tarihî bir anlaşma yaptı, Türkiye’nin açılmasını istediği Zengezur koridoru ise herhalde rafa kaldırıldı!

Sebep, Erdoğan’ın dış politikada bile üslubuna dikkat etmemesidir.

İsrail’e lafla cevap vereyim derken Azerbaycan’ı küstürmek, akla, mantığa, devlet adamlığına ve Türkiye’nin çıkarlarına uygun mudur?

Yazarın Diğer Yazıları