Erdoğan NATO'dan çıkmaya mı karar verdi?
ABD ile kriz tırmanıyor. Karşılıklı restleşmeler peş peşe.
Görünen köy kılavuz istemez misali bunun böyle olacağı uzun süredir belliydi.
Kuşkusuz Türk-Amerikan ilişkileri çok boyutludur ama NATO üyeliğiyle birlikte bu ilişkilerin üzerine oturduğu alan askeri ilişkilerdir.
İşte bu çuval olayı bu çakışmayla birlikte ilişkileri derinden çatlattı.
Bu çatlağı gören ABD, artık bölgede kendine yeni alternatifler yeni ortaklar bulmaya başlamıştı.
Bunu nereden biliyorsun derseniz, 2015 yılında yaptığımız ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsünün internet sitesinde yayımladığımız çalışmayı okumanızı öneririm.
Özetle aktaracak olursak; 2003'te Irak işgali sürecinde yaşanan krizlerden sonra Arap Baharı ve özellikle 2011'de başlayan Suriye kriziyle birlikte ABD ve Türkiye'nin politikaları arasında makasın iyice açıldığını, hatta 180 derece ters istikametlere yöneldiğini görüyoruz. Bu durum özellikle 2010'dan sonra ABD'nin askeri, güvenlik ve dış politika stratejilerine yansımıştır.
Yansıyan şudur: ABD bölgesel ve küresel politika/stratejilerinde artık Türkiye'ye yer vermemekte, alternatif ortaklar aramaktadır.
2019'lara gelindiğinde de ABD'nin bölgede Türkiye'ye alternatif ortaklar, Türkiye'deki üslerine alternatif üsler arayışında önemli ilerlemeler kat ettiğini görüyoruz.
Türk siyasiler ise bu derin çatlağı hissedebildiler mi bilmiyorum ama o dönemdeki açıklamalara bakılırsa yok saymayı tercih ettiklerini söyleyebiliriz.
Türkiye'nin dört bir tarafındaki kriz ve çatışma ortamı ABD ve hatta Rusya tarafından Türkiye'yi çifte kuşatmaya almak üzere kullanılıyor. Bu durum kuşkusuz çıkarların çatıştığı alanları da genişletiyor.
Son yıllarda bunun en derin yaşandığı alan Suriye oldu. Suriye konusunda ABD ile Türkiye çıkarların çakışmasının yanında Türk-Rus ilişkilerinin özellikle askeri veçhesinin gelişmesi olmuştur. Bunu da S400 sistemi alımı somutlaştırmıştır.
ABD, gelişmiş Rus silah sistemlerinin NATO sistemlerine entegre edilemeyeceği gibi bir NATO ülkesinin aynı anda hem NATO hem Rus sistemlerini kullanmasının güvenlik ve istihbarat açısından kabul edilemeyeceğini belirtip aksi halde yaptırım uygulayacağını S400'lerin alımının ilk günlerinden bu yana seslendiriyor.
NATO ülkelerinden silah alımında sorunlar yaşayan ve üyelerin önemli bölümünün PKK/YPG terör örgütüne destek vermesi nedeniyle Türkiye sonunda Rus savunma sistemlerini aldı. S400'lerin henüz aktivasyonu gerçekleşmedi. Çünkü halen ABD ile yürüyen bir pazarlık süreci var. Ama ABD adım attı ve çok sayıda yaptırım yasa tasarısı Kongre'ye sunuldu.
Bu tasarılarda F35'lerin verilmemesinin yanında Türk hükümet yetkililerinin mal varlıklarının soruşturulması, ilave askeri ekonomik yaptırımlar var. Düşmanının düşmanına yapmayacağı şeyleri, ABD müttefiği Türkiye'ye yapıyor!
Türkiye de bunun üzerine, ABD'nin bu adımlarına karşı adımlar atabileceğini önce Çavuşoğlu ve Akar en son da Erdoğan tarafından en üst perdeden ifade etti: Gerekirse İncirlik ve Kürecik'i kapatırız?
Gerçekten kapatabilir miyiz?
Erdoğan-Trump arasındaki yakın kişisel ilişkiler Trump'ın Türkiye aleyhindeki bazı ABD tasarılarının hayata geçmesini engelledi ve öteledi. Ama artık Trump azil süreci nedeniyle içeride zor durumda. Ve bundan sonra ne kadar Erdoğan lehinde direnebilecek soru işareti.
Yukarıda ifade ettik. ABD, bu işin bu yönde gelişeceğini çoktan öngördüğü için, yıllar öncesinden bu yana B planını yapıp, Girit, Ürdün, Kıbrıs, Erbil ve artık Suriye kuzeyindeki üslere yönelmiş durumda.
Bu yüzden İncirlik'in ABD'ye kapatılması, ABD'yi bu aşamada çok zora sokmayacak.
Nitekim Kongre'ye sunulan en kapsamlı yaptırım yasa tasarısında Beyaz Saray'dan 30 gün içinde İncirlik'teki ABD askerlerinin ve sistemlerinin taşınması için alternatifleri içeren bir rapor hazırlanması isteniyor. Yani ABD İncirlik'in kapanacağını hesap etmiş bu hamleyi yaparken.
Kürecik Radar Üssü konusunun ise İncirlik Üssü'nden ayrı ele alınması gerekir. Kürecik Radar Üssü'nün faaliyete geçmesi için biz ABD ile anlaşma yapsak da bu üs, NATO Füze Kalkanı Projesinin bir parçası.
Kürecik NATO'nun Avrupa'daki üyelerini korumaya yönelik bir misyona sahip olduğu için Türkiye'nin Kürecik'i kapatması, doğrudan NATO'dan çıkmasından farklı bir sonuç doğurmaz. Yani Kürecik'i kapatmak ben NATO'dan çıkacağım demektir.
NATO'dan çıkma konusunda Erdoğan karar vermiş olabilir, bu yönde adım atması da sürpriz olmaz ama Türkiye, NATO'dan çıkmaya hazır mı büyük soru işareti.
NATO'dan çıkacak Türkiye 1952'de kendisini NATO'ya üye olmaya zorlayan şartların bir benzeri askeri-politik ortamın içine düşebilir. Bu hesabın iyi yapılması gerekir.
Bu yüzden İncirlik artık ABD'yi etkileyecek bir koz değil. ABD tarafı Kürecik'i hiç seslendirmiyorlar. Onlar da biliyor ki bu doğrudan Türkiye'nin NATO üyeliğini gündeme getirecek. Ve ABD'nin muhtemel beklentisi Türkiye'nin İncirlik ve daha da çok Kürecik kararı S400 kararını da etkileyecek. NATO'dan çıkmayı göze alamayacak Türkiye, S400'leri de kullanım dışı bırakacak.
Bu sürecin keyfini süren ise Putin. ABD'nin blöf olarak gördüğü Erdoğan'ın Kürecik çıkışının gerçekleşmesini bekliyor.